Siyasalýn meydan okumalarýnýn aðýrlaþtýðý dönemlerde iki damarýn hýzla nüksettiði görülür; ‘referanslar dünyasýna ve marjinalliðe savrulma’ yaþanýr. Meta referanslar ‘sýcak krizlerin baskýsýndan ve siyasalýn aðýrlýðýndan’ kurtulma rahatlýðý saðlar. Marjinallik ise sorumluluktan kaçýþýn en kestirme yoludur.
Gezi olaylarý sýrasýnda, özellikle marjinalliðin nasýl rahatlatýcý bir alan oluþturduðuna þahitlik etmiþtik. Meydaný dolduranlar açýsýndan bu durumun büyük bir sýkýntý kaynaðý olduðunu söylemek zordu. Lakin sorun, Mecliste milyonlarca seçmenin desteðini alan siyasi partilerin de benzer bir savrulmayý yaþamalarýydý. Neticede siyasi nihilizme varacak düzeyde maksimalist talepleri ‘siyaseti neshetmek’ üzere tüketmiþ oldular. Gezi’den bu yana marjinalliðin yaygýn bir þekilde meþru siyasi aktörler ve entelijansiya tarafýndan sýðýnýlan bir mevzii olmasý, 7 Haziran’la birlikte aþikâr bir sancýya dönüþtü.
7 Haziran’ý ilginç kýlan, anti-tez olduðu farz edilen MHP ve HDP’nin reflekslerinde yaþanan benzeþmedir. Ayný anda iki partinin liderliði de müstezhi, sorumluluktan kaçan, marjinalliðin rahatlýðýný abartýlý bir þekilde istismar eden bir eksene oturmuþ durumdular. Dalga geçiyorlar, laf sokuyorlar, ciddi olamýyorlar, sorumluluk çaðrýlarýna laubalilikle cevap veriyorlar ve son tahlilde ‘siyaseti sahne performansýyla makasa almayý’ tercih ediyorlar. Bu durum MHP’nin koalisyon görüþmeleri sýrasýnda; HDP’nin ise terörün yükselmesiyle verdiði tepkilerde muhkem hale geldi. Bu durum, hýzla siyaset dýþýna, içinden çýkamayacaklarý bir nihilizme gömülmelerine yol açýyor. Bu da, toplamda siyasetin kendisine tahrip edici bir taarruz olarak kayýtlara geçiyor.
Marjinalliðe savrulmanýn sebep olduðu bu açýk lümpenleþme, ilk anda ukala bir özgüven inþa ediyor. Yukarýdan bir dille, biri bütün siyasi partilere nizam verirken; diðeri de AK Parti’nin terörle arasýna mesafe koymasýný isteyerek, kimsenin aklýna gelmeyecek bir siyasi hamle yaptýðýný düþünüyor.Her iki aktörün de yaslandýðý konforlu alan, yüzde on barajýnýn üstünde olmanýn sebep olduðu sorumsuzluktan ibaret. Barajý geçiyor, Mecliste var oluyor olmanýn ötesinde kurucu bir siyasi perspektif geliþtirememenin sancýsý, lümpenleþme ile telafi edilmeye çalýþýlýyor. Bu duruma, özellikle HDP’ye dýþarýdan bir unsur da açýk bir destek verince, lümpenleþme ‘zekice taktikler geliþtirmek’ zannediliyor. Bu unsur, entelijansiyadan baþkasý deðil. Lakin Erdoðan nefretinden ibaret bir motivasyonla hareket eden seküler aydýn patronajý, HDP’ye göre çok daha marazlý bir lümpenleþme yaþýyorlar.
Sýrf 28 Þubat’a destek vermediði, ortalama seküler-demokrat davrandýðý, Ýslamcýfobik ama açýktan Ýslamofobik olmadýðý ve entelektüel piþmanlýk imkânýndan faydalanýp darbecilikten kurtardýðý için aydýn kabul edilen orta zekâlý mütercimler ordusunun; AK Parti turnusoluyla nasýl marjinalliðe ve beraberinde lümpen dile savrulduðuna her gün þahitlik ediyoruz. Ýleri derecede Erdoðan takýntýsýnýn sebep olduðu marjinalliðin hýzla üsluplarýný nasýl bozduðunu, her türlü tutarsýzlýðý ve entelektüel rezilliði göze alarak aðýzlarýnýn ve ezberlerinin ifsat olduðunu görüyoruz. Zira Fetullahçý darbe giriþimini ýskalayarak baþlayan son sapmalarýný, vesayet rejiminin ‘iyi çocuklar’ þahitliðinden farksýz bir þekilde, akan kanýn sorumlusunun hipotetik düzeyde bile PKK olamayacaðý zýrvasýyla taçlandýrmýþ durumdalar.
Tekrar etmek gerekirse, ilginç zamanlar yaþýyoruz. Ayný anda MHP, HDP ve onlara müzahir seküler aydýnlar marjinalleþtikçe lümpenleþiyorlar. Bu durumdan çýkmalarý için öngörülebilir gelecekte özel bir sebep görünmediði gibi, anti-siyasal pozisyonun konforuna ram oldukça da marjinalleþmeye devam edeceklerdir.