Dýþiþleri Bakaný Çavuþoðlu'nun uçaðýna iniþ izni vermeyen, Aile ve Sosyal Politikalar Bakaný Fatma Betül Sayan Kaya'yý "istenmeyen kiþi" ilan ederek sýnýr dýþý eden Hollanda'da bugün seçim var. Uluslararasý iliþkiler, diplomasi, insan haklarý ve demokrasi açýsýndan skandal olarak niteleyebileceðimiz Hollanda'nýn bu tutumunu seçime baðlayanlar var. Baþbakan Rutte'nin partisinin ýrkçý Wilders karþýsýnda düþüþte olduðu ve söz konusu uygulamalarýn ardýndan puan topladýðýný ifade ediyorlar. Bunun bir mazeret olabileceðini düþünmemiz gerekiyor herhalde. Wilders o kadar ýrkçý ki oylarýn onun partisine gitmemesi için hükümet Wilders'i tatmin edecek boyutta ýrkçý ve Türk düþmaný bir uygulamaya imza atýyor. Irkçýlýk gibi bir insanlýk suçu barýndýrmasa pespaye bir güldürü deyip geçebileceðimiz acullükte þeyler yaþanýyor Avrupa'da.
Ne yazýk ki, Avrupa yabancý düþmanlýðý, Ýslam düþmanlýðý, Türk düþmanlýðý, ýrkçýlýk ve faþizme teslim olmak üzere. Aralarýnda muhteva farklarý olmakla birlikte tüm bu tutumlarýn akraba olduðunu da vurgulayalým."Avrupa deðerleri" dediðimiz þeyin üstündeki makyaj silinince altýndan iþte bunlar çýkýyor.
Hoþ zaten, sömürgecilik pratiklerini saymasak bile kendi tarihleri de bu küçük kýtada birbirini yemek suretiyle þekillenmiþ. Avrupa Birliði de artýk bu karanlýk tarihe çýkar ortaklýðý temelli yeni sayfa açabilmek için icad edilmiþ kültürel-dýþlayýcý bir oluþum. Ama en önemlisi AB'nin demokrasi ve insan haklarý konusunda gösterdiði aktivizmin sadece ve sadece güç kullanma, terbiye ve müdahale etme enstrümaný olmasý.
Türkiye'ye karþý uzunca bir süredir bu araçlar üzerinden devam eden düþük yoðunluklu kuþatma taktiði artýk yerini kaba müdahaleye ve ýrkçý pratiklere býrakmýþ durumda. AB'nin patronu sayýlan Almanya'nýn ve Hollanda, Fransa gibi ülkelerin PKK ve diðer sol terör örgütlerini siyaseten meþrulaþtýrmaya çalýþtýklarý biliniyor. Mezkur devletlerin bu yapýlar için finans kaynaðý olduðu da... Türkiye'ye zarar vermeye çalýþan bu yapýlara son olarak 15 Temmuz hain darbe giriþiminin faili FETÖ mensuplarý da eklendi. Þu an Avrupa, Türkiye düþmaný tüm unsurlarla iþbirliði halinde.
Üstelik Türkiye bu ülkelerle NATO ve Avrupa Konseyi'nde ayný çatý altýnda. Gümrük Birliði'nde ortak. AB ile tam üyelik müzakereleri yürütüyor. Bu kadar çok ortak bað varken Avrupalý devletlerin Türkiye'ye yönelik bu tavrýný tevil etmek asla mümkün deðil.
***
Peki bunu akýl tutulmasý nereye kadar devam edecek?
Doðrusu Türkiye için Avrupa'daki 6.5 milyon vatandaþýnýn güvenliði birinci derecede önemlidir. Türkler, Avrupa'nýn insan kaynaðýna, iþ gücüne ihtiyaç duyduðu bir zamanda bu ülkelere gitmiþ ve Avrupa ekonomisi için katma deðer üretmiþ. Avrupa'nýn içinde barýndýrdýðý "yabancýlar", sömürdükleri ve bugünkü refah seviyelerini borçlu olduklarý Afrikalý ve Asyalý göçmenler ve Ýkinci Dünya Savaþý'nýn ardýndan kalkýnma hamlelerine iþ gücü olarak katký yapan Türklerden oluþuyor. Þimdi ise Ýslam düþmanlýðý ve Türk düþmanlýðý ile devlet faþizmine sürüklenen bir Avrupa var karþýmýzda.
Bu gidiþatýn Türkiye-Avrupa iliþkilerine dönük yüzünü ve Türkiye'deki referandumu kendi iç meseleleri haline getirmelerinin sebebini konuþmak lazým. Ama þu bir gerçek, bu gidiþat Nazizmin ayak sesleri... Avrupa'nýn frene basma þansý var mý, yoksa bu uçuruma bir kez daha mý sürüklenecek? Dönebileceði bir yerde mi yoksa o þansý çoktan kaybetti mi?
Türkiye'ye demokrasi jandarmalýðý yapan AB yetkililerinin Hollanda'ya çýt çýkarmamasý, Ýsveç, Danimarka gibi ülkelerin de Türk bakanlarýn toplantý yapmasýna izin vermeyeceklerini ifade etmesi, Türk düþmanlýðýnýn Avrupa'nýn ötekisi olarak sistematikleþtiðini gösteriyor.
Daha da kötüsü bunun Avrupa'daki Türkler üzerinde toplumsal bir baský ve nefrete dönüþtürülmesi. Yarýn buradan devam edelim...