MAHİR KAYNAK: Kaosun nedeni enerji ve Türkiye meselenin tam göbeğinde




KAYNAK: Amerika ve Rusya eski düzeni kurmak istiyor, Avrupa ise hakimiyet kurmak. Bölgedeki savaşın sebebi enerji yollarının kontrolü. O yüzden Türkiye’nin yeniden bir devlet olmasını engellemek istiyorlar. Ama direncimiz Erdoğan sayesinde gayet iyi.  


2010 yılından bu yana MİT Müsteşarı Hakan Fidan ismi üzerinden yürütülen operasyonların arkasında ne var? Bu aslında neyin mücadelesi? Kim, neyi amaçlıyor? Yaşanan krizin bölgedeki gelişmelerle ve çözüm süreciyle ilgili ne? Sonuç ne oldu, bundan sonra ne olur?


İstihbarat dünyasında olup bitenleri ve bunların küresel anlamını iyi bilen bir isimle konuştuk. Konuğum; 1966 yılında Beyazıt Camii yanında çay içerken ajanlık teklifini alan ve Madanoğlu cuntasını deşifre ettikten sonra MİT tarafından deşifre edilen, sonrasında pek çok “ahlaksız teklif”le karşılaşsa da kendini hep “devlete bağlı” hisseden Prof. Dr. Mahir Kaynak. İktisat profesörü ve Star gazetesi yazarı olan Kaynak’ın yayınlanmış onlarca kitabı bulunuyor.


MİT’te çalışmış, istihbarat dünyasını iyi bilen biri olarak “Hakan Fidan krizi” diye kodlanan kriz size nasıl görünüyor?


Bakınız, siz daha önce bir istihbarat örgütünün başındaki kişiyle ilgili herhangi bir haber aldınız mı? Almadınız. PKK yıllardır var ama sorun ilk kez bu müsteşar zamanında çözülüyor! Yani bu müsteşar farklı bir anlayış getiriyor ve doğru olan anlayış da bu. Geçmişte devletimiz bir takım prensiplere bağlıydı, düşmanımız belliydi. Neydi: komünistler, mürteciler, bölücüler. MİT de bunların arkasında dolaşıyordu. Yani bireyler üzerinde çalışıyorlardı. İlk defa bir örgütü çıkaran içinde benim bulunduğum operasyondur.


ESKİ İSTİHBARAT SÜRSÜN İSTEDİLER


MİT krizini zamanlama bakımından çözüm sürecine bağlıyorsunuz yani. Peki: Fidan ile ilgili iddia “gerçekse bile” neden gazete makaleleri üzerinden yapıldı bu sorgulama? Pekâlâ müttefikin müttefikine söylemesi, belgelerini ortaya koymaları gerekmez miydi?


Tabi. Hakan Fidan’ı bertaraf etmek istiyorsanız Başbakan’a söyleyin, bu kişi ülkenizin ve bizim ülkemizin aleyhine faaliyette bulunuyor deyin. Bunu söylemediler, Fidan’ı doğrudan hedef aldılar. Bu, ikisini beraber götürme operasyonudur. Fidan hakkında bu kadar olumsuz yazılar yazıldı düşünceler oluştu. Başbakan onu görevinden almazsa bu kötülükle ortak olur imajı yaratmak istediler.


Bunu kimi etkilemek için yaptılar?


Eski istihbaratın devam etmesini istediler.


OPERASYON MOSSAD VE CIA YAPIMI


Beyaz Saray’ın bunda herhangi bir dahli olabilir mi?


Bu bir gizli servisin müdahalesi. Ama kimin yaptığını bilemiyoruz. Diyoruz ki İsrail yaptı çünkü yayın orada girmiştir, çünkü o gazete yazıları CIA’in etkisi olmadan yapılamaz. Hepsi Türkiye’nin hem milli hem etkili bir istihbarat teşkilatına sahip olmasını istemiyorlar.


İRAN OLAMAZ


Bu işin arkasında İsrail var diyorsunuz. İran olma ihtimali var mı?


İran olacağını zannetmiyorum. İsrail var Amerika var. Çünkü Türkiye’deki istihbarat servisini değerlendiren ve onunla ilgili politika oluşturan büyük güçler.


