1994 yýlýnda arkeolog ablasýný PKK terörüne kurban veren gazeteci Cüneyt Cebenoyan’ýn -hali hazýrda kendisinin de dahil olduðu- sol mahallede PKK’ya saygý duyulduðunu itiraf etmesi epey konuþuldu.
Cebenoyan’ýn itiraflarý yoruma gerek býrakmayacak kadar açýk; þöyle diyor: Benim mahallemin PKK’yý hoþ görmesinin üzerimde çok ciddi psikolojik etkileri var. Mahallenizde bir katil var ve o katil ablanýzý öldürmüþ, çevrede dolaþýyor. Onunla her gün karþýlaþýyorsunuz ve mahalledeki herkes ona saygý gösteriyor. Tecavüzcünüzün ortalýkta dolaþtýðýný ve saygý gördüðünü düþünün, nasýl hissedersiniz? Bunu en yakýnlarým bile anlamýyor.
Cebenoyan’ýn itiraflarý ‘sözün bittiði yer’i iþaret etse de o ‘tecavüzcülerin ortalýkta dolaþtýðý’ mahallelinin pek sevdiði yönetmen Fatih Akýn, ‘tecavüzcülerin’ barýþ elçisi gibi sunulduðu bir filme imza atmaya hazýrlanýyor.
‘Henüz ortalýkta film yok, bu kanaate nereden vardýn’ diyenlere bizzat yönetmenin paylaþtýðý ‘tanýtým afiþi’ni hatýrlatmak isterim. Akýn, yeni filminin sunumunu terör örgütü YPG’nin afiþiyle yaptý. O afiþte ‘YPG, YPJ özgürlük savaþçýlarýný destekle, rojava demokratik devrimini savun’ yazýyor. Duyurusu bu afiþle yapýldýðýna göre, Cebenoyan’ýn bahsettiði ‘mahalledeki tecavüzcüler’e övgüler düzen bir filmin çekileceði sonucuna varabiliriz.
***
Ana muhalefet partisi genel baþkaný AlmanFocus dergisine beyanat verip ‘Türkiye’de can ve mal güvenliði yok, Alman turistler Türkiye’ye gelmesin’ diyerek kendi ülkesi aleyhine beyanat vermekten imtina etmiyorsa… Almanya’da yaþayan Türk asýllý yönetmen Fatih Akýn da, daha dün, 15 yaþýndaki bir evladýmýzý katleden zihniyeti ‘özgürlük savaþçýsý’ diye temize çekmeye çalýþýyorsa… Azgýn FETÖ zil takýp oynamasýn da ne yapsýn!
***
Yandaki sütunda ünlü ABD’li yönetmen Oliver Stone’un sözlerini okuyacaksýnýz. Savaþý lanetliyor ünlü yönetmen. 1992-95 yýllarý arasýnda Bosna savaþýnda çok acýlar yaþandýðýna dikkat çekiyor. ABD’yi yönetenlerin savaþa oyun gözüyle baktýðýný söylüyor. Meslektaþlarýna da çaðrý yapýyor: Savaþýn kötülüðünü unutma, unutturma!
Oliver Stone iyi bir sinemacý ve beyazperdenin gücünü etkili kullanan sanatçýlarýn baþýnda geliyor. 1978 tarihli Midnight Ekspress’in senaristi de Oliver Stone’du. Türkiye aleyhinde o denli kara bir propagandaydý ki bu film, batý kamuoyundaki izleri bugün dahi hissedilir. Atom bombasý gibi sinemanýn gücü de uzun ve etkili olabiliyor iþte. Haklý olarak, kendisinden pek haz etmesek de Stone’un iþaret ettiði husus önemli; savaþý unutma, unutturma!
***
Peki biz ne yapýyoruz?
Belki de yakýn bir gelecekte, ABD’nin terör örgütlerine taþýdýðý týrlar dolusu silah skandalýný filme çekecek bir yönetmen adayý öðrenciye ‘burs istedi’ diye akýl vermeye çalýþýyoruz.
Nasýl mý? Dün Abdülhamit Güler yazdý: “Geçtiðimiz gün bir genç arkadaþým aradý. Ülkenin en iyi sinema okullarýndan birinde okumaya hak kazanmýþ, mütedeyyin, çalýþkan, azimli bir genç arkadaþ... Anadolu genci... Ailesi Anadolu’da yaþadýðý için Ýstanbul’da okuyup yaþamakta zorlanan bir ‘okuyan’. Burs arayýþýnda olduðunu söyledi. Fakat baþvurularda ilginç bir duvarla karþýlaþtýðýný anlattý. Gayet iyi seviyede olan üniversiteye giriþ puaný ve okul not ortalamasýný duyanlarýn ‘Hmm, çok güzel. Lakin sinema yerine keþke daha iþe yarar bir bölüm okusaydýn’ dediðini anlattý.”
Ýþte bu kafaya göre sinema boþ iþ! Vatana millete faydasý asgari olan uðraþ...
Ýþte bu kafadan ne bir Mustafa Akkad çýkar, ne de bir Çaðrý... Bu kafayla bizler yeni Midnight Ekspress’ler izlemeye devam ederiz. Bu kafayla bizler, Fatih Akýn’ýn ‘mahalledeki tecavüzcüleri’ ‘çiçek çocuklar’ olarak yutturmasýna seyirci kalýrýz…
Dünya hýzla deðiþiyor, lakin bizim ‘tuzu kurularýn’ sanata bakýþý deðiþmiyor.