Manhattan’ını gördünüz de ya öteki New York’u?

Çoğu kişi New York’u ziyaret ettiğinde Manhattan’dan dışarı adım atmaz. Oysa şehirde öyle farklı dünyalar var ki... Çin, Hindistan, İtalyan, Yunan hatta Rus kültürünün birebir yaşandığı mahaller. Hadi gezelim...

NEW York için ‘dünya metropolü’ demek yanlış olmaz. Tam olarak kaç ulustan insan olduğunu bilmek mümkün değilse de New York, 800’e yakın dille dünyada en çok dilin konuşulduğu kent ünvanını taşıyor. Metrodayken veya sokaklarda yürürken öyle çok ırktan insan görüyor, öyle farklı diller dinliyorsunuz ki büyülenmemek mümkün değil. Bazen elimde olmadan dalıp gidiyorum insan çehrelerine. Her birinin hikyesi farklı. Kimi ülkesindeki baskılardan kaçıp gelmiş, kimi çocuklarına daha iyi bir gelecek sağlamak için. Herbiri (istisnalar da çok değil elbet) bir şekilde hayallerini gerçeğe      dönüştürmüş. En azından evine ekmek götürecek parayı kazanıyor.

GÖKDELENLERDEN UZAKLAŞIN

Beş idari bölgeye dağılmış olan New York kentinin nüfusu 8 milyonun üzerinde. Yaklaşık 800 kilometrekarelik bir alanda kurulmuş olan kent, dünyada İngilizce’nin en yaygın konuşulduğu yerlerden biri olsa da Queens ve Brooklyn gibi bölgelerde nüfusun beşte biri İngilizce bilmiyor. Ağırlıklı olarak Çin ve Koreli nüfusa sahip Flushing ile Latin Amerika kökenli, Arap ve Çinlilerin yerleşim bölgesi Sunset Park İngilizce’nin en az konuşulduğu mahallelerden.

Çoğu kişi New York’u ziyaret ettiğinde Manhattan’dan dışarı adım atmaz. Etnik mahalle dendiğinde Manhattan’daki İtalyan veya Çin mahallelerini ziyaret eder, gökdelenler başkentinden ayrılmayı nedense pek çok turist düşünmez. Manhattan’da çok sevdiğim bölgeler olsa da Brooklyn, Bronx ve Queens’deki mahalleleri gezmeyi daha çok severim. Örneğin Flushing veya Sunset Park’taki Çin mahallesi Manhattan’dakine göre çok daha otantik. Gerçek bir İtalyan mahallesi görmek için biraz zahmete katlanıp Belmont’a gitmek gerek. İşte ben de bu yazıyı New York’ta sevdiğim mahallelerin hiç değilse bir kısmını anlatabilmek için yazıyorum, belki bu sürprizlerle dolu kenti ziyaret edecek olanlar için ufak bir rehber olur ümidiyle.

SANIRIM YANLIŞ GELDİM!

Doğu ile Batı’nın birleştiği bir yer Flushing. 7 no’lu trenin Queens’teki son durağında indiğinizde kendinizi Şanghay’da zannedebilirsiniz. Etrafınızda göreceğiniz Çince tabelalar, neredeyse tamamı çekik gözlü insanlar ve Çin yemekleri satılan büfeler size “Tamam, artık Çin’deyim” duygusunu hissettirir. Kendinizi Çin kültürüne değil Kore’ninkine yakın buluyorsanız Union Street’e yürüyün. Kore mutfağının en leziz yemekleri ve rengrenk tatlılarını burada bulabilirsiniz. Ana cadde üzerindeki (Main Street) Hong Kong Süpermarketi Asya’dan gelen ürünlerle doluyken, yine aynı cadde üzerindeki Aji Ichiban’da Japonya’nın atıştırmalıkları satılır. Hillary Clinton’un senatörlük kampanyasında yemek yediği yeri ziyaret etmek isterseniz, caddeden ayrılmadan Chao Zhou’ya girebilirsiniz. Özellikle deniz mahsullerini sevenlere öneriyorum.

MİNİK BOLLYWOOD

Hint kültürüne meraklıysanız ziyaret etmeniz gereken ilk yer burası. Geçtiği mahallelerde farklı ülkelerden gelen göçmenler yaşadığı için “Birleşmiş Milletler Treni” olarak tanımlanan 7 no’lu trene binerek (E, F, G ve R trenleri de duruyor) Queens yönünde Jackson Heights durağında indiğinizde artık Hindistan’dasınız. Sarili kadınlar, türbanlı Sihler, müzik dükknlarından taşan Bollywood müzikleri, sari satan mağazalar, kuyumcular, restoranlar ve çalışanlarının tamamı Hintli olan kocaman bir Hint süpermarketi: Patel Brothers. Hepsi 74. Cadde üzerinde. Hint değil Latin Amerika kültürünü tanımayı tercih ediyorsanız yine aynı mahallenin biraz ilerisindeki Roosevelt Caddesi ve 37. Cadde’ye doğru yürüyün. Mesela güzel bir Peru lokantasına girip koca bir tabak kalamar kızartması veya marine edilmiş çiğ balık (ceviche) sipariş edebilirsiniz.

Bronx’taki İtalyan: Belmont

İnsanın New York’ta İtalya’dan uzak kalması pek mümkün değil ancak bana kalırsa en geleneksel İtalyan mahallesi Belmont. Son yıllarda dükkan ve restoranların bir kısmı Balkanlar’dan gelenlere devredilmiş olsa da mahalle hala buram buram İtalya kokuyor. Kahve mi içeceksiniz, pizza mı yiyeceksiniz, İtalyan peynirleri mi alacaksınız öyleyse Bronx yönünde D trenine binin, Fordham Road’da inin ve Arthur Avenue tarafına giden bir otobüse binin. Birkaç durak sonra İtalya’dasınız. Oraya her gidişimde Borgatti’s’den taze makarna alıyorum. Eve gelir gelmez hemen pişirip yiyoruz. Bir de Gino’s Pastry Shop’a uğrayıp pamuk nine Chiara’nın ricotta peyniriyle yaptığı İtalyan tarzı peynir kekini tatmadan edemiyorum. İncecik bir dilim de olsa.

Cehennem mutfağı’nda yemek yiyin

DİYELİM Manhattan’dan ayrılmaya hiç niyetiniz yok, öyleyse Cehennem Mutfağı (Hell’s Kitchen) olarak tanımlanan 9. Cadde’ye mutlaka uğrayın.

Adanın doğu tarafındaki 9. Cadde’ye, Times Square’dan geçebilirsiniz. Tiyatro ve müzikal afişlerinden uzaklaşıp doğuya doğru gittiğinizde dünya mutfaklarından örneklerin yer aldığı caddeye geldiniz demektir.

Bir zamanlar çok tehlikeli olduğu için kimselerin gitmeye cesaret edemediği bölge artık günün her saati cıvıl cıvıl. Özellikle 34. Sokak’tan 54. Sokak’a kadar olan bölgede dünyanın tüm mutfakları temsil ediliyor, Türk mutfağı bile!