Masa: PKK’yı kurtarma tezgahı

Bölücü terör örgütü PKK, tarihinin en büyük kayıplarını vererek köşeye sıkıştığı için içeriden ve dışarıdan yeni bir tezgâh kuruluyor: Tekrar masaya dönülsün, çözüm süreci yeniden başlasın... Bunu diyenler, bir de Türkiye’nin hayrını düşündüklerini söylemezler mi? PKK’yı bitirme operasyonlarından bu ne rahatsızlık?

Rahatsız olanlara bir bakınız: ABD ve Avrupa Birliği... ABD ve AB’den geçtiğimiz günlerde peş peşe iki rapor yayınlandı. AB İlerleme Raporunda, “Türkiye’nin, söz konusu terör şiddetine karşı kendini savunması meşrudur, ancak alınan tedbirlerin orantılı olması gerekmektedir. Çözüm sürecinin canlandırılması acil bir zorunluluktur” deniyor. El yapımı patlayıcılarla, yollara döşenen mayınlarla askerimizi, polisimizi şehit eden, masum sivilleri canlı bombalarla katleden canilere karşı orantının ne olduğunu da söyleseydiniz...

Geçenlerde, ABD Büyükelçisi Bass da, “PKK’yı şiddet kampanyasına son vermeye, silahlarını bırakmaya, meşru müzakereyi kabul etmeye çağırıyoruz” açıklamasını yapmıştı. Yine öğreniyoruz ki, Sayın Cumhurbaşkanının son gezisinde, Washington, müzakereler yeniden başlarsa biz arabulucu olmak isteriz” teklifinde bulunmuş.

Düşünebiliyor musunuz, her gün şehitler verirken Avrupa Birliği ve Amerika, bize “PKK ile müzakerelere dönün” diyor.

PKK terörü, küresel güç merkezleri (ABD, İngiltere, Almanya, Fransa, Rusya, İsrail) açısından Türkiye’yi dış politikada köşeye sıkıştırma adına yıllardan beri kullanılıyor. İstihbarat servislerinin yönlendirdiği PKK’lar var. Zaten bu güç merkezlerini en fazla rahatsız eden, Türkiye’nin sulh yoluyla, kendi inisiyatifi ile çözme kararlılığı oldu. Onun için ABD hala “biz de masada olalım, arabuluculuk yapalım” diye diretiyor.

Başta Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AK Parti hükümeti, Kürt Meselesi için “baldıran zehiri”ni içmeyi de göze alarak samimiyetle sulhtan yana tavır koydu. Kürt siyasi hareketi, PKK’nın Suriye’deki üç kanton kurarak fiili güç sağlamasının şımarıklığı ile Üst Aklın iteklemesi/cesaretlendirmesi ile Türkiye’ye meydan okumaya kalktı. Temmuz 2015’ten itibaren “kurtarılmış mahalleler, ilçeler” üzerinden “özerkçilik” oynamaya kalktı.

Türkiye’ye, içeriden ve dışarıdan müzakerenin faziletini anlatmaya çalışıp, dayatmada bulunanlar, Türkiye Cumhuriyeti devletindeki kararlılığı görmek istemiyorlar. Evet, PKK ile mücadelede bugüne kadar terörü bitirme adına netice alınamadı. “Yine öyle olacak” diye bir algı operasyonu yürütülüyor. Güvenlik güçlerine, TSK’ya karşı psikolojik harp yürütülüyor. Neymiş; yıllardan beri yaşanan bir gerçek varmış, “Ne PKK, şiddeti büyüterek devleti alt edebilirmiş. Ne de devlet, bugünkü operasyonlarla güvenlik siyaseti izleyerek PKK’yı bitirebilirmiş...”

Hala müzakere ve masaya dönme lafı edenler yanılıyorlar. Çözümün adını Cumhurbaşkanı Erdoğan önceki gün Muhtarlar Toplantısında koydu:

“Şimdi operasyonlar dönemi. Ne olacak bu operasyonlar döneminde? Bu iş bitecek... Çözüm arıyorsanız, işte size çözüm. Terör örgütünü en küçük bir izi, zerresi dahi kalmadan bu topraklardan söküp attığımızda çözümü gerçekleştirmiş olacağız. Birliğimizi, beraberliğimizi, kardeşliğimizi güçlü şekilde tesis ettiğimizde gerçek çözümü bulmuş olacağız...”

Sırada, teröre destek verenlerin Meclis’ten çıkarılması, Meclis çatısı altında demokratikleşme ve sivil anayasa ile kalıcı barış ve huzur ortamının sağlanması var.