Matematik iyi ama ahlak sıfır

Ümit Alan isimli BirGün yazarı, “Kekeç Ahmet’in devridaim makinesi” diye ironik bir yazı yazmış.

Bu gazeteyi okumuyorum. Dolayısıyla, Ümit Alan’ın espri girişiminden, internet siteleri aracılığıyla haberdar oldum.

Bir gazeteyi okumamak eksiklik midir?

Öyledir.

Bunu (adı geçen gazeteyi okumamayı) marifet olarak sunmuyorum elbette... “Okusaydın da, önyargılı yorumlar yapmasaydın” derler adama.

Şunu demeye çalışıyorum:

Medya polemikleriyle ünlendiği ve laf geçirme konusunda hatırı sayılır bir birikime sahip olduğu besbelli Ümit Alan’ı tanımıyorum. İnternet sitelerine konu olmuş bir-iki yazısını okumuştum. Evet, yine laf geçiriyordu... Ünsiyetim bu kadar...

Müthiş esprili bir yazarmış aynı zamanda.

Bunu da kendi eksikliğim kabul ediyorum.

Buyurun size Ümit Alan’dan “tadımlık” bir paragraf: “Hepimiz matematik derslerinde kümelerle, venn şemalarıyla oyalanırken Kekeç Ahmet, devridaim makinesinin üretimine kafa yorarak mucitlik yolunda ilerlemiştir. O yüzden kümeleri, kesişim kümelerini filan bilmez. Hükümete yahut hükümetin icraatlarına karşı çıkan herkesi aynı kümeye yerleştirir. Hükümetin yaptığı icraatları eleştiren tüm grupların farklı farklı nedenleri olabileceğini düşünmemesi zamanında bizim gibi kümelerle vakit kaybetmemiş olmasındandır. Bu yüzden birazcık derinlemesine düşünüp aralarındaki farkı bulmakla vakit kaybetmez, kaybetmediği bu vakit, onun sonsuz yazı enerjisi üreten devridaim makinesinin yakıtı olur. İcabında Elmaları, armutları, ayvaları, portakalları, muzları aynı kümeye koyarak suyunu çıkarır atom içeceği elde eder.”

Ümit Alan burada ne yapmaya çalışıyor?

Ece Temelkuran’ın okumadığımı öne sürdüğü bir yazısından yola çıkarak yazdığım bir yazıyı eleştiriyor.

Hani, “Ece Temelkuran bacınız siz dört işareti yaparsanız, biz de beş işareti yaparız diyerek düşük ahlâk örneği sergiliyor” demiştim ya, oradan yakalamış, genel yayın yönetmenine kol kanat germe görevini yerine getiriyor.

İyi ediyor.

Ben de olsam, aynını yapardım. Haklı da olurdum.

Çünkü, Ece Temelkuran’ın, okumadığımı öne sürdüğü yazısını, gerçekten de okumadım...

Ece Temelkuran, meğer, Mısır ve Türkiye’deki ölümleri kıyaslamamız gerektiğini yazıyormuş. Yazısını okudum. Evet, böyle yazıyor (daha doğrusu bunu anıştıran ifadeler kullanıyor) ama esprili yazar Ümit Alan’ın iddia ettiği gibi, “Dört işaretine karşı beş üretmeyelim, ayıptır” filan da demiyor. Demeye çalıştığı şey (özetle) şu: “Burada beş varken, siz ne hakla dört işareti yapıyorsunuz?”

Buradaki düşük ahlak örneğini de Ümit Alan bulsun.

Bir vakitler, polemiğe tutuştuğum Vatan gazetesinin bir yazarı (ismini de söyleyeyim ki, tam olsun: Mustafa Mutlu), ismimin çağrışımlarından yola çıkarak, kendince “esprili cevaplar” üretiyordu.

Mesela, “Kekeç Ahmet” diyordu ve bunu sürekli tekrarlıyordu.

Böylece, hem beni aşağılamış oluyordu, hem de laf yarıştırıyordu.

Bunu Ümit Alan da yapıyor.

İki cümlesinden biri, “Kekeç Ahmet...”

Beni mi aşağılıyor, kekemeleri mi aşağılıyor, yazdıklarımı mı aşağılıyor, belli değil...

Bir aşağılama ve incitme çabası içinde olduğu vakıa...

İlaveten yazısında, Erke Dörengeci’nden Con Ahmet’in devridaim makinesine yığınla malumat var. Bu kadar laf, bana “Con Ahmet” diyebilmek için...

Bunu diyor ve rahatlıyor.

Dolayısıyla, şu sözleri de hak ediyor:

Kümeleri, venn şemalarını, devridaim pompasını, elmalarla armutların toplanamayacağını çok iyi biliyorsun...

Matematik iyi ama ahlak sıfır...

Bunu da (yani ahlakı da) senin gibilerde aramamak gerekiyor galiba.