Mal sahiplerinin hakký ne olacak peki

Bizde âdet, genellikle kiracýlarýn hakkýný savunmaktýr. Rahmetli Kemâl Sunal’ýn filmlerinde maðdur kiracýlar ile gözü doymaz ev sahiplerinin kavgasýna yeterince þahit olduk. Bir de ev sahiplerini dinlesek mi acaba?

Ama önce olayýn perde arkasýný bilmeliyiz. Ýkinci Dünya Savaþý yýllarýnda fiyat artýþlarýnýn önüne geçebilmek için Millî Korunma Kanunu (MKK) çýkarýlmýþtý. Hükûmet bu yasaya dayanarak pek çok malýn satýþ fiyatýný belirleme yetkisine sahipti. Bu arada ücretli ve maaþlý kesimin hayat standardýný korumak amacýyla kiralar da sabitlendi ve kira artýþlarý yasaklandý.

Elbette pek çok yasak gibi, bu da, çok kez delindi; uygulanamadý; ya da hülle yoluyla geçiþtirildi. Fakat pek çok ev sahibine de, özellikle kira gelirine muhtaç olanlar açýsýndan bu yasak fazlasýyla zorluk yarattý. Tahmin edebileceðiniz gibi; bütün ev sahipleri yasayý delemediler. Pek çok kiracý, uzun yýllar boyunca kiralarýnda artýþ yapmadan evlerinde oturabildiler.

Gayri menkul sahipleri derneði

Savaþýn bitiminde bu yasaðýn kalkacaðý umulmuþtu. Nihayet MKK’nýn pek çok maddesi uygulamadan kaldýrýlmýþtý. Fakat nedense kira bahsinde uygulama sürdü. Kira artýþý mümkün deðildi. Elbette ev sahipleri buna tepki göstermekte gecikmedi. Belki de þimdiye kadar tepki gösterememelerinin nedeni, böyle bir tepki gösterme imkâný olmamasýydý. Bu arada rejim deðiþmiþ; muhalefet partileri kurulmuþ; seçimlere sýra gelmiþti. Partilerin seçmen desteðini kazanabilmek için onlarýn sorunlarýyla yakýndan ilgilenmeleri gerekiyordu artýk… Ve ev sahipleri de bundan yararlanmaya çalýþtýlar hâliyle…

1950 seçimine az bir zaman kala Gayri Menkul Sahipleri Derneði Baþkaný Süreyya Ýlmen, CHP Genel Sekreterliði’ne ilettiði yazýsýnda; derneðin binleri aþan üyelerinin yaptýklarý toplantý sonucunda önemli kararlar aldýklarýný belirtiyordu. Buna göre; MKK’nýn kiralarla ilgili maddesinin de yürürlükten kaldýrýlmasý gerekiyordu. Çünkü, yasaya göre, olaðanüstü koþullar sona erdiðinde, yasanýn da ortadan kaldýrýlmasý öngörülmüþtü. Eðer iktidar seçim öncesinde bunu yapmazsa; bu takdirde ev sahipleri de, seçimde yasayý kaldýracaðýný vaat eden partileri ya da Toprak ve Emlâk Partisi’ni destekleyecekti.

“Adalet istiyoruz!”

Ayný dernek, yine CHP Genel Sekreterliði’ne ilettiði bir baþka yazýsýnda da; bu kez “adalet istiyoruz!” diyordu. Hükûmete “politika oyunlarý” yakýþmazdý. Ev kiralarý, on yýldan bu yana artýþ kaydetmemiþti. Fakat yiyecek, içecek, giyecek ve yakacak fiyatlarý hep artmýþtý. Bu mallar yüzde 500 artýþ göstermiþti; kiralar sabit kalýrken… Hükûmetin eðer “gücü yetiyorsa” her þeyin fiyatýný 1939 yýlýna geri döndürmeliydi.

