Etrafýmýzdaki coðrafyada meydana gelmekte olan hareketlenmelere ‘demokratik darbe’ kuramýyla katkýda bulunanýn bir Türk hukukçusu olduðunu fâþ edince aldýðým ilk tepki þaþýrtýcýydý. Bir dostum, “Aman ne büyük olay” diyebildi sözgelimi...
Gerçekten çok büyük bir olay deðil. 27 Mayýs (1960) darbesine de ülkemizin anlý þanlý hukukçularý fetva vermiþlerdi; hatta Milli Birlik Komitesi “Acaba idam olmasa mý?” tereddüdüne kapýldýðýnda, Ýstanbul Üniversitesi’nin ‘ordinaryus’ unvanlý profesörleri Ankara’ya kadar gidip “Aman ha, birkaç idam olmazsa darbeniz meþruiyetini kaybeder” aklýný bile vermiþlerdi...
Ozan Varol’un yaptýðý daha basit: Ýtibarlý hukuk dergilerinde çýkan kapsamlý birkaç makalede, “Ýslâm Dünyasý’nda lâiklik zor” diye baþladýðý, “Asker demokratik sistemin koruyucusudur” diye devam ettirdiðigörüþlerini, 2011 yýlýnda Türkiye ve Mýsýr’a uðradýktan sonra, “Her darbe demokrasiye karþý sayýlmaz, Ýslâm Dünyasý’ndaki askeri müdahaleler demokratik darbedir” teziyle taçlandýrmýþ bulunuyor... (Yazýmýn internet versiyonunda verdiðim linklerden yazýlara ulaþýlabilir. TK)
Yol haritasý olarak, askerlere, “Gözünüzün sürekli üstünde olacaðý bir yönetim tarzýna ulaþmak için sivilleri kullanýn” aklýný veriyor Ozan Bey, ama tezini yeniden elden geçirip askere ‘sürekli iktidar’ talebine kadar da iþi vardýrabilir...
Dostum Türkiye ölçeðinden bakýp keþfimi fazla önemsememekte haklý olabilir, ama olayý benim için önemli kýlan ‘darbe’ kavramýna ‘iðrenç’ bir sözcük olarak baktýðý bilinen Batýlý zihinleri bu tezin etkilemesi... Obama bir türlü ‘darbe’ diyemediyse, AB ülkeleri yönetimleri darbeyi kýnamakta tereddüt etmekteyse, büyük ihtimalle, Ozan Varol’un tezlerinden zihinlerinin karýþmasý yüzündendir...
Mýsýr’daki askeri müdahaleye ‘demokratik darbe’ damgasýný vurmaya yarayan tezin Harvard International Law Journal’de yayýmlandýðýný söylemekle yetineyim. Orada çýkan bir makale Washington’dan Londra’ya ve Berlin’e kadar dikkate alýnýr...
Nasýl alýnmasýn? ‘Demokratik darbe’ çalýþmasýnda “Bazý darbeler, otoriter ve totaliter rejimlere karþý halk muhalefetine bir cevap teþkil ettiði, o tür rejimleri devirip özgür ve âdil seçimlere yol açtýðý için, belirgin biçimde bazýlarýndan daha fazla demokrasiyi teþvik eder...” diyor Ozan Varol...
Askerin demokrasinin koruyucusu olduðunu ileri sürdüðü çalýþmasýnda ise, “Türkiye ve Portekiz’de 1960 ve 1974’te gerçekleþmiþ darbeler yeni elde edilmiþ demokrasilere nasýl kurumsal hayati destek saðlamýþsa, bu tezin Mýsýr’a uygulanabilir bir yönü de var” diyor...
Mýsýr’daki darbe sonrasý yaþananlara bakýlýnca Batý’da bu tezin bayaðý taraftarý olmuþ besbelli...
Keþke Amerikalýlar genç Ozan’ý Mars’a gönderselerdi...
Ülkemiz NASA tarafýndan Mars’a gönderilecek ‘Apex’ ve ‘Athena’ adlý uzay araçlarýný yönlendirecek altý kiþilik kumanda heyetinde yer alacaðý haberiyle duydu ilk kez Ozan Varol adýný... 2000 yýlýydý. Ozan o sýrada ABD’de Cornell Üniversitesi’nde astronomi okuyordu. Henüz birinci sýnýf öðrencisiyken okuluyla NASA arasýnda ortak bir proje yürütüldüðünü öðrenip derhal bir mesajla “Beni de alýn” demiþti.
“Mars’ta bir Türk var” baþlýklýhaberi9 Ocak 2000 tarihli Radikal’den okuyalým: “Azmin zaferi-
Proje sorumlusu Dr. Steven Squyres'e e-mail gönderip görev almak istediðini söyleyen Ozan'a, yaklaþýk 500 sayfalýk bilimsel metinler ve iki haftalýk bir süre verilmiþ. Gece gündüz demeden metinleri okuyan Ozan, Squyres'in yaptýðý sözlü sýnavdan baþarýyla çýkmýþ. Baþarýsýný ‘Çok istiyordum’ diye açýklayan Ozan, böylece beþi ABD'li olan ekibe tek yabancý üye olarak girmeyi baþarmýþ.”
Ayný haber benzer bir coþkuyla Milliyet’te de yer almýþ olmalý ki, ertesi gün, gazetenin okur temsilcisi Yavuz Baydar, “Bu kadar da abartmayalým” demiþ deðerlendirme yazýsýnda...
Üsküdar Amerikan mezunu Ozan Varol hukuka astronomiden sonra merak sarmýþ olmalý...
Henüz 30 yaþýnda olduðuna göre daha kendisinden çok söz ettirebilir...