OBAMA YOK, NEOCONLAR VE BÜYÜK SERMAYE VAR


Hangi büyük güçler, hangi Amerika diye sormak zorundayım?


Burada Obama yok. Öbür taraf var, Neoconlar ve özellikle parasal sermaye. Yahudiler ise büyütülüyor ama onlar da kullanılıyor. Onların etkili olmaları hizmet etmelerine bağlıdır.


Hakan Fidan göreve atandığında ilk kez bir devlet (İsrail) başka bir ülkenin istihbarat teşkilatının başındaki kişi hakkında (olumsuz) fikir belirtti, “İran yanlısı” dedi. Devamı da geldi ama Başbakan hep sahip çıktı. 7 Şubat’ta da Hakan Fidan’a yönelik bir girişim oldu. Hedefte yine Başbakan vardı. Başbakan yine “o kadar da değil, durun orada” dedi. Sorum şu: Bu operasyondan sonuç almak isteyenler Başbakan’ı azıcık tanıyorsa bile, böyle bir saldırıyla istediklerini alamayacaklarını bilakis Fidan’ı sağlamlaştıracaklarını da mı kestirmiyorlar? Bu büyük bir öngörüsüzlük değil mi?


Onlar şöyle düşündüler. “Bu olayın arkasında durursa Tayip Bey kaybeder”. Yani “yabancılara hizmet eden bir istihbaratçıyı Türk istihbaratının başına getirdi. Batıyla ilişkilerini kesti” demek isterler. Bu nedenle de İran olamaz. İran başka bir takım güçler tarafından yönetilen bir ülkedir.


Kimdir o başka güçler?


Zamanında mesela Amerika’ydı. Şah döneminde. İran’ın uçakları F14’tü. F14 uçakları bir tek Amerika’da ve İran’da vardı, istihbaratta da ortaklardı.


İRAN’IN ARKASINDA AVRUPA VAR


Ama o köprülerin altından çok sular aktı?


Evet, darbe çok şeyi değiştirdi. İran devrimi bir Avrupa harekâtıdır. Rusya İran’ın arkasına girmek istiyor ama hala Avrupa. Rusya’nın dünyadaki rolü iyi anlaşılmıyor. Ben modelimi söyleyeyim: İkinci dünya savaşı esnasında Amerika ve Rusya birlikte mücadele ettiler. Müttefiklerdi. Almanya’yı bertaraf ettiler sonra oturdular dediler ki, tutmamız gereken Avrupa’dır. Bir tarafını o, bir tarafını öbürü yönetti. Bu husumet düşmanlık görüntüsü o grupları kontrol etmek içindi. Ve böylece kontrol ettiler.


AMAÇ ERDOĞAN’I DÜŞÜRMEK


MİT krizine dönersek: Böyle bir ithamın ve operasyonun peşinden Hakan Fidan’ın o görevden bir şekilde alınmasını bekler misiniz?


Hayır. Hakan Fidan görevinden alınmaz, öyle de görünüyor.   


Bunun Türkiye’ye bir bedeli olur mu?


Olmaz. Çünkü Erdoğan’ı düşürmek için bütün sebepler zaten var. Yenisine ihtiyaç yok. Fidan olmasaydı da gene düşürmek istiyorlardı.


Bu bir deneme mi?


Hayır, bu bir deneme değil. Bu, Türkiye’nin yeniden bir devlet haline gelmesinin tasfiyesi için çabadır. Olmadan engellemek istiyorlar. Benim bir kitabım vardır. “Erdoğan operasyonu” diye. Parti kapatmanın esas hedefi Erdoğan’ı siyaset dışına çıkarmaktı.


AVRUPA TÜRKİYE’Yİ GERİ İSTİYOR


Bunu sizce kim istiyor?


Avrupa. Türkiye, Avrupa’nın kontrolünde oldu her zaman. Bir örnek vereyim. 1960 darbesini ben İngiltere’nin Amerika’ya yönelik bir operasyonu olarak gördüm. Çünkü İngiltere Türkiye’yi yönetiyordu, sonra yavaş yavaş Amerika girmeye başladı. Bakınız 1960 darbesinden sonra Türkiye’de bir anayasa yapıldı. Anayasada sol nasıl tarif ediliyordu? Amerikan aleyhtarı olarak. Amerikan aleyhtarı değilseniz solcu da değilsiniz. Formül buydu.


