Maðrur Gence’den, Umudun Özü Anadolu’ya selamlar...

Bir kaç gündür doðduðum obamdayým, Gence’de. Azerbaycan’ýn ikinci önemli kenti. Eski baþkent ve Azerbaycan tarihinin direniþ sayfasýnýn merkezinde.

Çarlýk Rusyasýnýn iþgaline, þehit düþüne kadar direnen Gence Han’ý Cevat Han’ýn yurdudur Gence. Çarlýk Rusyasýnda ismi elinden alýnarak, Çar’ýn eþi Yelizaveta’nýn þerefine Yelizavetpol yapýldý. Sovyet döneminde ise komünist Kirov’un þerefine Kirovabad oldu.

Gorbaçov’un perestroykasýyla birlikte, kentin ahalisi kendi ismini geriye istedi, buna göre yeniden direndi ve ismini ilk geri alan þehir olarak, Sovyet Azerbaycan’ý tarihine imza attý.

1578 - 1606 yýllarý arasý Osmanlý idareciliðinde olan þehirdir, Osmanlý - Ýran arasýndaki savaþlarda Gence, bir Osmanlý - Ýran idareciliðine geçmiþtir. Rusya’nýn iþgali sonrasý ise, Ýran’la anlaþan Rusya arasýnda ikiye bölünen Azerbaycan’ýn bir parçasý olarak, Rusya’nýn güdümüne girmiþtir. Ýlk Demokratik Cumhuriyetinde baþkenti olmuþtur Gence.

Osmanlý ordularýnýn Nuri Paþa komutanlýðýndaki Kafkas Ýslam Ordusu’nun, Azerbaycan’ý Rus-Bolþevik iþgalinden kurtarmak için gelip yerleþtiði þehir ve uzun süre Bakü’nün iþgalden kurtarma stratejilerinin kurgulandýðý þehir oldu Gence.

Gence’ye, Nuri Paþa ve Osmanlý Ordusu’nun kurtuluþ için geliþi, Sovyet döneminde bile, ninelerin ninnisinde yaþadý. Gence aydýnlarý “Vefalý Türk geldi yine, yol ver Türk’ün Bayraðýna” felsefesini, Sovyet zamanýnda bile hafýzalarda yaþatmayý baþarmýþtý. Bu cümlelerin büyük yazarý Ahmet Cevat’ta, Gence doðumlu aydýnlardandýr. “Çýrpýnýrdýn Karadeniz” þiirini yazan ve kendisi Osmanlý’nýn Kafkasya savaþýna birey olarak katýlan, Batum dövüþlerinde bizzat iþtirak eden Ahmet Cevat, bu þiiri 1914’te kaleme alýyor. 1918’de Nuri Paþa komutanlýðýndaki Kafkas Ýslam Ordusu’nun, Bakü’yü iþgalden azad ettiði gün þerefine ise bu þiire, büyük bestekar ve aydýn Üzeyir Hacýbeyli, Çýrpýnýrdýn Karadeniz þiirini bestelediði muhteþem eserle þanlandýrýyor.

Bakü, 15 Eylül 1918’de iþgalden azad ediliyor ve Azerbaycan tarihinde ilk kez baþkent olarak anýlýyor.

Gence’nin dokusu Ýran-Rusya-Türkiye ekseninde okumak lazým. Gence ve etrafý, “Gencebasar” olarak bilinmekte. Burayý Oðuz Türklerinin farklý boylarýnýn (Terekeme, Karapapak, Kýpçak Türkleri) toplumu olarak görmeliyiz. Ayrýca Ýslam kimliðinin derin kodlarýnýn barýndýðý kentten bahsediyorum.

Bir taraftan Ýran’ýn etkisinde Þia’lýk, bir taraftan Osmanlý döneminden itibaren Nakþibendi ve Halveti’lik yoluyla, buralarda etkili olan din algýsý ve etkisi var olmakta. Þimdi ise Suudi eksenli Selefi akým güçlenmekte.

Toplumsal hafýzanýn yoðun bir þekilde varolduðu kentin sosyolojik dokusu, tüm gayretlere raðmen Türkiye ile birlikteliðin, beraberliðin varolmasý üzerine indeksli.

Türkiye’den gelen iþadamlarýnýn içeriðine ise, 17-25 Aralýk operasyonu sonrasý devreye giren anti-Türkiye söylemlerine, þimdi farklý gözlerle bakmamýz lazým.

15 Temmuz darbe giriþimi gecesi, halk arasýnda nasýl bir endiþe hüküm sürdüðünü anlatan ahalinin cümleleri etkilememesi mümkün deðil. “Türkiye’ye bir þey olursa akýbetimiz musibet olur...”

Gence’de mevcut FETÖ eðitim kurumlarý, farklý isimlerle tekrar devrede olduðu, iþadamlarýnýn çevresinde konumlanan fakir ahalinin Türkiye ve Erdoðan aleyhinde, patronlarýndan gelen doktrinin mevcutluðunu, bana aktarýlan cümlelerden anlamaktayým.

Uzun yýllardýr bu iþadamlarý, bu eðitim kurumlarý öncelikle fakir insanlarýn gönlünü aldý. Daha sonra o bölgenin etkili kiþileriyle ilgilenmeye, onlarý onure etmeye baþlayarak, etki ajan profilini yetiþtirmeye baþlamýþ meðerse! Týpký Amerikalýlarýn üslubu!

Darbe gecesi Türkiye’li vatandaþlarýn olumsuz söylemleri, darbecilerin zaferini arzu eden tarzlarý, ahalinin dikkatini çekmiþ. Tabii ki yerli unsurlar hep önemli. Ve görünen o ki FETÖ, yerli ve etkili kiþileri kendi etrafýnda toplayabilmesi, akýllý strateji sonucudur. Bir gün bu ülkelerde istediklerini gerçekleþtirirken hiç tereddüt etmeyecekleri aþikardýr.

Ýþin vahim tarafý, derin medeniyet baðýmýzýn temel prensipleri, bu yapýlanmanýn siyasi stratejileri yüzünden daðýlmakta.

Türkiye karþýtlýðý zemininin giderek artmasý vakasý sözkonusudur. Ve bunu sade halk bile farketmekte. Çay bahçelerinde dolaþtým. Bu sade ve maðrur halk, eskisinden bir þey kaybetmeden, irfanýyla olaylarý görebilmekte.

“Erdoðan’ý seviyoruz. Allah, O’nu korusun. O’na ilet duamý” diyor yaþlý Seyit Amca. “Ama burda Türkiye’den gelen düþmanlarý var. De ki, bilsin” diyor Muhammet Dayý.

Türkiye’nin yapacak çok iþi var... Zor olacak! Türkiye adýna yapýldýðýný zannettiðimiz bir çok iþ, sil baþtan yapýlmalý. Meðer Türkiye adýna göstermelik iþler baþkalarý namýna yapýlmýþ. Ama dokuyu bozamamýþlar. Halk, sosyolojik yapý, has ve asildir. Ýþte belki de burada en umutlu nokta burasýdýr. Fazlasýyla para kazanabilmiþler. Lakin dokuyu bozmaya güçleri yetmemiþ. Türk ve Müslüman yurttan, maðrur Gence’den, umudun özü, Diriliþin merkezi Anadolu’ya Selamlar...