Malatya’da bir Amerikan baðýmsýzý

Malatya Uluslararasý Film Festivali henüz üçüncü yýlýnda Amerikan baðýmsýz sinemasýnýn en önemli temsilcilerinden John Sayles ve yapýmcýsý / eþi Maggie Renzi’yi aðýrlýyor. Festival’den Onur Ödülü alan Sayles’in en yeni üç filmi “Amigo” (2010), “Tatlý Dilli / Honeydripper” (2007)  ve “Gümüþ Kent / Silver City”den (2004) oluþan toplu gösterisi de MUFF kapsamýnda düzenlendi.

Sayles ve Renzi, süperfýrtýnayý atlatýp da ulaþtý Malatya’ya! Hiçbir taksi þirketi onlarý New Jersey’den New York JFK havaalanýna götürmeyi kabul etmedi yollarýn bir kýsmý hala sular altýnda olduðu için. Bir gün beklemek zorunda kaldýlar, o arada 1700 uçuþ iptal edildi ama Türk Hava Yollarý uçmayý baþardý. Havaalanýnda karþýlaþtýðýmýzda önce bunu takdir ettiler sonra hizmetin kalitesini. Biz de elbette bu koþullarda evden çýkýp gelmelerini!

Bir de tabii Barack Obama’nýn yeniden ABD Baþkaný seçilmiþ olmasýnýn verdiði memnuniyet okunuyordu yüzlerinden. Maggie Renzi yakasýndaki Obama rozetini gösterip “Kaybetseydik utançtan gelemezdim” dedi sinemacý dostlarýna. Sonraki sohbetlerimizde dile getirdiðine göre George W. Bush döneminde onu eleþtiren Silver City filmi yüzünden zor günler geçirdi John Sayles: “Amerikalý eleþtirmenler seçim kampanyasý sýrasýnda bir seçim kampanyasý döneminde geçen muhalif bir film yaptýðý için bana yüklendiler. Zaten ABD’de içeriði olan filmlere karþý hemen tavýr alan, bir eleþtirmen damarý vardýr. Bir film eðlence sinemasý deðilse, içeriði varsa, propagandadýr onlar için” diyor. Maggie Renzi de ABD’nin Irak iþgaline karþý çýktýklarý için “O yýllarda kendimizi çok yalnýz hissediyorduk” dedi.

***

John Sayles yazdýðý ve yönettiði her filmin bir anlamý, bir hedefi olmasý ve insanlara “eðlence” dýþýnda bir içerik sunmasý, salt eðlenceye odaklý olup aslýnda propagandanýn da dikalasýný yapan Hollywood’a alternatif oluþturmasý yani “baðýmsýz” olmasý için yýllardýr direniyor. Senaryo yazarlýðý John Sayles’ýn geçim yolu. Filmleri elbette festivallerde el üstünde tutuluyor, uluslararasý satýþ acentalarý tarafýndan temsil ediliyor ama giþe baþarýsý elde etmesi çok zor bu “içerik”lerle!

Malatya’da belki konukseverlik ve medya ilgisi açýsýndan John Sayles ve Maggie Renzi’yi yalnýz býrakmadýk, onlara kentin beþ bin yýllýk tarihini gösterdik ama, korkarým sinema salonlarýnda onlarýn yalnýzlýðýný gideremedik. Amerikan tarihinin karanlýk sayfalarýndan birini cesaretle açan, ABD’nin Filipinleri Ýspanyol egemenliðinden “kurtarmadýðýný” kendi emperyalist emelleri için “anlaþmalý” olarak ele geçirdiðini ortaya çýkaran bir öykü anlatan “Amigo”yu sadece 10 kiþi izledi. Geçtim John Sayles ustanýn imzasýný taþýyan sinematografik açýdan deðerli bir film olmasý bir yana, sadece geçtiði tarihi dönemden bugünün ABD’sinin Irak ve Afganistan’a müdahalelerinin ardýndaki emperyalist zihniyete gönderme yapmasý açýsýndan da “önemli” bir film. Bu göndermenin altýný bizzat John Sayles de çiziyor ve “Bize öðretilen tarihte ABD herkese yardým eli uzatan, özgürlük götüren ülkedir. Emperyalist eðilimleri olabileceði asla kabul edilmez. Filipinlerde, Amerika, Ýspanyollarla esasen savaþmadý. Sömürgecilere karþý öfkeli Filipinli gerillalarýn eline düþmektense Amerikalýlara teslim olmayý tercih eden Ýspanyollarla birkaç patlamadan ibaret bir savaþ mizanseni yaptýlar” diyor.  

Türkiye yapýmlarýna gösterilen ilgi elbette çok olumlu ama bir daha beyazperdede 35mm izleyemeyeceði bir filmi tercih etmez mi sinemasever dediðiniz? Sinemada eðlenceyi içeriðe tercih etmede Amerikalý izleyicilere fark atarýz ne yazýk ki...