Masum ve mazlum Uygur’lar

Aylardýr Türkiye’nin Tayland’da mahsur kalan 300 Uygur kandaþ ve dindaþýmýzýn Çin’e verilmemesi aksine Türkiye’ye getirilmesi için çabalarý þimdilik netice vermemektedir.

Çin, Tayland’a bastýrýyor. Türkiye’nin devrede olmasýndan rahatsýz olan Çin, her türlü imkanlarýný seferber etmiþ durumda.

Türkiye’de ÝHH baþta olmak üzere, bir çok sivil toplum örgütleri hareket halindedir.

Bu meselede devletin çabalarýna güç katmak için bir takým eylemler þart haline geldi. Oradaki masum insanlar, Tayland’daki kamplarda facia yaþamaktadýrlar. Her gün, geri verilecek korkusuyla, o masum insanlarýn ne acý çekdiklerini, oradaki çocuklarýn ne kadar travma yaþadýklarýný düþünmek bile insanýn kanýný dondurmaktadýr.

Türkiye her durumda imdada yetiþen duruþuyla, tavrýný ortaya koymuþtur ve koymaktadýr. Lakin bazý durumlarda, sadece devletin çabalarý yetersiz olabiliyor.

Bu durum insan haklarý felsefesini kapsadýðý için, sivil toplum hareketleri ve medya önemli aktördür.

Sadece bu deðil, Doðu Türkistan’lý kardeþlerin kaderine seyirci kalan soydaþ ve dindaþ ülkelerin de kýpýrdamasý þart olmuþtur. Her þeyi sadece Türkiye’den bekleyen bir zihniyet var coðrafyada. Elbette Türkiye’nin etkisi ve saygýnlýðý bu tür durumlarda sorunlarý çözmeye en kilit noktadýr. Bazen kendine, Türkiye’yi rakip ve tehlike gören devletler için ise sivil hareket ve diðer devletleri harekete geçirmek anlamlý olmaktadýr. Ýslam cografyasý ve Türk dünyasý, buna seyirci pozisyonundan çýkmak zorundadýr. En azýndan, mahsur kalan bu 300 Uygur Türkü için Tayland’a baský konusunda biraz cesaretli olmalýdýr. Uluslararasý zeminde, bu konuyu dile getirecek hamleler yapýlmalýdýr ve burada sadece Türkiye’nin hareketini bekleyen Kazakistan’ý, Ürdün’ü, Ýran’ý, Azerbaycan’ý pek anlamýþ deðilim açýkçasý.

Ýki de bir Türkiye Hükümet’ini “Türklere sahip çýkmadý” diye kýnayan bazý gruplarýn, kendisinin ne ettiðine bakmasý gerektiðine inanmaktayým.

Türkiye olaðan çabalar harcamaktadýr. Bunu görmemek için vicdan denilen o mihenk taþýndan nasibini almamak gerekiyor. Çin Tayland’ý ürkütüyor. Her halde bahaneleri budur. Demek ki, bu gibi durumlarda halden anlayan üsluplar devreye girmelidir.

Ýslam ve Türk dünyasý coðrafyalarýnda, ayrý ayrý itiraz hareketleri devreye girmeli ve bu duruma sadece Türkiye’nin deðil tüm Ýslam aleminin itiraz ettiðini anlatmak zorunlu olmuþtur.

Çin her türlü fýrsatý kollayarak, müslümanlara baskýyý artýrmaya hevesli. Ýnsanlarýn; Ýslami hayatlarýný yaþamaya izin vermiyor ve insanlarý farklý olaylara el atmasýna zemin oluþturuyor.

Tayland’daki o masum insanlarýn kaderine, medyanýn da seyirci kalmamasý þart olmuþtur.

Geçenlerde Ýngiliz BBC, bir belgesel yayýnladý bu durumla ilgili.

Dehþet içerikli bir durum. Seyrettikçe insanlýk adýna utanýyorsun. Elbette de utanma denilen o duyguyu taþýyorsa.

Ýþin tuhaf tarafý, bu konuda sadece Türkiye ve hükümetinin çabalarý söz konusuyken, en fazla bu konuda iþ yapmýyor eleþtirisi de alan Türkiye’dir. Bir atasözü var. Yanan ben yaman da ben.

Þimdi Türk dünyasý coðrafyasýndaki ülkelerin, medya ve sivil toplum hareketleri anti-Erdoðan tebligatlarý yapmaktansa, bir zahmet bu duruma el koymada, Türkiye’nin gücüne güç katsýnlar.

Bu devletler, baþta Azerbaycan ve Kazakistan olmak üzere hareket etsinler. Ýnsan haklarý; ne Çin’in, ne de bir baþka devletin babasýnýn malý gibi kullanacaðý bir durum deðildir. Orada insanlarýn bir gün bile bekleyecek halleri bulunmamaktadýr.Ve elbette bu durumda 300 masum müslümanýn Türkiye’ye verilmesinde, Rusya’yý da devreye sokmak mantýklýdýr. Çin’in, Tayland’a baský yapmamasý için ikna edecek güçtür Rusya. Türkiye devleti, üzerine düþeni kusursuz yapmaktadýr. Lakin bu durumu daha da ileriye götürmek için daha fazla hamle þarttýr.