‘Mayýn tarlasý'na girmeden…

Bir zamanlar 'aðabey' dediðimiz ve muhabbet beslediðimiz bir zat, '28 Þubat 1997 Askerî Zorbalýðý'nýn failleri olmaktan sanýk olan bazý generallerin yargýlanmasýndan elem duyduðunu' söylemiþ.. Þimdi bazýlarý hapiste olan o generallerin zulümleri, sanki, Müslüman halkýn neredeyse her birinin hakkýna ve inancýna deðil de, sadece kendilerine yönelik imiþ gibi..

Ki, o 28 Þubat zorbalarýndan birisi, O. Ö. isimli bir alçak general kiþi, 28 Þubat Zorbalýðý günlerinde, o zaman Baþbakan olan (merhûm) Erbakan için, açýkça, 'Dey..., Pez...' gibi en þerefsizce hakaretleri, TRT baþta olmak üzere bütün tv. ekranlarýndan aynen telaffuz etmiþti.

Böyleyken, þimdi bir tuhaf 'hümanistlik' gösterisi..

Zâlime merhamet göstermek, mazlumlara katmerli zulümdür.

Þimdi o zorba generallerin yargýlanmasýndan rahatsýz olan zat, çeyrek yüzyýl öncelerde, yurt dýþýnda, uzuuun bir görüþmemiz sýrasýnda, yanýmýzdaki 10 kadar gencin eleþtirilerine karþý, 'Arkadaþlar, bizler yere yüzükoyun kapaklanmýþ babalarýn çocuklarýyýz. Bizden beklentilerinizi çok yüksek tutmayýn.. Þimdi, emekleme dönemindeyiz, ayaða kalkmaya çalýþýyoruz. Eðer bir gün bu yolda bizim yapamadýklarýmýzý yapan birileri gelir de ona destek vermezsek, o zaman eleþtirin bizi..' diyebilen bir mâkûliyet içindeydi.

Þimdi bu zat, Cumhurbaþkaný tarafýndan davet edildiði ve 2 saati aþkýn bir görüþme konusunda, 'Neredeyse temas etmediðimiz konu kalmadý. Birçok noktada anlaþmadýðýmýzý anladýk..' demiþ..

Ayrýca, 'hangi ittifak içinde olduklarý' sorusuna da, KK'nýn baþýnda bulunduðu ittifak içinde olduðu veya olmadýðý gibi bir cevap yerine, '..Þu an sistem deðiþikliði konusunda da diðer partilerle yapýlan çalýþmaya katýlýyoruz. Ama bu, 'Onlarla ittifak içindeyiz ya da dýþýndayýz" diye bir noktaya çekilmemeli..' gibi muðlak bir ifade kullanmýþ..

Ne diyelim, hayrýný görsün..

*

Bir baþka konu..

Evvelki gün, Numan Kurtulmuþ Bey'in bir konuþmasýna kulak verirken, KK tarafýndan son günlerde gündeme getirilen 'helâlleþme' konusuna deðindiðini fark ettim. Numan Bey, CHP'nin uygulamalarýnýn, '1946'dan beri milletimiz tarafýndan reddedildiði'ni belirterek, 'milletin istediði çizgiye gelinmedikçe helâlleþmenin nasýl olacaðý' mânasýnda görüþler açýklarken.. 'Yapma be Numan Bey.. Demek ki, milletimiz, CHP'ye sadece 1946'dan beri karþý çýkýyor!.' diyecektim ki, cümlenin devamý geldi ve Numan Bey, o cümlesinin hemen devamýnda, '1946'dan öncesi ise, orasý mayýnlý alan..' diyerek milletin Cumhuriyet Halk Fýrkasý'yla uyuþmazlýðý'nýn temellerine iþaret edince...

Ýçimden teþekkür ettim.