Evet. Ama sonra başka darbeler de oldu Türkiye’de?


Benim takip ettiğim Madanoğlu cuntasının darbesi de tam bir Avrupa harekâtıydı. 80 darbesi ortak bir harekâttır Amerika’nın içindeki bir güçle Avrupa’nın. O da küresel sermayedir. Türkiye küresel sermayenin içerisine sokmak için yapılmıştır. Turgut Özal da buna yatkındı. Ve getirdiler.


ERGENEKON VE BALYOZ AVRUPA HAREKÂTI


28 Şubat da bir darbedir, sonuçları alınmıştır. Ergenekon Balyoz darbe hazırlıkları da var. Onları kim yaptı?


Şu soruları soruyorum. Ergenekon ve Balyoz birbirinden farklı iki cunta. Aynı birim içinde birbirlerinden haberi olmayan iki yapı oluşabilir mi? Oluşamaz. Biri diğerini rakip sayar. Hep böyle olmuştur.


Ergenekon ve Balyoz davalarına dair yaklaşımınız?


Ergenekon Avrupa’nın harekâtıdır. Ergenekon davayla kontrol altına alınınca Avrupalılar kendilerinden yana olmayan, Amerika’ya yaklaşmaları mümkün olan herkesi mahkemeye çıkardılar. Benim modelim bu. 


MİT’te olanın devamı gelecek mi peki?


Gelir. Bunu daha çok kullanacaklar. 


AK PARTİ’Yİ BÖLMEK İSTİYORLAR


Ne bekliyorsunuz?


AK Parti içinde bölünme bekliyorum. Zaten AK Parti içinde farklılık var da Erdoğan’a karşı bunu öne çıkaramıyorlar. Güçlü lider olduğu için.


Erdoğan cumhurbaşkanı olursa, yani o pozisyon boşalırsa bu dediğiniz yine gerçekleşir mi? 


Hayır. O Erdoğan’ın kazanması demektir. Çünkü kendi partiden ayrılacak, cumhurbaşkanı olacak, AK Partinin başına da istediği adamı getirecek. Erdoğan kazanmış olur yani.


Erdoğan başındayken bölünmeye müsait olma gibi bir zafiyet belirebilir mi partide?


Hayır. Onun için Erdoğan’ı cumhurbaşkanlığı seçimlerine götürüp seçimde yenilmesini sağlamak istiyorlar. Bakınız AK Parti dışındaki bütün partiler Abdullah Gül Beyefendi’den yanalar. O kazanırsa Tayip Bey tasfiye edilmiş olur.


Bu bir senaryo olarak olabilir de; mümkün olabilir mi?


Partilerin tavrına bakarak söylüyorum; evet bunu istiyorlar. Hiç biri Tayip Beyi desteklemez.   


ÖCALAN DEVLETTEN YANADIR


Çözüm sürecini akamete uğratma potansiyeli var mı peki MİT üzerinden Erdoğan’ı sarsmak isteyen bu girişimin?


Yok. Bugüne kadar hep Öcalan’ın karşı tarafta olduğu görüşü yaygındı. Ben de yıllardır Öcalan’ın karşı tarafta olmadığını söylüyorum. Bu yüzden de ciddi baskılara maruz kaldım. Öcalan aslında devletin yanındadır. Onun mücadelesi devletle değildi oradaki ağalık düzeniyleydi.


“SEN O İŞİ BANA BIRAK”


Uzun zaman bağımsız bir Kürt devletin de bahsetti ama?


Bağımsızlıktan kastı bölgedeki tam Kürtleri aynı ülkede toplamak içindi. Öcalan ile 90’larda bir kere telefonda görüştüm. Onların televizyonunda konuşuyordum “Kürtler kardeşimizdir biz onlara karşı vazifemizi yerine getirmiyoruz çünkü Kürtlerin önemli bir kısmı diğer ülkelerin nüfuzu altında” dedim. Öcalan bağlandı “Hocam o işi sen bana bırak” dedi. Kürtleri ben kardeşim görüyorum, onlar bu ülkenin benim kadar sahibi diye düşünüyorum. Biz Kürtlerle bölünmeyeceğiz, hepsini bir araya toplayacağız.


