Dünya denen “küresel devremülk”ün çok kritik bir dönemindeyiz.
Modernizmin zirvesinde yaþýyoruz ama ayný zamanda, dünyaya damgasýný vuran medeniyetlerin iflasýna da þahit oluyoruz.
Zira gerçek medeniyet, “Tamir-i bilad ve terfih-i ibad” yani, “modern bir dünya oluþtururken insanlarý da mutlu etmek”tir.
Oysa günümüzde, “medeniyet”in sadece “madde” kýsmýna yoðunlaþýlmýþ ama asýl “mana”sý unutulmuþtur.
Ýkiyüzlülük, bazý kesimlerin baskýn karakteri haline gelmiþtir.
40 yýldýr “din, hizmet” diyenlerin gerçekte bu deðerleri sinsi amaçlarý için istismar ettiðini görüyoruz.
Diðer taraftan, bize yýllarca demokrasi veren devletlerin, vahþi tarihlerine dönüþünü dehþetle izliyoruz.
Artýk hiçbir “deðer”in, hiçbir deðerinin kalmadýðýný hayretle müþahede ediyoruz.
Kýsaca, münafýklýðýn; “ekmeliyet”, ikiyüzlülüðün ise “medeniyet” olarak yutturulduðu bir dönem yaþýyoruz.
“Cemaat”ten canavar çýktý…
Takva ehli bir “cemaat” olarak ortaya çýkanlar, milletten ve devletten devþirdikleri gücü, milleti ve devleti yok etmek için kullanmaya kalkabiliyorlar.
Munis ve mütevazý görünen bu güruhun içindeki canavarýn dehþeti, kimliklerini gizledikleri zaman ortaya çýkýyor.
Nitekim bu çakma mütevazýlýk üstadý teröristler, “Alýnlarý secdeye giden; dürüst insanlar” diye verilen namütenahi makam ve yetkileri düþmanlarýmýzýn hizmetine sunuyor, uçak, helikopter ve tanklarla millete saldýrýyor, yedi düvel adýna iþgale kalkýþýyorlar.
Peki bunlar kime hizmet ediyorlar?
Darbeye kalkýþmýþ, masum insanlarýn üzerine mermi yaðdýrmýþ, parlamento bombalamýþ bu darbeci örgütün baþ ve beyin takýmýný koruyup kollayan Amerika, “Size yaptýklarý bizi hiç ilgilendirmiyor. Bizim iþimize geldiði sürece FETÖ masumdur” diyor.
Dünyaya demokrasi ihraç eden ayný Amerika, Türkiye’de 30 yýldýr kan döken teröristleri silahlandýrýyor. “Bu bir terör örgütüdür” diyorsunuz, “Saygý duyuyorum” diyor ve silah sevkiyatýna devam ediyor.
“Dünyanýn en geliþmiþ demokrasisi”diye pazarlananlarýn geldiði noktayý uzun uzun anlatmaya gerek yok. Bir ülkenin baþbakanýna, “Aslýnda sizin ülkenizi iþgale devam etmemiz lazýmdý” diyebildiði bir devlet…
Avrupa harakiri yaptý…
Gelelim Avrupa’ya…
Son kýzýl elmamýzdý “Avrupalý” olmak.
Osmanlýyý bu sevda uðruna feda ettik. Avrupa’nýn hýyanet planlarýný uygulayýp, padiþahý, halifeyi hain ilan edersek bizi içlerine alacaklarýný zannettik.
Cumhuriyet tarihimizde “Avrupalý” olabilmek için kendimize ait ne varsa resetledik.
“Biz artýk Avrupa Medeniyeti için yaþayacaðýz” dedik.
Ama bugün, baþladýðýmýz yerden daha gerilere, “Haçlý” dönemine geri döndük.
Uðruna her þeyimizi verdiðimiz “Avrupa Medeniyeti” bugün ihanet, hakaret, husumet hatta vahþet olarak karþýmýza dikildi.
Aman Allah’ým; biz bunlar için mi her þeyimizi feda ettik?..
Bu nasýl bir medeniyetmiþ ki, çocuk katili bir örgütü 30 yýldýr kucaðýnda besliyor, Kandil’de eðitiyor, silahla donatýp katliam için Türkiye’ye gönderiyorlar.
Türkiye’deki vahþi eylemlere karþý kýllarýný kýpýrdatmýyor, Suriye’ye gönderdikleri radikallerinin, Avrupa’daki göstermelik eylemlerini, “Türkiye’nin desteklediði DEAÞ yaptý” algýsýna dönüþtürüyorlar.
Milletimize darbe yapmak için yerden-gökten mermi yaðdýranlarý baðýrlarýna basýyorlar, Suriyeli masum yavrulara göstermedikleri þefkati, darbecilere boca ediyorlar.
Kýsaca, dünyada; ulusal menfaatlerin çatýþmasý sonucu maskelerin düþtüðü, makyajlarýn döküldüðü ve her þeyin aslýna rücu ettiði ilginç bir dönem yaþýyoruz.
Atýlan çamurlar dökülüp, sular durulduðunda gerçek medeniyetin Ýslam’da ve gerçek tezahüratýnýn da Türkiye’de olduðu ortaya çýkacaktýr.