Mavi dosyanın sırrı

Şu mavi dosya... Hani, Kemal Bey’in makamındaki çelik rafta dizili klasörlerden biri...

Sırtında “M. Sarıgül” yazıyor.

Demek ki Kemal Bey’imiz, boş vakitlerinde, bu dosyalarla eğleşiyor. Canı sıkıldığında raftan birini çekip üzerinde “çalışmalar” yapıyor... Ya da kim hangi suçla itham edilmiş, onları inceliyor.

Kemal Bey bu işleri seviyor.

Dosya biriktirmeyi, “biriktirilmiş” dosya önünde poz vermeyi daha çok seviyor.

Hani, “dosya siyaseti yapacağım” vaadiyle gelmişti, elinde çok sayıda belge vardı ve zamanı geldiğinde bunları bir bir açıklayacaktı... Dengir Fırat’ı, Melih Gökçek’i, Şaban Dişli’yi nasıl alt ettiyse, diğerlerini de aynı yöntemle alt edecekti.

İşe, Kayseri’yle başladı.

Rakip partinin yolsuzluğunu ortaya çıkaracaktı ama iddialarının altında kaldı, bir sürü de tazminat cezası ödedi.

Dün, çelik raf önündeki “güvenli” pozuna bir kez daha baktım.

Eline bir klasör almış, tartıyor...

Şunu düşünüyorsunuz: “Bu dosyalardan birini patlatacak, yer yerinden oynayacak.”

Biz Kemal Bey’den beklerken, dosya bir başka odak tarafından patlatıldı.

Hayır, patlatılan dosya, “M. Sarıgül”ünkü değil.

Kemal Bey, elinde dosyası bulunan adamı, bırakın refüze etmeyi, bir de partisine üye kaydetti... “Bizi kurtarırsan, ancak sen kurtarırsın” demeye getirdi ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı adaylığıyla ödüllendirdi.

Kaç gündür gazeteleri okuyoruz, televizyonları izliyoruz... “Asrın yolsuzluk ve rüşvet soruşturmasına” ilişkin haberler geçit resmi yapıyor...

Belli ki, “yolsuzluk” konusunda duyarlı ve operasyon için alesta bekleyen bir ekip var...

Bu “ekip” yolsuzluk konusunda ne kadar duyarlı?

Daha doğrusu, duyarlı mı?

Burası karışık işte...

Hani, Ekrem Dumanlı yazmıştı ya, “Seçim takvimi işlerken dikkat edin bazı medya kuruluşları yoksulluk üzerine inanılmaz haberlere imza atacak” diye...

Sonra da şu “enteresan” bilgileri vermişti: “Maksat ekonomik krizin halka yansıma biçimi olsa bu haberlerin gazetecilik ilkelerine binaen yapıldığını söylemek mümkün; ancak maksat farklı. (....) Gazetecilik, kamu yararı gözetilerek yapılan bir çeşit demokratik denetimdir. Ne var ki seçime çok az bir süre önce yolsuzluk kampanyaları açmak çok sayıda soru işaretlerinin oluşmasına da sebeptir. İki kritik konu var zamanlamada: Bir, bahsi geçen dosyalar niçin bu zamana kadar bekletildi? İki, bu kadar kısa bir süre kalmışken yapılan yolsuzluk suçlamasına cevap vermek için yeterince savunma süresi kaldı mı? Açık sö yleyeyim, bu saatten sonra yapılacak olan yolsuzluk suçlamaları doğruyu arama ve yoksulluktan arınma talebinden daha çok siyasette belli bir imaj ve hava oluşturmak içindir ve güvenilir olma özelliğini kaybetmiştir.”

Ekrem Dumanlı, bu uyarıyı 29 Aralık 2008 tarihinde yapmıştı...

Demek ki bugün yaşananları o tarihte öngörmüş.

Bugünün refleksleri, haber dili ve yolsuzluk üzerinden yürütülen siyasi operasyon, Dumanlı’nın öngörüsünde ne kadar haklı olduğunu gösteriyor.

Fakat, benim aklım hâlâ, üzerinde “M. Sarıgül” yazan mavi dosyada.

Savcılarımız, lahmacun seven Emniyetçilerimiz ve camiamızın gözde kalemleri bu dosyada ne yazdığını niçin merak etmezler?

O dosyanın dokunulmazlığı mı var?

Kaldı ki, bizzat partisi tarafından “yolsuzlukla” suçlanan Mustafa Sarıgül, bugün AK Parti’ye karşı operasyon yürüten savcının radarına takılmıştı, “Ergenekonculukla” suçlanmıştı.