KÜRTLERLE İHTİLAF BİTMEK ZORUNDA


Çözüm sürecini nasıl buluyorsunuz?


Çok başarılı buluyorum. Çünkü benim başından, yani Kürt hareketi başladığından beri savunduğum şey oluyor. Ben hep Kürtlerle olan ihtilafı bitirelim dedim.


Hakan Fidan’a dair bu ithamlarla Fidan, MİT ve çözüm sürecine dair güveni sarsmak istedikleri açık. Gözleminiz ne, istenen mi oldu aksi mi?


Tersi oldu, Erdoğan’ı destekleyenler yine destekledi. Bu, Erdoğan’a güvenden kaynaklanan bir durum. Yoksa Fidan’ı çözüm süreci dışında tanımıyorlar.


TÜRKİYE BUGÜNE DEK İSTİHBARAT YAPMADI


Türkiye’nin istihbarat teşkilatını, istihbarat yeteneğini becerisini nasıl buluyorsunuz?


Efendim Türkiye bugüne dek doğru dürüst istihbarat yapmamıştır. Bu, prensibinden kaynaklanıyor. Diyor ki: Türkiye’nin düşmanları komünizm, irtica ve bölücülüktür. Onları takip ediyor. Herhangi bir yabancı ülkenin faaliyetini takip etmiyor. Orada bir iki casus yakaladılar. Casus başka şeydir, o ülkenin Türkiye’deki faaliyeti başka şeydir. Casus bir şeyi öğrenmek için gelir. Hâlbuki Türkiye’yi kontrol operasyonu yerli büyük sermaye tarafından yapılır. Bu büyük sermaye de kaynağını yurt dışından, İngiltere’den aldı.


“Milli İstihbarat Teşkilatı şimdiye kadar milli değildi” demek mi bu?


Evet. Onlar Türkiye’ye hizmet ettiğini zannederler. Fakat ufukları çok dardır. Şu an nasıl olduklarını bilmiyorum. Ama bana karşı düşmanca tavırlarına bakınca öyle olduğunu düşünüyorum. (Yakın dönemde Şenkal Atasagun beni uzun zaman mahkemeye verdi mahkûm etmek için. Kaybetti). Onu da bu güçler tayin ettiler oraya. Çünkü hükümeti de onlar tayip ediyorlardı.


MEDYA DARBELERİN İÇİNDEDİR


Türkiye’de dört kez askeri darbe ve başka darbe girişimleri oldu ama hükümetlerin emrindeki MİT bunu hükümete haber vermedi. Sizin ihbar ettiğiniz Madanoğlu cuntası dışında. Ergenekon Balyoz hazırlıkları dışında. Bunu neye bağlıyorsunuz? Bilgi sahibi mi değillerdi, bilgiyi paylaşmamak üzere mi görevlilerdi?


Darbecilerin hepsi vatanı kurtarmak ister. Bunun için de bir tehlikeye ihtiyaç var. Tehlike nedir, irticadır. Getirir biraz irtica hareketi yaparlar. Sonra devletimizin kuruluş felsefesini kaybediyoruz, derler darbe yaparlar. Bu tamamen organize bir olaydır. Gazeteler de bunların içindedir. Zaten MİT bu açıdan bakabilmeliydi. Darbeyi kim hazırlıyor, niçin hazırlıyor? Türkiye için sıkıntı varsa ve bir şey yapılacaksa siviller yapar. Mesela Türkiye’yi dünya finans sisteminin aracı yapmak istediler, Özal’ı da başına getirdiler. O darbenin Özal’ı başa getireceğine kim inanır değil mi efendim.


ÇİLLER OPERASYONU


Ama aynı Turgut Özal Kürt meselesini de çözmek için çalıştı?


Özal öldürüldü mü diye soruyorlar. Diyorum ki siyasi olaylara bakalım. Özal ölünce ne oldu? Demirel cumhurbaşkanı oldu. Doğru Yol Partisi başkanını kaybetti. Kimsenin tanımadığı Tansu Çiller geldi. Operasyon bu olmasın?


KÜRTÇÜ DİYE ADAM ÖLDÜRÜLÜR MÜ?


