“Mayýs 2013” ve unutmamamýz gerekenler...

Baþlamadan daha önce yaptýðýmýz bir tespiti detaylandýralým; 1699-1938-1854-1876-1908, 1946, 1960, 1970, 1971, 1980, 1994, 1997, 1998, 2001 serisi devam ediyor...Daha doðrusu “alýþmýþlar” tarafýndan devam ettirilmek isteniyor...

Sevgili dostlar, bugün Türkiye’de “bazý güçler” tarafýndan ne yapýlmaya çalýþýldýðýný analiz ederken biraz geriye gitmek ve bazý “kareleri” sizlere aktarmak istiyorum...Bunlara dikkatli bakar ve özellikle “neler olduðunu” birkez daha hatýrlarsak “Türkiye’nin durumunu” riskler ve muhtemel  yapabileceklerimiz ile birlikte daha iyi düþünebiliriz...

Bu noktada izin verirseniz geçmiþe dönelim ve “Dünya-Türkiye sorgulamasýný” birlikte yapalým;

1- Bugün Baþkan Obama ve ekibinin küresel “yerleþik yapýlara” karþý verdiði savaþý ve dünya düzenine etkilerini anlamak için “1997 Amerika tablosuna” dönelim... Clinton Mayýs 1997’de ‘Yeni bir Yüzyýl için Ulusal Güvenlik Stratejisi’ adý verilen belgeyi imzaladý. Belgenin özü ‘çýkarlara dayanan ekonomik milliyetçiliðin’, gerekirse silah gücüyle dünyaya egemen kýlýnmasý üzerine bina edilmiþti. Ayný belgede þu cümleler yer aldý; “petrol rezerviyle Hazar Denizi bölgesi (Türkmenistan, Kazakistan, Özbekistan, Kafkasya, Ýran, Kuzey Irak, Doðu ve Güneydoðu Anadolu) dünyanýn artan enerji talebini karþýlamada önemli bir rol oynamaya adaydýr... Kendi petrol kaynaklarýmýz tükeneceðinden bu bölgedeki kaynaklara ulaþmak, ABD’nin yaþamsal çýkarlarýndan biridir”...

2- Bölgedeki dinamiklerin ve ABD’nin tavrýnýn deðiþtiðini düþünen Türk Genelkurmay’ý, 1997’de “Milli Askeri Strateji Konsepti’ni (MASK)” deðiþtirdi ve “aktif güvenlik politikasý, bölgenin baðýmsýzlýðý, TSK’nýn modernize edilerek baðýmlý olduðu noktalarýn tespit ve iyileþtirilmesi” gibi dinamiklere farklý bakmaya baþladý...Burasý TSK’nýn o dönemde Amerika’yý “kontrol etmeye çalýþan” askeri-endüstriyel komplkes ile ters düþtüðü noktaydý !

3- Bölgeye yerleþmek isteyen “güçler”, TSK’nýn “bölgede barýþçýl merkezli bir yapýya sýcak bakmasýndan ve kararlarýn Brüksel veya Washington yerine Ankara’dan alýnmasýndan” ciddi anlamda rahatsýz olmuþtu. Ayrýca MASK’ýn, ABD ve NATO’suz deðiþtirilmesi “eleþtiriliyor” ve “...Türkiye’nin bölgede baðýmsýz bir güvenlik faktörü olarak güçlenmesi ve artan askeri gücü, istikrarsýzlýðý artýrmaktadýr” deniliyordu...

4- Bütün bunlar olurken Türkiye özellikle 1999’un baþýndan itibaren kendini “pembe yalanlara” kaptýrmaya baþlamýþ ve “AB-IMF beklentisi eþliðinde Türkiye’de finansal giyotin” kurulmuþtu!

5- “Pembe tablolara” kapýlmak 2001 sonrasý Türkiye’ye “pahalýya patladý” ve ekonomimiz 1999-2001 arasýnda tarihinin en büyük “finansal manipülasyonu” ile karþý karþýya kaldý. 57. Hükümet “pasifize” edilip Kemal Derviþ’e teslim edilirken, koalisyon partileri siyasi dinamik içinde eridi.