*

Abdurrahman Uzun'un videolarýný izlemeyenlere, izlemelerini tavsiye ederim. Çünkü, hemen bütün yorumlarýnda, sahifeler dolusu makalelerle ifade edilemeyecek konularý, çok güzel özetliyor. Maþaallah, kabiliyetli bir arkadaþ.. Evvelki akþam, son videosunu dinliyordum.. KK'nýn 'helâlleþme' tellâllýðýna deðinirken, onun 'Çerkezlerle de helâlleþmekten bahsettiði'ne dair yorumluyla karþýlaþtým. Bu konudaki ilk iþaretin, 'Deutsche Welle' /Almanya'nýn Sesi' isimli yayýn kuruluþunca hazýrlanmýþ olan ve, 'Dünyadaki en büyük Çerkez nüfusunun Türkiye'de ve Çerkezlerin asimilasyona uðrayan büyük bir kavim olduðu' iddialarýna yer verilen yayýnýna deðiniliyordu. Tabiatiyle, 'Almanya'nýn Sesi', hýnzýrlýðýnýsergileyip, Çerkezlerin Rusya'da 1865-70'lerde, asýrlardýr yaþadýklarý anayurtlarýnda karþýlaþtýklarý katliâm hareketlerine deðinmemiþ, onlarýn Osmanlý'ya sanki güle- oynaya geldikleri gibi bir hava verip, Osmanlý'da, þimdi de Türkiye'de asimilasyona uðradýðýný, etnik olarak eritildiklerini ileri sürmüþ..

KK Bey de ilhamýný 'Almanya'nýn Sesi'ndeki yayýndan almýþçasýna, helâlleþecek yeni bir kitle bulmuþ..

*

Bu satýrlarýn sahibi, Samsun- Kavak'taki Çerkez köyleriyle iç içe olan bir köylü çocuðudur. Hangimizin hangi etnik kökenden olduðumuzu bile bilmezdik.. Ki, beni himayesinde okutan ünlü pehlivan, þampiyon (merhûm) Yaþar Doðu da bir Çerkez köyü olan Karlý'dandý ve 1968'lerde MTTB Genel Baþkanlýðý'na getirilen (merhûm) Burhaneddin Kayhan aðabeyimiz de bizim köyün iki köy ötesindeki Sýralý köyündendi ve o da 1870'lerde Rusya'dan Osmanlý'ya, iman kardeþlerinin kucaðýna sýðýnmýþ Çerkez muhacirlerin çocuðuydu.

Osmanlý'nýn her yerinde, Ürdün, ve Mýsýr'da, Balkanlar'da ve Anadolu'nun her bölgesinde Çerkez kavminden olan kardeþlerimiz, kendi öz yurtlarýnda yaþamaktadýrlar; ve Rauf Orbay, ve Çerkez Edhem gibi yiðit insanlar yetiþtirmiþlerdir.

Abdurrahman Uzun kardeþimiz, Çerkez Edhem'in, Batý Anadolu'daki Yunan iþgaline karþý büyük kahramanlýklarýna deðindikten sonra, 'Mustafa Kemal ve Ýsmet Paþa'larla ihtilâfa düþtüðünü ve hemen 'vatan haini' diye damgalandýðýný anlatmak istiyordu, ama, 5816 sayýlý mâlum koruma kanununu hatýrlatarak, mayýnlý alana girmek istemiyordu.

Evet, 'Büyük Millet Meclisi' tarafýndan, Ankara'yý teþrif etmesi için yapýlan davette, 'Münci-i Millet /Milletin Kurtarýcýsý..' diye hitap olunan Edhem Bey, bir anda 'vatan haini' sayýlmýþtý.

Sahi, KK Bey, 5816 sayýlý kanun varken, Çerkezlerle nasýl bir helâlleþmeden söz ediyor?

*

Ve gelelim, KK Bey'in, milletin ekseriyetinin rey ve iradesiyle seçilip, ülkeyi 19-20 yýldýr yöneten 'AK Parti'ye destek verenlerin samimî Müslüman olamayacaðýný ve gayri-millî olduklarýný' iddia etmiþ..

Biz de ona, 'samimî Müslüman ve millî birisi' desek; ikimiz de yalancý duruma düþmez miyiz?

Bu kiþi, son zamanlardaki birkaç yanlýþlarýný kabullenip bir bütün hatalarýný onlardan ibaretmiþ gibi gösterip helâlleþmekten söz ederken, halkýmýzý bir þey yerine koymak istiyorsa, ona da, aynaya bakmasýný tavsiye edenler olur.

Ama, Millet tarafýndan hep reddedilmiþ geçmiþteki bütün uygulamalarýný reddetmeye varsa; o zaman, buyursun 'helâlleþme'ye..

*