90’lı yıllar devlet-mafya-siyaset ilişkilerinin ülkeyi kokuşturduğu, Kürt meselesini de derinleştirdiği yıllardı…


Kürt meselesini büyüten o yıllardır. Çünkü Kürt meselesi bir fikir olarak başlamıştı. Üzerine baskı yapınca o da kendini korudu. Hapishanelerde adamları öldürüyorlardı. Yaptığı neydi? Kürtçülük. Kürtçülük yaptı diye öldürülür mü insan?


FUAT DOĞU VE CEZA GİBİ ATAMA


MİT’in milliliğini tartışırken aslında Türkiye için çalışması gereken insanların devşirilmiş olduklarını da konuşmuş oluyoruz. Bu devşirme işi nasıl oluyor Allah aşkına?


Efendim hükümetlerimizin yurt dışından atandığından bahsediyoruz, medyası gazeteleri falan içinde. Size bir örnek vereyim. Fuat Doğu benim takip ettiğim cunta faaliyetinden sonra bertaraf edildi. Nasıl edildi? Onu görevden alacaklardı çünkü cuntayla uğraşıyor. Ona ceza vermemek için Lizbon’a büyükelçi yaptılar. Lizbon’a elçi olmak MİT müsteşarı olmaktan iyi midir? Yani MİT üzerine de operasyonlar yapılabiliyor.


BÖLGEDEKİ SAVAŞ ENERJİ YOLLARI İÇİN


Bölgemizde Türkiye’nin iç dengesini de sarsabilecek potansiyele sahip muazzam olaylar oluyor. Haliyle bu kaotik ortamda istihbarat örgütlerinin cirit atması şaşırtıcı değil. Ne görüyorsunuz, bölgede kim ne yapıyor?


Bölgedeki savaşların sebebi petrol yollarının kontrol altına alınmasıdır. Araplar bir tarafta, Avrupa bir tarafta, Amerika bir tarafta. Rusya ve Amerika şu an yakınlar birbirlerine. Sebebi: Avrupa’nın kendilerini bertaraf edecek yeni bir güç odağı olmasını istemiyorlar. Biz eskisi gibi iki kuvvet olarak dengede tutarız bölgeyi diyorlar. Avrupa da buna karşılık onlarla mücadele ediyor. Zaten örgütlü olan da Amerika’dır. Olan budur.


TÜRKİYE MESELENİN GÖBEĞİNDE


Türkiye açısından bu mücadelenin nasıl ve kimin lehine yürüdüğünü düşünüyorsunuz?


Avrupa bazı ülkelerde etkili olabiliyor. Libya gibi. Mısır’daki durumu bilmiyorum, şu anda ne olduğu daha belli değil. Ama esas kavga Türkiye üzerinde. Çünkü Türkiye bölgeyi kontrol eder. Halbuki öteki türlü Suriye’yi de alsalar, Türkiye’den geçer bütün petrol doğalgaz. Biz meselenin ortasındayız.


ERDOĞAN SAYESİNDE DİRENÇLİYİZ


Türkiye meselenin ortasında ve kendi çıkarlarına göre bir yol çizmek istiyor. Direncimizi nasıl görüyorsunuz?   


Direncimizi iyi görüyorum şimdi. Ama Erdoğan nedeniyle öyle görüyorum. Erdoğan Obama ile aynı çizgide. Küresel sermayeyle değil. O da milliyetçi bu da. Dünyadaki büyük meydan muharebesinin Türkiye’de yapılacağını söylemiştim daha evvel. Ama bu muhabere de sokaklarda savaş olmaz. Erdoğan’ı bitirirlerse iş biter.


KAN AKSIN DİYE UĞRAŞIYORLAR


Operasyon çekilir, halk harekete geçirilir, istihbaratçılar, medya çalışır, aşağıda kan dökülmez ama yukarıda yapı değişir. Öyle mi? 


Hükümet bunu anladığı için kan dökmemek ve döktürmemek için elinden geleni yapıyor. Ötekiler de keşke Kürtlerle Türkler savaşsa, Alevilerle Sünniler kapışsa diye uğraşıyor. Ama hükümet hiç birinin karşısına geçmiyor.


