Mazeret deðil, ittifak üreten Türkiye

Yýllardýr yakýn coðrafyamýzda olup biteni, bunlarýn bize olan etkilerini, deðiþim dinamiklerini ve tüm bunlarýn ortak bir gelecek parantezinde birleþip birleþmeyeceðini anlamaya çalýþýyorum. Kuþkusuz her þeyi kontrol etmek ya da yönetmek, anlamsýz ve haddi aþan bir iddiadýr. Ama nereye gidiyoruz, ne oluyor ve ne olacak sorularýný sormazsanýz, baþkalarýnýn insafýna kalýrsýnýz.

Türkiye, neredeyse tüm kodlarý alt üst edilmiþ, zihin dünyasý parçalanmýþ bir coðrafyanýn tam ortasýnda varlýðýný sürdüren bir ülke. Üstelik bu parçalanmanýn bitmesi yönündeki beklentilerin de merkezi. Tam da bu nedenle etrafýna sürekli parçalanmayý yenileyen unsurlar, sorunlar ve tuzaklar yerleþtirilmiþ. Ne zaman bunlarý aþmaya kalkýþýrsa baþýna yeni bir çorap örülüyor. Ne zaman kafasýný kaldýrýp kendisine yöneltilen tuzaklarý boþa çýkarmak istese, bir yenisi kuruluyor.

Bunlarý Türkiye’nin mazeretleri olsun diye sýralamýyorum. Aksine Türkiye mazeret gösterme hakký olmayan bir güç olarak bu coðrafyada varlýðýný koruyor. Bugüne kadar sorumluluk almamak için öne sürdüðü her mazeret, baþýna yeni belalar açtý.

Mesele þudur. Yaklaþýk bir asýr önce imparatorluðu parçalamanýn son büyük hamlesi olan tuzaklar, bugün gerek Türkiye’nin içinde, gerekse yakýn çevresinde yeni bölünmeler icat etmek için tekrar kuruluyor. Siyasi sýnýrlarýmýz ve yakýn coðrafyamýzda yaþayan Kürtlerin bir bölümü, bu planýn bir þekilde parçasý olarak sahnede yer alýyorlar.

Mazeret sýralamak kolay. Ayrýlýkçý bir siyasi hareket var. Üstelik bu hareketin çok farklý biçimlerde görünse bile giderek benzeþen kollarý var. Baðýmsýzlýk istiyor. Bunun için yýllardýr teröre baþvuruyor. Bölgede ve dünyadaki pek çok güç merkeziyle geçici ya da kalýcý ittifaklar kuruyor. Bu da Türkiye’nin varlýðýný ve birliðini ciddi ölçüde tehdit ediyor. Bunlarýn hepsi doðru. Endiþelerimiz de sonuna kadar haklý. Ama kimse kusura bakmasýn, bir yönüyle de hepsi mazeret.

Türkiye, herhangi bir sorunu mazeret gösterip açýklama, bahane sayýp savuþturma lüksüne sahip bir ülke olsaydý Gezi olaylarýnda paramparça olurdu. 17-25 darbe giriþiminde ayakta kalamazdý. Dün Irak’ta, sonra Mýsýr’da, yaný baþýmýzda Suriye’de olanlar bizim de baþýmýza gelirdi. Denenmedi mi, hem de kaç kez. Yine denenecek mi, hiç kuþkunuz olmasýn.

Burada yapýlmasý gereken, tüm bu mazeretleri bir kenara býrakýp kendi içimizde ve yakýn coðrafyamýzda yeniden ortak kader parantezi açacak adýmlar atmak. Tam 20 yýl Irak’ýn kuzeyinde yaþayan Kürtleri yok sayýp hakaret ederken, nihayet son yedi sekiz yýldýr birlikte davranmanýn gücünü keþfetti. Hala bilgi kirliliði, önyargýlar devam etse de iþte tablo ortada: Kuzey Irak’taki Kürt yönetimi, üstelik çok ciddi bir krizde, kelimenin tam anlamýyla Türkiye’nin yanýnda davranýyor. Bölgesel Kürt yönetimi lideri Mesut Barzani’nin ziyareti ve zamanlamasý da çok net mesajlar taþýyor. Bu ziyarete hem HDP’den, hem MHP’den tepki gelmesi ise baþlý baþýna çok anlamlý!

Keþke Türkiye, sadece Kuzey Irak’ý deðil, yakýn coðrafyamýzdaki tüm Kürtleri kuþatan bir hamleyi, çok geç bile olsa inþa etmenin gayretinde olsa. Serinkanlý olalým. Birileri binlerce kilometre öteden gelip bu coðrafyada, burnumuzun dibinde ittifaklar kuruyorsa, bu bizim ayýbýmýzdýr. Bir daha deneyelim, yeniden ve býkmadan. Çünkü coðrafya kaderimiz ve biz bunu tersine çevirmek için yanlýþ iþlerle uðraþmak yerine, bizi geleceðe taþýyacak ittifaklar kuralým.

Çok zor deðil. Mazeretlerimizin ise karþýlýðý yok.