Mantýk zorlanýyorsa, iki defa düþünmek lâzým

Serbest piyasa ekonomisi uygulanan, her dereceli okula girmenin sýnavla belirlendiði bir ülkede ‘dershane kapatmak’ size mantýklý geliyor mu? Her düzeyde öðrenciler, test sistemiyle yapýlan sýnavlarda baþarýlý olabilmek için okul-dýþý vakitlerini dershanelerde geçiriyorlar; sonuçta ticari kurumlar bunlar ve izinle açýlýyorlar... Dahasý, hükümetin yetiþtirmeyi amaçladýðýný bildiðimiz ‘yeni nesil’ örneðine uygun çalýþanlarý da az deðil dershanelerin...

Ancak, hükümet, dershaneleri kapatma niyetinde ýsrarlý görünüyor...

Mantýðý zorlayan tek konu bu olsa neyse... Kýsa süre öncesine kadar kendisini ziyarete gidenlere “Biz bu arkadaþlardan çok memnunuz, Allah yollarýný açýk etsin, onlar sayesinde ülke çok mesafe aldý” diyen bir Hocaefendi’yi sevenlerin okuduðu yayýn organlarý, þimdilerde, tam da bu noktada eleþtiriye muhatap... Gazetelerde, doðrudan Baþbakan Tayyip Erdoðan’ý hedef alan hükümet aleyhtarý yayýnlar yapýldýðý eleþtirisi bu...

Grupla irtibatý bilinen kiþilerin gözetimindeki internet siteleriyle sosyal medyadaki hesaplarýndan da ayný türden görüþler yayýlmaktaymýþ...

Siz bunda bir mantýk görüyor musunuz?

Hükümete muhalif çevrelerin yýllar ve yýllar boyu saldýrý vesilesi yaptýðý konular, hep ‘hayýrlý hizmetlere’ zemin hazýrladýðý, ‘dini faaliyetlere’ göz yumduðu, bürokrasiyi belli eðilimdeki kiþilerle doldurduðu türü iddialardý. ‘Hayýrlý hizmet’ faaliyetleri içerisinde bulunan insanlarýn gözlerinin içine baktýðý yazarlar ve yorumcular, ayný yoldaki saldýrýlarýn kesilmediði günümüzde, hükümeti sarsmaya çalýþmakla suçlanýyor...

Benim aklým da, mantýksýz bulduðu için, bunu almýyor iþte...

Eski bir reklâmda, kravatlý ve ceketli ama pantolon giymeyi unutmuþ bir adamýn evden çýkma görüntüsü üzerine bindirilen ses, “Bu iþte bir yanlýþlýk var” diyordu. Yukarýda özetlediðim manzaraya bakarak ben de ayný þeyi söyleme ihtiyacý duyuyorum: Bu iþte bir yanlýþlýk var...

Ýþte ben bütün bunlarý anlamakta zorlanýyorum.

‘Post-modern darbe’ döneminde, süreci destekleyenler, hemen her gün, “Bunlarý birbirine bir düþürebilsek” rüyasý görüyorlardý. Ortada acý, ter ve gözyaþý dýþýnda paylaþýlabilecek bir þey olmadýðý için midir, bilemem, rüyalarý, o zaman gerçekleþmemiþti. Þimdilerde onlarýn rüyasý birbirine düþmelerine ramak kalmýþlarýn kâbusuna dönüþmek üzere...

Yanlýþlýk yok mu bunda?

Kulaðýma iki taraftan ulaþan eleþtirilere kulak verince, taraflarýn konumlarýný doðru deðerlendiremedikleri ve ötekinde gördükleri eksiklikler ile yanlýþlýklarýn kendi üzerlerindeki izdüþümünü tam fark edemedikleri gerçeði karþýma çýkýyor. Devlet, erk, güç, iktidar, siyaset, tanýmlarý gereði, kendisine ortak kabul etmez; onunla birlikte yürürsünüz, ama yönetemezsiniz... Buna karþýlýk, gönüllü birliktelik üzerine oturan ‘hayýrlý hizmet’ halkalarý, yine tanýmlarý gereði, siyaset, güç, iktidar ve devlet ile iliþkisini asgaride tuttuðu sürece sorunlar yaþamaz.

Siyaset de gönüllü katýlýmlara sýrtýný dönmez, dönemez...

Acaba ‘taraflar’ arasýnda aslýnda bir zýmni anlaþma bulunuyor da, iþin içine gazeteler ve yorumcular girince mi sorun varmýþ gibi görünüyor? Mahviyet içerisinde yürütülen siyaset ve yararlý hizmet alanlarý karþýsýnda, medya, yüksek egolar alanýdýr; bundan mý?

Mantýksýz görünenden endiþe duyarým.