60 DARBESİNDE OLAYLARI CHP ORGANİZE ETTİ


Peki, yakın dönemde yaşanan toplumsal bir hareketlilik var malum, Gezi olayları. Bu öncekilerden farklı mıydı? Evvelkilere tanıklık etmiş biri olarak söyler misiniz Gezi neydi?


Efendim Gezi olayları yeni bir olay değil. Ben 1960’tan beri öğrenci olarak ya da başka bir şey olarak bu hareketlerin içerisindeyim. Mesela 1960 darbesinde öğrenci hareketlerinin hepsini Cumhuriyet Halk Partisi organize etti. Aksaray’daki CHP bürosundan haberler, kişiler gelirdi, bize de söylerlerdi… Bunu da hükümeti devirmek için yapıyorlar. Ağacı mağacı korumak için değil.


Gezi’de yeni bir siyaset anlayışı ve toplum vardı değerlendirmesi nasıl geliyor kulağınıza?


Türkiye’de ideoloji değişikliği falan yok. Cumhuriyetin kuruluş ilkelerine bağlı olduklarını söylüyorlar darbe yapanlar ve sen de diyorlar ona bağlı değilsin.


İRANLI AJANLAR DEŞİFRE EDİLMEMİŞ


MİT’e dönmek isterim: Operasyonun ortasında MOSSAD’a çalıştıkları ve İran’a deşifre edildikleri söylenen on kadar İranlı ajan, yani insan var. Siz de deşifre edilmiş eski bir ajansınız. Ne gelmiştir o insanların başına?


Onların deşifre edilmemiş olması gerekir. Durumları tespit edilmiş, bilgi verilmiş ama deşifre edilmemiş.


Deşifre edilen bir ajanın başına ne gelir?  


Her şey gelir. Öldürülebilir. Hakkında kötü yazılar çıkabilir. Her şeyi yapabilirler. Ben bunu hayatım boyunca yaşadım.


TÜRKİYE’NİN ZENGİNLERİ BENİ “İSTEDİ”


Ajanlar emekli olur mu? Ya da yer değiştirebilir mi? Siz deşifre oldunuz ama sonradan başka talipleriniz oldu mu mesela?


Olmadı. Çünkü ben kendimi sadece Türkiye Cumhuriyetine hizmet etmekle görevli saydım. Tehdit oldu, mükâfat oldu, yok dedim gelmem.


Nereden geldi o teklifler?


Dışardan, Türkiye’nin içerisinden, zenginlerden.


“Zenginler” ne yapmak istediler sizinle?


Beraber olmak istediler. Şimdi beraber olursanız ilerde görevler verirler tabi.  


BİR AJAN NASIL ANLAŞILIR?


Ajanların araya kaynayabilmesi için bize benzemesi, fark edilmemesi gerekiyor. Medyada, akademide, şurada burada yani etrafımızda olabilirler! Onları nasıl tanırız?


Bence kolay anlaşılır. Onun için yukarıdan aşağıya bakmak lazım. Türkiye’nin genel durumu ne? Kim nereye getirmek istiyor Türkiye’yi? Bunu hangi kanallardan yapıyor, yapmak istiyorlar diye bakacağız ve sonra da diyeceğiz ki şu parasal örgüt, şu yapı, bu kişi bunun için çalışıyor.


ONLARI TANIYORUM AMA SÖYLEMİYORUM


Şu gidişatta şöyle bir bakınca etrafa, siz tanıyor musunuz onları?


Evet. Ama konuşmuyorum. Çünkü korkuyorum. Başıma çok şey geldi. Şimdi de konuşursam kaybederim diye susuyorum. Ben bu işleri bırakıp eve dönerken şunu söyledim: Dedim ki “ben yenildim”. “Ama” dedim “bir örgüte değil bir devlete yenildim. İngiltere beni yendi” dedim. Bir şey daha söyleyeyim. Teşkilata gittim, bana karşı havaya baktım. Fuat Doğu da zaten kovulmuştu. Şunu söyledim “Esir olduğumu anlıyorum. Ama esir er değilim ben, esir generalim. Bana öyle muamele edin”.


Muamele öyle olmadı ama değil mi?


Yok.


