CHP’li Akif Hamzaçebi, “Erdoðan baþkan olsun diye bu sistemi getirenler laik bir diktatörle de tanýþabilir” diyor.
Der...
Bu adamýn mensup olduðu parti sadece “yalanlar” üzerinden bir kampanya yürütüyor ve “bizim mahalle”den de paydaþlar buluyor.
Mahalle sakinleri Hamzaçebi’nin sözlerinin üzerine atlamakta gecikmediler.
Hemen “paylaþým kanallarý” devreye sokuldu.
Hemen yoðun bir “iktibas faaliyeti” baþladý.
Burada sözlerim Akif Hamzaçebi isimli hem yalancý, hem piþkin adama yönelik olacak. “Mahalledekiler” isterlerse “hisse” çýkarabilirler.
Birincisi Akif Efendi, Erdoðan bu sistemi kendisi için istemiyor. “Her bir makama geldim, þu baþkanlýðý da bir tadayým” dediðini hatýrlamýyorum. “Yarýna çýkmaya garantimiz yok” diyen ve buna kuvvetli bir imanla inanan bir insaný neyle suçladýðýnýzýn farkýnda mýsýnýz? (Mahalleli “paydaþlar”, sizler de neyi paylaþtýðýnýzýn farkýnda mýsýnýz?)
Ýkincisi, laik diktatörlüðün önündeki engel parlamenter sistem deðildir.
Mevcut haliyle parlamenter sistem sadece darbe üretmiþtir, sadece kriz üretmiþtir ve “diktatörlük kapýlarýný” hep açýk tutmuþtur.
Daha önce seçtiklerinizi ya da “silah zoruyla”, (“darbe tehdidiyle”) seçtirdiklerinizi hangi sýfatla anacaðýz? Vaktiyle partinizde genel baþkanlýk yapmýþ bulunan eþhasý hangi demokratik nitelikleriyle hatýrlayacaðýz?
Hiç görmedi mi?
Bu topraklar hiç laik diktatörlük görmedi mi?
Bu diktatörlüklerin bir numaralý sorumlusu mensubu bulunduðunuz parti deðil miydi?
Madem “diktatörlük” diye bir korkunuz vardý, niçin Ali Fuat Baþgil’i “silah göstererek” adaylýktan istifa ettirdiniz ve askeri bir diktatör olan Cemal Gürsel’i Cumhurbaþkaný seçtirdiniz?
Niçin “millet”in seçtiði hükümetleri darbelerle alaþaðý ettiniz?
Niçin parlamento üzerinden darbe tehdidini eksik etmediniz?
Niçin darbe cuntalarýyla iþ tutup ülkeyi “yönetilemez” hale getirdiniz?
Niçin Abdullah Gül’ü Cumhurbaþkaný seçtirmemek için, bürokratik diktatörlüðün bir kurumu olan “Anayasa Mahkemesi”yle elbirliði edip 367 numaralarý çevirdiniz?
Korkunuz bir “laik diktatör”lükse, laik Cevdet Sunay neydi?
Laik Fahri Korutürk neydi?
Laik Kenan Evren neydi?
Laik Ahmet Necdet Sezer neydi?
Demokrasiye ve millet iradesine saygý gösteren yöneticiler miydi bunlar?
Korkunuz, oysa, bürokratik vesayet sistemine ve “gizli diktatörlüðünüze” son verilecek olmasý.
Hadi sizin korkunuz bu...
Paydaþlarýn korkusu nedir?
Bundan sonra “konvansiyonlar”ýn deðil, “millet”in dediði olacaksa, mahalledekileri “endiþelere” gark eden nedir?
Gördüm de, Murat Belge kadar çirkinini ve kötü niyetlisini görmedim.
Çirkin bir adam, çünkü 15 Temmuz’un ne kaynaklý olduðu yüz bin kere kanýtlandý, hâlâ “acaba”larla uðraþýyor. Aydýn ya... Hazýr kalýp yargýlarla yetinmiyor. Sorular soruyor. “Kurgu” diyecek de, diyemiyor. Sonunda, “danýþýklý döðüþ”e baðlýyor. Bu kadar acemice darbe olmazmýþ... FETÖ’cülerin darbeye “teþvik” edildiðine inanmak istiyor. Teþvik edenin kim olduðunu da bizim ferasetimize býrakýyor. Bu dayanaksýz zekâ gösterileriyle, zekâsýna þapka çýkarmamýzý bekliyor.
Kötü niyetliliðe gelince...
Hazýr kalýp yargýlarla yetinmeyen ve aydýn sorumluluðu gereði mütemadiyen sorular soran Murt Belge, ele aldýðý meselenin sadece bir yönünü görüyor.
Daha doðrusu, iþine gelen yönünü görüyor.
Doðrudur, AK Parti’li bir yönetici “Evet çýkmazsa iç savaþ olur” demiþtir.
En hafif ifadesiyle, halt etmiþtir.
Bereketli (!) bir konu... Üzerinde epey laf çevrilebilir.
Murat Belge de bunu yapýyor, bu beyanatý merkeze alarak sorumsuzca laf çeviriyor ve olmadýk sonuçlara varýyor. Ama “Kan dökmeden bu anayasa deðiþikliðini gerçekleþtiremezsiniz” diyen Kemal Kýlýçdaroðlu’nu görmüyor.
Baksa, görecek.
Kötü niyetli olduðu için bakmýyor.
Bakmadýðý için, ayný Kýlýçdaroðlu’nun “evet” tercihinde bulunacaklarý peþinen “hain” ilan açýklamalarýný da görmüyor.
Bu hallerine bakmadan, bir de zekâsý konusunda onay bekliyor.
Söyleyeyim de rahatlasýn:
Çok zekisin Murat Belge. Ama çirkinsin de.