2017 yapýmý, yönetmenliðini Joe Wright’ýn yaptýðý, (Winston Churchill rolündeki Gary Oldman’ýn olaðanüstü yorumuyla En Ýyi Erkek Oyuncu Oskar’ýna ulaþtýðý) “Darkest Hour-En Karanlýk Saat” filmindeki o ateþli diyaloðu unutmak mümkün mü?
Dönemin Ýngiltere Kralý (bugünkü Kraliçe 2.Elizabeth’in babasý, tahta beklemediði bir anda geçtiðinde liderlik zafiyetleri göstermiþ, fakat 2.Dünya Savaþý’ndeki karakteri ile Birleþik Krallýk tarihine yazýlmýþ 6.George, onun da öyküsünü ele alan The King’s Speech –bizde Zoraki Kral olarak gösterildi- aktör Colin Firth tek kelimeyle müthiþti) dönemin Baþbakaný Neville Chamberlain’in genelde Hitler’le uzlaþmaya dönük siyasetinden rahatsýzdýr.
Winston Churchill’in sonuna kadar savaþa dönük yaklaþýmlarýný öne çýkarmaya çalýþmaktadýr, oysa Churchill’in partisi, baþta Neville Chamberlain, Çanakkale yenilgisini sürekli ýsýtmaktadýr. Churchill-Chamberlain tartýþmasýnýn bir yerinde konu tekrar açýlýnca, Churchill, “Benim kurmaylarýmýn Gelibolu’da hazýrladýklarý tüm planlar doðruydu ama insanlýk tarihinde çok ender rastlanacak bir komutanla karþýlaþtýk” diye baðýrýr…
Churchill’in tarihe geçmiþ o münakaþada sözünü ettiði “ender komutan”, Anafartalar kahramaný Gazi Mustafa Kemal’dir…
Churchill 1938’de onun ölümünü yalnýz yurdu için deðil, Avrupa için de büyük kayýp olarak nitelendirecekti. Tek evladýndan torunu Randolph Churchill 2016’de büyük dedesi hakkýnda þunlarý söyleyecekti.(1) “ Atatürk'ün Türkiye'yi inþasý büyük dedeme ilham kaynaðý oldu (…) Çanakkale Savaþlarý'nýn mimarlardan biri olan büyük dedem için de o dönem çok zor bir dönemdi. Çanakkale'deki can kayýplarý, büyük dedemin peþini geri kalan tüm ömrü boyunca býrakmadý. Ancak Çanakkale'den edindiði tecrübeler, büyük dedemin 1944 yýlýnda Normandiya'da karaya baþarýlý bir çýkýþ yapmasýný saðladý."
· BÜYÜK KOMUTANIN KENDÝNÝ GÖSTERDÝÐÝ AN
Türk milletini olmak ya da olmamak terazisinden çekip çýkartan Büyük Taarruz’un (26 Aðustos-9 Eylül 1922) 98’nci yýlýný idrak ediyoruz. Savaþ stratejileri açýsýndan önemli bir dönüm noktasý olan bu taarruzu “üstün bir kurmay savaþýdýr” (2) diye tanýmlayan Prof. Dr. Ýlber Ortaylý’ya katýlýrým, Gazi’nin alan planlamasý yüksek risk taþýyor ama sonuç alýcý kimliði aðýr basýyordu.
Planý, General Trikopis’in emrindeki en güçlü Yunan askeri mevzilerine saldýrmak, orayý daðýttýktan sonra Ýzmir’e kadar inmektir. Gazi’nin en güvendiði, kahraman kimliðinden emin olduðu, 2.Ordu Komutaný Yakub Þevki Paþa’nýn (Subaþý) (1876-1939) bile açýkça karþý çýktýðý bir plandýr bu.
Mareþal Fevzi Çakmak ise, hem planýn, Ýngiliz Mareþal Charles Vere Towshend’in teftiþ edip “Türkler burayý 6 ayda geçerlerse, 6 günde geçtik desinler” dediði müstahkem mevzilere saldýrýdan, hem de zaten çok yorgun olan ordunun Yunan’ý Ýzmir’e kadar kovalamasýndan endiþelidir.
Gazi’nin, “Ordular ilk hedefiniz Akdeniz’dir!” emri aslýnda karargahtaki bu endiþelere de cevap niteliðindedir.
· BÝR STRATEJÝ DEHASI ÖRNEÐÝ…
Tüm kurmaylarýnýn gözden kaçýrdýklarý, Mustafa Kemal’in yalnýz ender rastlanacak bir askeri komutan olmadýðý, ayný zamanda siyasi strateji alanýndaki üstünlüðüydü.
Mareþal haklýydý, Yunan ordusunu Sakarya’da durdurmuþ Türk askeri yorgundu ama, karþý taraf o yenilgi sonrasýnda askerlerin “artýk eve dönelim” ruh hali içindeydi. Karþýsýndaki ordunun karargahýnýn siyasi olarak bölündüðünü, Venizelosçu subaylarýn tasfiye edilip yerlerine Kralcýlarýn getirildiðini bunun da Yunan ordusunda büyüt zafiyet oluþturduðunu biliyordu.
Birliklerini geceleri kaydýrdý, gündüzleri sakladý, Yunan istihbaratýný kilitledi, taaruz saatlerine yakýn Ankara’da –sözde- çay partisi düzenledi, Yunan kurmaylarýn “Türk komutan Ankara’da eðleniyor” rehavetine kapýlmasýný saðladý, taarruzdan önce Anadolu’daki telgraf sisteminin dünya ile baðlantýsýnýn kesilmesini emretti, haberleþme açýsýndan Anadolu bir anda sessizliðe gömüldü, hemen akabinde Anadolu’da Mustafa Kemal’e karþý büyük bir ayaklanma baþladýðý yalan haberinin Atina ve Londra’ya kadar yayýlmasýný saðladý.
Harekat günü ve muhtemel saatini kendi kurmaylarýndan bile sakladý, bir tek, Bolþevik lider Lenin’e bildirdi!..
26 Aðustos 1922 Cumartesi günü sabah 04.30’da duyulan o ilk top sesi, yok edilmek istenen bir milletin yeniden tarih sahnesine dönüþünün müjdesiydi.
Nazým Hikmet, bu nedenle ve kuþkusuz dedelerimizin bir büyük komutana duyduðu o büyük minnet hissiyle Kocatepe’deki Gazi Mustafa Kemal’in portresini þöyle yazar:
Daðlarda tek
tek
ateþler yanýyordu
Ve yýldýzlar öyle ýþýltýlý, öyle ferahtýlar ki
þayak kalpaklý adam
nasýl ve ne zaman geleceðini bilmeden
güzel, rahat günlere inanýyordu
ve gülen býyýklarýyla duruyordu ki mavzerinin yanýnda
birdenbire beþ adým saðýnda onu gördü.
Paþalar onun arkasýndaydýlar.
O, saati sordu.
Paþalar: "Uc" dediler,
Sarisin bir kurda benziyordu.
Ve mavi gözleri çakmak çakmaktý.
Yürüdü uçurumun basýna kadar,
eðildi, durdu.
Býraksalar
Ýnce, uzun bacaklarý üstünde yaylanarak
ve karanlýkta akan bir yýldýz gibi kayarak
Kocatepe'den Afyon ovasýna atlayacaktý.
(1) https://www.aa.com.tr/tr/turkiye/winston-churchill-buyuk-bir-ataturk-hayraniydi/511154