2013 yazýnda Ýstanbul Gezi parkýnda “birkaç aðacýn yeri deðiþtirilecek” diye baþlatýlan protestolar önce anlamsýz ve yaygýn þiddet eylemlerine sonra da açýkça hükümeti düþürmeye yönelik bir darbe giriþimine dönüþmüþtü.
Faizlerin Cumhuriyet tarihi boyunca en dip noktaya indiði, ekonominin fazla verdiði, IMF’ye borcun son taksitinin ödendiði, üstelik hak ve özgürlüklerin her alanda geniþlediði ve PKK terörünü bitirmek için çözüm sürecinin baþlatýldýðý manidar bir zamanda tertiplendi Gezi kalkýþmasý.
Çok boyutlu bir saldýrý ile karþý karþýyaydýk. Þaþkýndýk, tedbirsizdik.
Kamu araçlarýnýn yakýlmasý, kaldýrým taþlarýnýn sökülmesi, Taksim, Gümüþsuyu civarýnda kýrýlmamýþ cam, boyanmamýþ duvar býrakýlmamasý, sapan taþlarýyla her yere zarar verilmesi, çevredeki aðaçlarýn çimlerin tarümar edilmesi, Gezi Parkýndan yükselen içki kokusuyla idrar kokusunun isyan, özgürlük, aðaç söylemiyle örtbas edilmesi…
Çirkin, seviyesiz, midesiz, deðersiz ve zeka yoksunu küfürlerin, hakaretlerin makul bulduðunuz insanlarca yüceltilmesi…
Doðrusu dehþete düþürüyordu insaný.
PKK militanlarý, DHKP-C, adý saný duyulmamýþ bilumum terör örgütleri, sol radikal örgütler bir bir çýktýlar yeraltýndan.
Þiddet eylemlerinin artmasýnda, meydana safiyane duygularla gelenlerin kýþkýrtýlmasýnda FETÖ’cü emniyet amirlerinin ve küresel kaos üreticilerinin dahli sonradan anlaþýldý.
Yabancý medya –ilginçtir- olaylar baþlamadan önce canlý yayýn araçlarý, Gezi parkýný gören otellerde odalar kiralamýþ. Savaþ muhabiri teçhizatýyla gelmiþler Ýstanbul’a.
Gezi’den fýrsat buldukça Fatih Çarþamba’ya gidip çarþaflý cübbeli insan kovaladýlar ve sanki Türkiye’de laiklik sorunu varmýþ gibi bir manipülasyona imza attýlar.
Kurgusallýk öyle bir noktaya geldi ki katalog kadýnlarýn pozlarý yabancý medyada her gün boy gösterdi. Siyahlý kadýn, kýrmýzýlý kadýn, Ýstanbul’dan sonra Paris’te sahne alan profesyonel piyanist, kitap okuyan adam, duran adam, falan filan…
Saldýrý malzemesi “araçsallaþtýrýlmýþ” insanlardý.
Aðaç için, yaþam biçimi savunusu için meydana çýktýðýný söyleyen insanlar yýðýnlar halinde yönetiliyor, bu kitlesel kalkýþmadan siyasi sonuç çýkarmak isteyen tasarýmcýlardan baðýmsýz ve bilinçsiz þekilde aralarýna sýzan teröristleri ve profesyonelleri perdeliyorlardý.
Kalabalýklara sýrtýný yaslayan ve kendine Gezi Platformu diyen küresel kuklalar hükümete muhtýra vermeye kalkmýþ, “3. Köprü, 3. Havalimaný yapýlmayacak, büyük yatýrýmlar durdurulacak” diye buyurmuþtu.
Kabul etmek gerekir ki, kalkýþma iyi tasarlanmýþtý. Karþý durduðunuzda, yapýlmak isteneni durdurmak istediðinizde kendi insanýnýzla karþý karþýya kalýyordunuz. Devlet, hükümet açýsýndan zordu sürecin yönetimi.
Hele de FETÖ’nün emniyette, askeriyede, yargýda nasýl yapýlandýðýný gören ve müdahale için zaman kollayan Erdoðan için.
Ama iþler öyle bir noktaya geldi ki kimsede tahammül kalmadý. Kitlesel saldýrýnýn ülkenin geleceðine, ekonomiye ve demokrasiye verdiði zararýn boyutlarýna, gemi azýya alan þýmarmýþ eylemcilerin mahallelerde, apartmanlarda, sokaklarda estirdiði terör eklendi. Bastýrmak gerekiyordu. Bastýrýldý.
Gezi’nin atlatýlmasýnda “evinde sabýrla bekleyen yüzde 50’nin” sabrý vardý.
Tüm çabalara raðmen Gezi’nin bir daha tekrar etmemesinde ise Gezi kitlesindeki feraset sahibi insanlarýn Gezi’nin ardýndaki planý görmüþ olmasý vardýr.
Gezi’deki Vandalizm utanç vericidir.
Kalkýþma inkar edilemez. Gezi Türkiye’yi kuþatma ve saldýrý planýnýn ilk adýmýdýr.
Gezi sofistike darbe giriþimidir, 15 Temmuz’a giden yolun baþýdýr.
Gezi ile ayný tarihlerde Mýsýr'da darbe oldu, hatýrlayýn. Rusya Kýrým'ý yuttu. Arap baharý ayaza döndü. Suriye’de DEAÞ adýyla icat edilen terör örgütü gerekçe gösterilerek PKK’nýn Suriye kolu YPG’ye sýnýrýmýzda alan açýldý.
Gezi’yi takip eden zamanlarda FETÖ 17-25 Aralýk operasyonlarýný, PKK-HDP Kobani kalkýþmasýný düzenledi.
Hepsinin hedefinde hükümeti düþürmek, ülkede önce kaos sonra iç savaþ çýkarma niyeti vardý. Devamýnda FETÖ üzerinden MÝT týrlarý operasyonu yapýldý. Ardýndan hendek terörü, ardýndan 15 Temmuz iþgal giriþimi.
Recep Tayyip Erdoðan’ýn siyasi liderliðinde inançla, ferasetle, cesaretle atlattýk bu süreçleri. Kimin kimle kol kola girdiðini gördük.
Ama görünen o ki Gezi ile baþlayan süreç bitmemiþ.
Savcýnýn müebbet istediði dosyaya mahkeme heyeti beraat vermiþ. Sanýklarý salývermiþ, firarilere kapýlar açýlmýþ.
Üstelik dönemin Dýþiþleri Bakaný Ahmet Davutoðlu Gezi davasýndan çekilmiþ, dönemin Cumhurbaþkaný Abdullah Gül "Gezi ile gurur duyuyorum" diye böbürlenmiþ.
Olabilir. Enteresan zamanlar.
Lakin mahkemeden çýkan karar gerçeði deðiþtiremeyecek.
Gezi, tarihe Vandalizmin kutsandýðý bir kalkýþma olarak geçecek.