Ben şu konuda da uzman görüşünüze başvurmak isterim: Medyada MİT ve Hakan Fidan ile ilgili sistematik olarak yazanlar var, ta başından beri. Bunun normal sağlıklı bir eleştirellik mi yoksa örgütsel bir işçilik faaliyeti mi olduğunu nasıl ayırt edebiliriz?  


Benim okumadığım iki gazete var, Hürriyet ve Milliyet. Geçen gün özellikle baktım. Hakan Fidan ile ilgili tek cümle yoktu. Bütün gazeteler bunu yazıyor, onlar yazmıyor.


ÇEVİK BİR’İN AV PARTİSİ VE FETHULLAH GÜLEN HOCA


Bir gazetede daha yok denecek kadar zayıftı.


Öyle mi? Türkiye’deki irtica faaliyeti için çok uğraştılar ama olmadı. Çevik Bir baskı yaptı, Fethullah Gülen Hoca Amerika’ya gitti. Bir yazı yazdım. Diyordum ki, kral ava giderken daha önceden bir takım gruplar, asilzadeler avı onun önüne doğru sürerler. Çevik Bir bu av partisinde kralın önüne sürdü, dedim. Yazının başlığı da av partisi idi.


YUMUŞAK KARNIMIZ İDEOLOJİK SAPLANTIMIZ


Türkiye kolay operasyon yapılabilecek bir ülke mi hala?


Değil. Değişiyor. Eskiden düşünme yoktu. Yukarıdakiler kimi düşman gösterirse o düşmandı. Şimdi yavaş yavaş düşünme başladı, bunu kim yapıyor, niye yapıyor. 


Türkiye istihbaratının yumuşak karnı ne?


Düşmanlarını ideolojik olarak tespit etmeleri ve devletleri hedef almamaları idi. Biraz solcuysa komünisttir Rusya’nın kontrolündedir derlerdi. Halbuki Doğu Perinçek mesela Maocuydu ve Maoculuk Rusya’ya karşı bir operasyondu, bunu yapardı.


BİZİM AJANLARIMIZ MEMURDUR ARTİST DEĞİL


Ajan, istihbarat elemanı, casus falan deyince insanların zihinlerinde bir taraftan ya James Bond figürü beliriyor, güzel kızlar, yakışıklı erkekler, son model arabalar, aksiyon, eğlence. Ya da kalkık yakalı şüphe uyandıran adamlar. Türkiye merkezli düşünce ise kirli çirkin pis bir iş… Hangisi gerçeğe azcık daha yakın?


Biz o filmlere giremeyiz açıkçası. Çünkü MİT’te çalışanlar memurdur. O kullandıkları ajanlar da önemli kişiler değildir. Diyelim ki ajanınız bir dernekte üye. Etrafındakilere bakar, şu solcu, bu değil falan der. Ben orada kendimi savunacağım, Sencer Divitçioğlu ve İdris Küçükömer’in yanında asistandım ve onlar hakkında hiçbir bilgi vermedim. Ve onları da hiçbir zaman içeri almadılar. Divitçioğlu bir kitap çıkarmış, benim hakkımda iyi şeyler söylüyor.


TÜRKİYE SOSYALİZMİ RUSYA’DAN DEĞİL AVRUPA’DAN


Ajanlar memursa verilen emri uygulamak zorunda. Siz, inisiyatif kullandığınızı söylüyorsunuz. Nasıl oluyor?


Ben kişiler üzerine gitmedim çünkü. Uluslar arası bir hareket bekledim ve onu değerlendirdim. Ta o zamanlar ben “Türkiye’deki sosyalizm Avrupa sosyalizmidir” diyordum. O dönemin en meşhur komünisti Mihri Belli de solu Avrupa’da öğrenmişti. Madanoğlu cuntasından haber gitti ona, “sizi cuntaya davet edemeyeceğiz ama ilk hükümette bakansınız” diye. Bir gün Sirkeci’de oturuyorduk çay bahçesinde. Dedi ki “Ruslar Türkiye’yi işgal etseler ilk beni idam ederler. En son da Demirel’i”. Öyle.


Bir ajanın girdiği ortamın doğal kişisi gibi algılanabilmesi için rol yeteneğinin güçlü olması, iyi oynaması lazım. Bu durum insanda şizofrenik bir ruh yaratıyor mu?


O bende olmadı, ben hep inandığım şeyi yaptım.