Malatya’da sevindiren kavga!

Malatya Uluslararasý Film Festivali’nde bir kavga çýktý ki beni ancak bu kadar mutlu edebilirdi! Bu festivalin artýk Malatya’da tutunduðunu ve kentin kalýcý etkinliklerinden biri olacaðýný müjdeleyen bu kavgaya tanýk olduðuma çok sevindim!

O kadar çok film izlemek ve yolculuk etmek baþýna vurdu, yazarýmýz saçmalaya baþladý, diyorsunuzdur þimdi... Belki de öyledir ama bir okuyun bakalým birer sanatsever, birer kültürlü birey olarak Malatya’daki kavgadan siz de memnun olmayacak mýsýnýz?

12 Kasým Pazartesi akþamý Malatya’nýn 60 yýldýr hizmet veren sinemasý Yeþil’e 19.00 seansýnda “Zerre”yi izlemek üzere gittim. Antalya Altýn Portakal Film Festivali’nden ... ödülle dönen bu film için koridorda büyük bir kalabalýk birikmiþti. “Zerre” Malatya’da da Ulusal Yarýþma’ya seçildi. Yeni ve merak edilen bir film...

Salona girince hemen meslektaþým Elif Tunca’nýn yanýndaki koltuða oturdum. Fakat bu seans için çok bilet satýlmýþ ve biletler numaralýymýþ! Festival konuklarý, basýn ve jüri üyeleri ise biletsiz alýndý salona. Ben de boynumda bir kart asýlý olduðu için elimi kolumu sallaya sallaya girdim içeriye; danýþman olduðum halde biletlerin numaralý olduðunun farkýnda bile deðildim! Böyle olunca biletli izleyicilerden bir kýsmý ayakta kaldý ve durumu protesto ettiler, haklý olarak.

Görevliler ise durumu insanlara boþ bulduklarý yere, hatta merdivenlere oturmalarýný söyleyerek ve içeriye fuayeden birkaç sandalye taþýyarak çözmeye çalýþtý. Ýzleyicilerin bir kýsmý çekip gitti ama iki genç kadýn öyle bir savundu ki haklarýný! Biri “Ne diye merdivenlere oturacak mýþým? Ben sekiz saat çalýþtým, iþten çýktým ve çok istediðim bir filmi izlemeye geldim. Niye biletini satýn aldýðým koltukta oturamayacak mýþým? Herkes kendi yerine otursun” diye yükseltti sesini. Sonradan onun kuzeni olduðunu öðrendim bir baþka genç kadýn da “Ben geçen yýl çok merak ettiðim bir film için bilet aldým, yerim en öndeydi, çok rahatsýzdý ama oraya oturup izledim. Bu yýl iyi bir yerden bilet almak için erkenden harekete geçtim. Ýstediðim yeri seçtim, neden oraya oturmayacak mýþým” diye çýkýþtý. Yanýndaki adam da babasýymýþ, hekim ve þair Mustafa Þahin imiþ, sonradan tanýþtýk. O da kýzdý duruma ama kýzý Deniz Þahin ve yeðeni Hilal Fýrtýna’nýn sesleri daha gür çýktý. Sonradan akrabalýk iliþkilerini öðrenince daha da takdir ettim, onlarý.

***

“Zerre”yi izlemek için mücadele etmeleri nasýl hoþuma gitti anlatamam! Bence sinemasever dediðiniz iþte böyle tutkulu ve bilinçli olur! Sinemada hakkýný böyle arýyorsa hayatta da arar, elbet! “Siz benim yerime buyrun” dedim Hilal Fýrtýna’ya. Madem ki sekiz saat çalýþmýþ, iþten çýkmýþ ve doðru sinemaya gelmiþ! Çekindi önce... Ben “Festival sizin gibi sinemaseverler için düzenleniyor, öncelik izleyicinindir, ben alýþýðým ayakta ve yerde film izlemeye” diye üstelerken Elif Tunca ve tanýmadýðým bir basýn mensubu da hemen kalkýp Deniz ve Mustafa Þahin’i buyur ettiler. “Çýkýþta çay içelim” dedim, kabul ettiler, eksik olmasýnlar. Hatta Yeþil’in karþýsýndaki eski bir Malatya evinden dönüþtürülen Nostalji adlý cafe’de “Misafirimizsiniz” deyip çaylarýmýzý ikram ettiler.

Onlar koltuklarýna oturdu, biz de yere çöktük. Festival’in bu yýlki direktörü Kayhan Kýrmýzýgül’ün defalarca özür dilemesinden sonra hep birlikte “Zerre”yi izledik. “Zerre” engelli küçük kýzý ve yaþlý annesiyle birlikte Tarlabaþý’nýn bir kýsmý yýkýlmýþ eski binalarýndan birinde yaþam kavgasý veren bir kadýnýn öyküsünü anlatýyordu. Bu çaðda hala köle gibi sigortasýz iþlerde cüzi ücretler karþýlýðý, sigortasýz çalýþtýrýlan, emeði sömürülen, sonra nedensiz kapý önüne konan, ruhu olan bir insan deðil salt beden olarak görünen, her türlü tacize uðrayan bir kadýnýn onurunu koruma mücadelesinin özenli ve duyarlý bir sinema diliyle anlatýlmasýna tanýk olduk.

Her iki kavga da çok güzeldi.