Cumhurbaþkaný Erdoðan’ýn Hindistan, Rusya, Çin, Kuveyt ve Brüksel’i de kapsayan “360 dereceli politika” turunun en kritik destinasyonunu ABD oluþturuyor.
Erdoðan-Trump görüþmesi bugün. Ciddi bir krizin eþiðindeki Türkiye-ABD iliþkilerinin nasýl seyredeceði bu görüþmede anlaþýlacak.
ABD’nin PKK/YPG’yi doðrudan silahlandýrma kararý ve Rakka operasyonunu YPG ile yapma niyeti Türkiye’nin rahatsýzlýðýný haklý olarak hat safhaya çýkardý.
Ankara’nýn hassasiyetleri ve kararlýlýðý Washington yönetimine her düzeyde, en net þekilde bildirildiði halde tutum deðiþmedi.
O yüzden Baþkan’ýn adamlarýnýn “bu bir tercih deðil, zaruret” demesinin önemi yok.
Çünkü gerçek deðiþmiyor.
Genelkurmay Baþkaný, MÝT Müsteþarý ve Cumhurbaþkanlýðý Sözcüsünün ön görüþme için Beyaz Saray’da bulunduðu bir vakitte, Oval Ofis’ten PKK’ya silah hibe etme kararýnýn çýkmasý “zaman ayarlý bir tercih”tir çünkü.
YPG bir terör örgütüdür, PKK’dýr.O yüzden SDG kamuflajýyla saklanmasýnýn da gereði yoktur. Türkiye bunu muhataplarýna defalarca delilleriyle bildirmiþtir.
PYD’nin baþý Salih Müslim’in, Hürriyet yazarlarýnýn yahut ülkeyi terör örgütüne teslim etmeyi öneren barýþ müzakerecisi kýlýklýlarýn “Türkiye YPG’yi kabul etmeli” sözünün hükmü tam anlamýyla çöptür.
O aþama çoktan aþýldý. ABD bölgede Ýran’ýn önünü açýp fay hatlarýný kasten oynatýrken; DEAÞ maymuncuðuyla PKK’ya alan açýp terör örgütüne ordu kurarken PKK da bölgede etnik-ideolojik temizlik yaptý, alan tuttu ve devlet taklidi yaptý.
Türkiye’nin buna cevabýFýrat Kalkaný oldu. Sincar ve Karaçok oldu. Çok da baþarýlý oldu.
Dolayýsýyla Trump’ýn tercihi ne olursa olsun PKK için sonuç deðiþmeyecek. Türkiye PKK’yý –kýlýðý ne olursa olsun- gördüðü yerde vuracak.
***
Peki, Trump PKK’ya mecbur mudur? Trump ilk 100 gününü çoktan doldurdu ama istediði atamalarý yapamadý, ekibini kuramadý, hakkýndaki iddialarýn etkisini de, yerleþik düzenin üzerindeki baskýsýný da azaltamadý.
Obama gitti ama gölgesi hala Beyaz Saray’da. Amerika’nýn DEAÞ’a karþý PKK’ya “mecbur” olduðu, ÖSO’nun, DEAÞ’tan farklý olmadýðý tezi de.
Erdoðan’ýn uyarýsýný ve önerisini daha söylenmeden kadük hale getirme ataðýnýn arkasýnda da ayný ekip olmalý. “Silahlarý PKK’dan geri almayacaðýz ama Türkiye’yi desteklemeyi de sürdüreceðiz” deyince Türkiye’nin ikna olacaðýný sananlar da ayný eksik akýllýlar olmalý.
Hal bu ki ABD, Türkiye ile müttefiklik iliþkisinde istekli ve ýsrarcý ise gerçekleri görmeyi tercih etmeli, eteðini baþýna geçirmeyi deðil.
YPG, PKK’dýr ve ABD bir terör örgütüne karþý bir diðerine mecbur deðildir. Bu, bölgedeki dengeleri kalýcý olarak bozar ve bunun bedelini müsebbipleri de öder.
Türkiye askeri olarak bizatihi sahadadýr.
Fýrat Kalkaný DEAÞ’a karþý yapýlan en baþarýlý operasyondur. Koalisyon güçlerinin yapamadýðýný Türkiye ve ÖSO en kýsa sürede, üstelik sivillere zarar vermeden yapmýþtýr.
ÖSO tasmalý-taþýmalý terör örgütlerinin aksine bölgenin gerçek sahiplerinden oluþan meþru bir askeri güçtür ve bölgenin terörden temizlenmesinde pekala deðerlendirilebilir.
Erdoðan Trump’a bunlarý anlatacaktýr.
Türkiye masada da vardýr.
Suriye’deki savaþý durdurmak ve siyasi geçiþi saðlamak için baþlatýlan Cenevre sürecinin baþarýsýz olmasýyla oluþturulan ve ateþkes-çatýþmasýzlýk bölgelerinin oluþturulmasý kararlarýyla gerçekçi sonuçlar alan Astana masasýnýn kurucularýndandýr Türkiye. By-pass edildiðini düþünen ABD ise Astana sürecine sonradan ve kendisinin talebiyle eklemlenmiþtir. Oysa Türkiye, Rusya ve Ýran’la birlikte garantör devlettir.
***
Trump mecburiyetler içinden nasýl bir tercihte bulunacak göreceðiz.
Türkiye de karar anýna yaklaþmakta.
Ama þu gayet net:Beyaz Saray’daki Erdoðan yalnýz deðildir. Arkasýnda devleti ve milletiyle güçlü bir Türkiye var.
Erdoðan liderliðinde Türkiye en doðru kararý verecek ve gereðini yapacaktýr.