Marka ve Antropoloji

#1 “Apple benim hayatımın en büyük parçası...”

#2 “Google herşeyi bilen ilginç bir arkadaşım gibi...”

#3 “Coca Cola, her zaman beni çocukluğumu düşünmeye sevkediyor...”

#19 “Amazon’u kullanıyorum, bana süper fiyatlar ve kargoda sıkı anlaşma öneriyor...”

#52 “Big Data’nın akıllıca kullanımı Facebook için son derece başarılı...”

#72 “Sadece satın alınan bir şey değil, bir logo Prada, ama tamamen insanın kendisi ile ilgili...”

Geçtiğimiz günlerde Interbrand, 2013’ün en değerli markalarını açıkladı. Bu haberlere Coca Cola’yı geçen Google, Apple vesaire şeklinde konu oldu. Olayımız bu. Coca Cola’ya kötü haber. Ötesi yok. Velakin, şu bir gerçek ki, Coca Cola çok uzun süreden bu yana markaların süper liginde üst üste şampiyonluklar yaşayan bir marka idi. Şimdi, yerini birinci olan Apple’a ve ardından gelen Google’a bıraktı. Diğer taraftan ‘hızlı yükselenler’ de var. Sıradaki ilk iki markanın yanı sıra Facebook en hızlı yükselen marka. Amazon bir diğeri. Prada bir başkası.

Yukarıdaki alıntıladığım cümleler ise markaların müdavimlerine ait. Facebook’un 751 milyon mobil kullanıcısından biri örneğin. Düşünün artık. Benim önemsediğim bunlar açıkçası. Şimdi, etrafınıza iyice bir bakın. Kaç kişi iPhone, iPad kullanıyor. Örneğin, bir cafe/restaurant/aile çay bahçesinde filansanız kim ne içiyor ona bakın. Birkaç kişi ‘muhabbet’ ediyordur ve bir konuda bilgi lazımdır. Hemen ‘google’a bakıyorlardır. Bakın kaç kişi fotoğraf çekti ve Facebook’ta paylaştı. Telefonuna bakıp gülen biri varsa mutlaka Facebook’tadır. Prada’ların sayısına bakmayalım, ama taklidinin bile ‘prestij’ olduğu muhakkak. Amazon için Türkiye’de konuşmak şimdilik kayda değer değil mi sizce, ama Amazon’un müşteri hizmetleri bu dünyaya ait değil, öylesine mükemmel ki.

İletişim, pazarlama tamam da ‘antropolojik’ bir vakıa bu aslında. Bu markalar insanlarla ilgileniyor. Marka yaratmanın aynı zamanda kültür yaratmak olduğunu söylüyorlar bize ki, baktığınız zaman, bu markaların en önemli  ve ortak özelliği bütün milletlerin, ırkların, dillerin kültürel kodlarına girmesi. Hayatın çok anlamlı birer parçası olmaları. Apple ‘hayatın benim’ demekten başka bir şey söylemiyor. En azından büyük çoğunluk ona ait. Coca Cola’nın gizlenmeyen formülü ‘hayatın tadı’ olması ve bunun ‘mutluluk’ ile sırlanması. Şimdi ise isme özel. Google ‘bak’ diyor ve ‘kendini şanslı hisset’, artık biliyorsun. Facebook, Nokia gibi insanları birbirine bağlamıyor sadece ‘paylaş, beğen, öner’ diyor. Bir diğeri moda benim, lüks olan sensin. Dünyanın en büyük müşteri nehri ötekisi. Bu da ister istemez rakamlara yansıyor. Milyar dolarlar. İnanılmaz kullanıcı/tüketici sayısı. Onları değerli kılan şey işte bu, hayatın her alanında var olmaları,  gerekli olan her yerde bulunmaları. Bunun gerçekten anlamlı hale gelmesi. iOS vs Android savaşları devam ediyor. Şimdi iki dev giydirilebilir teknolojiyle karşı karşıya gelecek. Coca Cola 2020’ye kadar düzenini kurdu. Lüks her halde devam edecek, paylaşım evrilmeye müsait, nehir giderek kendine yeni kollar katıyor. Takibi bile heyecan verici. Aslolan, markanın genişlemesi, bundaki tutarlılıklar ve kullanıcıları hazır konuma getirmeleri.

Markalar Ormanı’na girerken bir tabela görürsünüz

“Herkes bu ormana girer, stratejisi olmayan çıkamaz”. İşte bu markalar stratejilerini kurarken, tüm genetik kodlara hitap ediyorlar ve birer ‘kültür’ haline geliyorlar. Girdikleri her bir bünyeye hızlıca adapte oluyorlar. Yaşattıkları deneyim vazgeçilmez hale gelene kadar sızıyorlar. Bu sızma işleminden sonra da geriye bünyede genişlemek kalıyor. Ürün ve hizmet çeşitliliği artıyor, kapsam genişliyor ve sürekli ve doğru iletişim kuruyorlar. Başkaca yaptıkları bir şey yok. Hem çok karmaşık hem de çok basit. Soru, peki Türkiye filan için gelecekse, yukarıda cevapları var, ama, bu cevapları bulmak yerine kısır döngülerde mutlu olmak gibi bir dertlerimiz var bizim.

Burada birilerinin da hakkını vermek lazım. Türkiye’de markaya hizmet etmek gibi bir derdi olan bir dergi var. ‘Brandage’. Üstelik bu alanda tek ve nihayet magazinden de uzak.  Eğer, markalar ormanına girmek istiyorsanız, bir jungle’de takılıp kaldıysanız ya da yeniden girmek gibi bir şansa sahip olmak istiyorsanız, takip edin derim. Mutlaka bir çıkış yolu gösterecektir. Biraz temiz hava zihni açacaktır.

Bazı şeylere karşıyım

‘Şanssızlık’ kelimesine Terim gibi ben de karşıyım!