Ev sahipleri sonunda patlamýþlardý: Kiracýlar; “on seneden beri evlerimizde beþ veya on kâðýda, bedava denecek derecede gayet ucuz oturmaya alýþmýþlardý.” Fedakârlýklar, ev sahiplerinin sýrtýna yüklenmiþti. Bu, büyük bir haksýzlýktý. Hesap sorma zamaný da yakýndý. Hükûmet, “kiracýlarý kazanmak için” ev sahiplerini feda ediyordu. 

Mülk sahipleri birleþin!

1946 yýlýnda kurulduðu anlaþýlan derneðin amacý, çok açýktý: Mülk sahiplerinin çýkarlarýný korumak… Ayný yýl milletvekillerine hitaben yayýnlanan bildiride ise; mülk sahiplerinin tasarruf haklarýnýn elinden alýndýðýna dikkat çekiliyordu. Bu, anayasaya da aykýrýydý. Mal sahipleri, “derin ýztýraplar” içinde kalmýþtý. Kira gelirlerinin düþüklüðü yüzünden; bir yandan gelirlerini kaybetmiþlerdi. Diðer yandan, yine bu yüzden mülklerini onarýmdan geçirecek imkâný da yitirmiþlerdi. Mülkleri yýkýlýyor, çürüyordu. Dahasý; “Havada tavada kazancýný lükse ve israfa sarf eden ve vatanýn topraðýnda bir dikili aðacý bile bulunmayan bir kýsým müstehlik [tüketici] vatandaþ zümresi, bir müstahsil [üretici] sýnýfa hâkim kýlýnmýþtý.”Bütün bu geliþmelerin sonucunda pek çok mal sahibi, yegâne çare olarak mülklerini satmaya karar vermiþti.

Adalar ve Moda’lar

Derneðin bir bildirisinde de þöyle yazýlmýþtý: “Yalnýz adalarla, banliyöde ve Marmara sahilinde binlerce boþ ev ve köþk vardýr. Sahipleri yazýn binlerce liraya bunlarý kiralarlar ve diðer mülk sahiplerinin Ýstanbul ve Beyoðlu’ndaki mülklerini hadhavaya yakýn ücretlerle iþgal etmiþ bulunuyorlar. Bu zevat acaba neden kýþýn bu konforlu köþklerinde oturmuyorlar veya kýþ mevsimi için talip olan kiracýlara vermiyorlar? Çünkü, kiralasalar, yazýn binlerce liraya kazançlarýndan kaybetmiþ olacaklardýr.” “Diðer taraftan Beyoðlu’nda, Þiþli, Maçka, Niþantaþý, Cihangir Ayazpaþa’da senelerden beri boþ ve kapalý tutulan yüzlerce apartman dairesi vardýr. Buralarda bir takým karaborsa zenginleri zevk ve ihtiraslarýný tatmin ederler.”

“Yeni türediler”

Dernek, bildirisinde, bugün biz tarihçiler için renkli sayýlabilecek þekilde,  Ýstanbul’un sosyal hayatýna iliþkin bilgiler vermeye devam ediyordu: “Birçok yeni türediler de vaziyet ve mesken deðiþtirmektedir. Bu gibiler; Üsküdar’dan, Çapa’dan, Kumkapý’dan, Hasköy’den, Beyoðlu’na taþýnmakta ve fýrsat buldukça ceplerini þiþiren banknotlarý bol bol sarf etmektedirler. Yazýn sayfiyelerde ve kýþýn Beyoðlu’nda oturmayý âdet edinmiþ yüzlerce aile vardýr; bunlar, bütün bir sene için ev kapatmak masraf ve külfetine katlanmak istemiyorlar. Yazýn sayfiyelere gidiyorlar; kýþýn da mobilyalý apartmanlarý kiralýyorlar.”