6- 2001 sonrasý ortaya çýkan “yeni küresel tehdit algýlamasý” TBMM’den geçmeyen tezkere, “küresel güçleri” daha da kýzdýrdý. 2001 “finansal paketine” konulan Türkiye’de tezgahlanan Derviþ Hükümeti olsa bile, Halk Erdoðan “demeye hazýrlanýyor” ve Türkiye Türk halkýnýn bilinç ve bilinçlaltýnýn refleksi ile “yolunu açacak liderin” peþinden gidiyordu!

7- Ortadoðu ve Orta Asya’da “kendi amaçlarý doðrultusunda” Türkiye’yi özellikle de TSK’yý “tasarrufu” altýna almak isteyenler her türlü baskýyý” sadece TSK deðil toplumun her kesimi üstünde kurmayý deniyor ve halkýn özgür iradesi de YEREL-KÜRESEL güçler tarafýndan paketlenmeye çalýþýlýyordu!

8- Türkiye, yukarýda anlatmaya çalýþtýðým “küresel-yerel” denklem içinde “IMF’ye teslim edilmiþ” bir halde 2003 yýlýna kadar geldi. 2003 sonrasýnda “üstündeki baskýyý” her anlamda atmaya baþlayan Türkiye özellikle 2008’de IMF’nin kovulmasý ve deðiþen dýþ politikasý-güçlenen “mali yapýsý” ile 1997’de yazýlan senaryolarýn dýþýna ilk adýmýný attý.

9- 2008 sonrasý geliþme hýzlanýrken, demokratikleþme ve özellikle savunma baþta olmak üzere birçok alanda ortaya çýkan YERLÝLEÞME, Türkiye’nin önünü daha da açtý. Ýsrail’e verilen “one minute” notasý dengeleri deðiþtiriken, ORTA DOÐU-ORTA ASYA denkleminde öne çýkan Türkiye “lider olma” yolunda çok büyük adýmlar attý...

10- Geliþmeler “hayal” deðil sonuna kadar gerçekti. Türkiye büyüyor, güçleniyor, gündemi belirliyor ve ÜRETÝYORDU! 1699’dan itibaren sahipsiz kalan Orta Asya-Orta Doðu-Afrika coðrafyasý ilk defa “lider-merkez” gibi kavramlarý hissediyor 2003 sonrasý ABD’nin bile “Orta Doðu ve Kürt denklemleri” Türkiye’nin “ana bileþen” olduðu yeni yapýsýna doðru deðiþiyordu!

11- Son 10 yýlda GSMH’sýný 3 katýna çýkaran, faiz giderinde düþen oran ile 600 milyar TL üstünde parasýný cebinde tutabilen Türkiye, YERLEÞÝK SARMAÞIKLARI ayýklýyor ve nefes alarak ayaða kalkýyordu. 800 milyar dolar GSMH, üç nükleer santral, borç-gsmh oraný AB’den daha iyi, faizi 4,60’lara kadar düþüren bir Türkiye’ye, artýk daha fazla katlanmak bazýlarý için mümkün deðildi!

Sevgili dostlar,  Türkiye’nin “bugünlerini” ve özellikle dýþarýdan-içeriye tüm halkalarý “neler oluyor” dinamiði içinde sorgularken; 1997-2011 arasýnda yaþananlarý çok detaylý hatýrlamamýz ve “ülke olarak en küçük bir zaafiyetimizde” baþýmýza neler gelebileceðini öngörebilmemiz gerekli...Türkiye, ayaða kalktýðý, 300 yýldan sonra doðrulduðunda baþlayan “31 Mayýs hareketini” ve arkasýndaki güçleri 1980’lerden baþlayarak büyük resim içinde görmeyi deneyelim! 1908’de “bugün olduðumuz kadar” bilinçli olsaydýk, þimdi ORTA DOÐU-ORTA ASYA-AFRÝKA haritasý ve DÜNYA DENKLEMÝ farklý olurdu! Kaldýðýmýz yerden devam edeceðiz...