Mahkeme-i kübraya inanýyorsa...

Ýmaný iz’aný olan, gerçek yiðit insan, günahý ne seviyede olursa olsun, hakikaten mü’minse, öbür tarafa inanýyorsa, yapýlan her þeyin yazýldýðýna inanýyorsa, Kirâmen Kâtibîn’e inanýyorsa, Allâmü’l-guyub’a inanýyorsa, defterlerin orada açýlacaðýna inanýyorsa ve insanýn mazhar olacaðý veya maruz kalacaðý þeylerin o defterin deþifre edilmesine göre ortaya döküleceðine inanýyorsa, ne yapar biliyor musunuz? Bir hata, bir günah iþlemiþse, yiðitçe halkýn karþýsýnda çýkar, der ki, ‘Ben çaldým, ben çýrptým, ben harama el uzattým, ben harama baktým, ben kendi yakýnlarýmý korudum, kendi yakýnlarýmý düþündüm. Ben bazý kimseleri vesayetim altýna aldým, onlarý halaik, kapý kulu gibi kullandým, aynen Firavun’un kendi kavmi gibi kullandým. Ben bütün bunlarý yaptým, hata ettim. Tövbeler tövbesi bir daha hata etmeye, itiraf ediyorum bunu’ derse, inanýn, çok aðýr bir þeydir bu. Fakat nezd-i uluhiyette hora geçen öyle bir itiraftýr ki; Allah siler süpürür götürür.”

Bunlar Fethullah Gülen’in geçen hafta yaptýðý konuþmanýn Herkül org.’da yayýnlanan bir paragrafý.

Ben benzeri deðerlendirmeleri, birkaç gün önceki Mehtap tv yayýnýnda iki kiþinin sohbeti sýrasýnda da dinledim. Ayetler ve hadisler alýnýyor, Cemaatle Hükümet arasýnda yaþanan güncel gerilimin oluþturduðu zemine monte olacak þekilde kullanýlýyordu.

Evet, kullanýlýyordu.

Fethullah Gülen’in sözleri soyut düzlemde ele alýndýðýnda söylenecek bir þey yok. Ayetlerin hadislerin uyarýlarýný da soyut düzlemde seslendirdiðinizde herkes payýna düþeni alýr. Üstelik, bu ayet ve hadisleri gündeme getiren kiþinin kendisi de o sözlerin muhatabýdýr ve kendi payýna bir þey düþüp düþmediðine bakma gereði duyar. Çünkü yine ayet ve hadisler, baþkasýna va’z edip kendisini unutan adamýn içine düþtüðü çarpýklýða da iþaret ederler.

Ýþte Bakara 44:

“Siz kendinizi unutarak diðer insanlara iyilik yapmayý ve erdemli olmayý mý emredersiniz, hem de Allah’ýn kitabýný okuyup durduðunuz halde, siz hiç aklýnýzý kullanmaz mýsýnýz?”

Ama ayetleri - hadisleri alt yapýsýný oluþturduðunuz bir zeminde, belli bir hedefe yönelterek kullanýyorsanýz, orada problem baþlýyor.

Þöyle bir cümle kurulsa diye düþünüyorum:

“Ýmaný iz’aný olan, gerçek yiðit insan, günahý ne seviyede olursa olsun, hakikaten mü’minse, öbür tarafa inanýyorsa, yapýlan her þeyin yazýldýðýna inanýyorsa, Kirâmen Kâtibîn’e inanýyorsa, Allâmü’l-guyub’a inanýyorsa, defterlerin orada açýlacaðýna inanýyorsa ve insanýn mazhar olacaðý veya maruz kalacaðý þeylerin o defterin deþifre edilmesine göre ortaya döküleceðine inanýyorsa, ne yapar biliyor musunuz?”

Ve bu soru cümlesine þöyle bir cevap eklense:

“Bir hata, bir günah iþlemiþse, yiðitçe halkýn karþýsýnda çýkar, der ki..... Ben mü’min insanlara Firavunluk, Yezidlik, Süfyanlýk izafe ettim, onlarý Ýslam’ýn dýþýna çýkmakla suçladým, “Baþörtüsü füruattýr” diye fetva verdim, binlerce kýz öðrenci veya kamu görevlisinin günaha girmelerine yol açtým, bir Müslüman siyasetçinin, iç - dýþ güç odaklarý tarafýndan tasfiyesine yardým ettim, kendime baðlý insanlarýn devlete nüfuz etmeleri için soru çalmalarýna göz yumdum, hatta teþvik ettim, böylece binlerce insanýn kul hakkýna tecavüzde bulundum, bir kýsým insaný tasfiye edip kendi adamlarýmýzýn onlarýn yerine geçebilmeleri için suç ürettirilmesine zemin hazýrladým...... Ben bütün bunlarý yaptým, hata ettim. Tövbeler tövbesi bir daha hata etmeye, itiraf ediyorum bunu’ derse, inanýn, çok aðýr bir þeydir bu. Fakat nezd-i uluhiyette hora geçen öyle bir itiraftýr ki; Allah siler süpürür götürür.”

Ne dersiniz o cümleler böyle de kurulur mu?

Bence Fethullah Gülen, ayetleri, hadisleri, islami ölçüleri þunlarý bunlarý vurmak için “kullanma”nýn nasýl bir vebal oluþturduðunu bilir.

Onun için öncelikle kendisi için bakar bir müslüman Allah’ýn ayetlerine ve Rasulü Ekrem’in uyarýlarýna.

Camiada þunu görüyorum:

Sanki Gülen’in vaazlarýný kendileri için deðil, baþkalarýný yargýlamak için dinliyorlar. O zaman da vaazlar, dinleyene baþkasýna yönelik kin ve öfkeden baþka bir þey vermiyor. O zaman da vaaz eden kiþi, bir vaiz olmuyor, öfkeleri bileyen bir odaða dönüþüyor.

Ayetleri ve Hadisleri kullanmak hadisesi... Bence o ilk cümlelerde yer alan  “....öbür tarafa inanýyorsa, yapýlan her þeyin yazýldýðýna inanýyorsa, Kirâmen Kâtibîn’e inanýyorsa, Allâmü’l-guyub’a inanýyorsa, defterlerin orada açýlacaðýna inanýyorsa....” ifadelerini bir de bu iþin savunmasý için dikkate almalý. Birilerini Firavunlukla suçlamayý Allah’ýn huzurunda savunmak mesela... Çok kolay mý? “Bununla kimi kastettin?” sorusu sorulduðunda “Ben kimseyi kastetmemiþtim” mi denecek yoksa bugünlerde her köþede yansýyan þekilde “Falancayý” mý denecek? Mahkeme-i Kübra hassasiyetini bu dünyada iken taþýmak kolay deðil.