Aslýnda dernek, kiralarýn serbest býrakýlmasý sonucunda, ev sahipleri ile kiracýlarýn mâkul bir düzeyde anlaþacaklarýný savunuyordu. Neticede hiç kimse kiracýsýný kaçýrmak istemezdi. Kiracý da kolay bulunmuyordu çünkü! Formül basitti aslýnda: “Býrakýnýz hancý ile yolcuyu karþý karþýya; onlar anlaþmak ve seviþmek yolunu daha pratik usûllerle bulurlar; sýký karar ve usullere ne lüzum var?”

KÝRALARA ÖZGÜRLÜK

Elbette derneðin daha önce de bazý giriþimleri olmuþtu. 1947 yýlýnda yapýlan kongresinde; ev sahiplerinin baþýna gelen bu felâketin ancak sosyalist ülkelerde görülebileceðine iþaret edilmiþti. “Kiracý zümresi”nin haklarýnýn korunmasý amacýyla yapýlan bu uygulama “adilane” deðildi. Olmamýþtý. “1938 senesi fiyatlarýnýn tatlý bir rüyadan ibaret olduðunu resmen belirten hükûmet, bu rüyanýn yalnýz emlâk sahiplerine karþý acý bir þekilde tatbik edilmesinde ýsrar” etmekteydi. Memlekette “mülkiyet düþmanlýðý cereyanlarýný” güçlendirecek iþlerden uzak durmak gerekirdi.

DERNEÐÝN AMACI

Elimizde derneðin tüzüðü de bulunmaktadýr. Buna göre; derneðin amacý; “mal sahiplerinin ekonomik, kültürel, sosyal bakýmlarýndan anayasa ile saðlanan el dokunulmaz hak ve hürriyetlerini kanun yollarý ile aramak ve korumak”tý. Ayrýca, dernek; “gayri menkullerin bekalarýný saðlamak ve idamelerini temin etmek; gayri menkul mal sahiplerini birbiriyle tanýþtýrmak, güvenlik ve beraberlik duygularýný kuvvetlendirmek” de istiyordu. Son bir amaç da; “deprem, yangýn gibi âfetlerden zarar gören üyelere yardým etmek”ti.

Dernek; “gayri menkullerin; orman, maden, demiryollarý gibi memleketin iktisadî bünyesini teþkil eden temel servetlerden biri olduðunu göz önünde tutarak, mâmur kalmalarýný ve verimli olmalarýný temine çalýþýr”dý. Sahtekârlar, dolandýrýcýlar, caniler, derneðe üye olamazlardý. Derneðin genel sekreteri olarak da Ruþeni Barkýn’ýn ismini görmek hoþ bir sürpriz oldu benim için…

KÝM HAKLI?

Zor soru… Belirtmeliyim ki; Ýkinci Dünya Savaþý yýllarýný içine alan doktora tezimi hazýrlarken, bu konuya da rastlamýþtým. Basýnda MKK kararlarý ile bu kararlara aykýrý davrananlarýn sevk edildikleri Millî Korunma Mahkemeleri haberleri çok sayýda yer alýyordu çünkü… Bazý davalar, kirayla ilgiliydi. Kiralarýn artýþý yasaktý. Fakat bazý ev sahipleri, bir þekilde kiracýlarýna tazyik ediyorlar ve kiralarý artýrýyorlardý. Ýstanbul’da ev buhraný olduðu söyleniyordu; belki de yeni ev bulmak güçtü. Bu bakýmdan kiracýlar, bu tazyik altýnda kiralarýný yükseltmek zorunda kalýyorlardý. Þikâyet çoktu yani…

Evi boþalan ev sahipleri ise; yüksek kira talep edebiliyorlardý. Hiçbir þey yapamayanlar, yeni kiracýdan ‘hava parasý’ adý altýnda ekstra para alabiliyordu. Ben basýn koleksiyonunda evinin kirasýný artýrdýðý için mahkemeye sevk edilen üniversite hocalarý  olduðunu bile görmüþtüm!