Makul oraný açýklýyorum

Ak Parti, Baþbakan Tayyip Erdoðan tarafýndan açýklanan ‘reform paketi’nde yer alan seçim sistemi seçeneklerinden ‘yüzde 5 barajlý daraltýlmýþ bölge’ formülüne sýcak bakýyormuþ... Sabah gazetesi dün açýkladý. Aslýnda Baþbakan Erdoðan’ýn gönlü de benim gibi ‘barajsýz dar bölge sistemi’ndeymiþ; ancak “Türkiye buna henüz hazýr görünmediði için” ikinci seçenek üzerinde duruluyormuþ...

Kendilerine küçük bir uyarým olacak: Yapýlacak yasa deðiþikliði büyük ihtimalle Anayasa Mahkemesi’nden dönecektir...

Bugüne kadar bu yolda çok sayýda yasal giriþimde bulunuldu ve çýkartýlan yasalarýn hepsi Anayasa Mahkemesi tarafýndan iptal edildi çünkü...

Ýlk deneme 1968 yýlýnda ‘seçim çevresi barajlý d’Hondt sistemi’ ile yapýldý, ama Anayasa Mahkemesi tarafýndan iptal edildiðinden (karar sayýsý 1968/13) hiçbir seçimde uygulama yüzü göremedi. 1991 ve 1995 yýllarýnda uygulanan ‘seçim çevresi barajý’ da Anayasa Mahkemesi’nden (karar sayýsý 1995/59) veto yedi.

Herhalde gerekli sonuç çýkartýlmýþtýr: 1980 sonrasýnda konulmuþ yüzde 10 ülke barajý, oran yüksek olmasýna raðmen, bugüne kadar kesintisiz uygulanmýþ; iptali için Anayasa Mahkemesi’ne ve Avrupa Ýnsan Haklarý Mahkemesi’ne (AÝHM) baþvurulduðu halde, uygulama iptal edilmemiþtir. Anayasa Mahkemesi ülke barajýný anayasaya aykýrý bulmamýþ (karar sayýsý 1987/27) , AÝHM de Avrupa Ýnsan Haklarý Sözleþmesi ile çeliþmediðini kararlaþtýrmýþtýr.

Yüksek oranda olsa da ülke çapýnda uygulanan baraj hukuki bulunurken, ‘çevre’ veya ‘bölge’ barajlarý Anayasa Mahkemesi tarafýndan ‘seçmen azýnlýðýna dayanan milletvekillerinin Meclis’te çoðunluk saðlamasýna yol açabileceðinden’ demokratik hukuk devleti ilkesine aykýrý kabul edilmiþtir...

Eðer Ak Parti bölge barajý konusunda ýsrar ederse çaba yine boþa çýkabilir...

Ak Parti saflarýnda çok sayýda anayasa hukukçusu var; onlar da bu gerçeði mutlaka bilir... Ben bu yazýda Doç. Dr. Yusuf Þevki Hakyemez’in bir makalesinden yararlandým; okurlar da araþtýrmaya buradan göz atabilirler...

Mahkeme kararlarý bir yana, yüzde 10’luk baraj, 1995 yýlýnda gerçekleþtirilen anayasa deðiþikliðiyle oluþmuþ ‘yönetimde istikrar’ ve ‘temsilde adalet’ ilkelerini ikincinin aleyhine bozabiliyor. 2002 seçiminde, yüzde 10 barajý yüzünden, Ak Parti ve CHP dýþýndaki partilerin Meclis dýþý kaldýðýný ve dolayýsýyla yüzde 46,5 oyun temsil edilemediðini unutmayalým.

Dünkü yazýmý bu sebeple “Makul bir oran bulmalýyýz” temennisiyle bitirmiþtim.

Makul oran? Yüzde 10’dan aþaðý olmalý, ama ne kadar?

Önerim, ilk aþamada bu oranýn yüzde 7’ye çekilmesi... Böylece, son (2011) seçimde alýnan oylarla en azýndan Ak Parti, CHP ve MHP ile birlikte BDP’nin parti kimliðiyle milletvekili çýkarmasý imkân dahiline girecek, dolayýsýyla Meclis’te temsil edilen oylarýn oranýnýn yüzde 90’ýn üzerine ulaþmasý saðlanabilecektir.

ABD’de iki partili sistem devleti kepenk kapatmaya yönlendirdi; Yunanistan’da düþük oranlý baraj (yüzde üç) cinayetle suçlanan lider kadrosuna sahip ýrkçý bir partinin ülkede yaþanan krizden yararlanarak Meclis’e girmesine yol açtý.

Ne dersiniz, ilk aþama düzeltme olarak yüzde 7 oraný makul sayýlmaz mý?