Türkiye Büyük Millet Meclisi iki aylýk aranýn ardýndan bugün açýlýyor. Mutat olduðu üzere önce "yürütme"nin baþý olan Cumhurbaþkaný Erdoðan Meclis Genel Kurula hitap edecek, sonra "yasama" organý faaliyetlerine baþlayacak.
Erdoðan'ýn yüksek temsil kabiliyeti bulunan Meclis'e hitap ederken neleri önceleyeceðini az çok tahmin edebiliriz.
-Yakýn çevremizde baþlayan ve hýzla yayýlan ateþin harýndan külünden ve daha beterinden korunabilmek için iç cephenin güçlendirilmesi...
-Farklý siyasi anlayýþlara ve parti programlarýna raðmen ülke menfaatlerinin siyasetin üstünde tutulmasý...
- Ekonomik zorluklarý aþmak için yapýlanlara ve son geliþmelere dair bilgilendirme...
- Yeni ve sivil bir anayasa için ortak çalýþma çaðrýsý...
- Geçen yýldan devreden 9. Yargý paketi, iç tüzük düzenlemesi, öðretmen meslek kanunu, rekabet kanunu ve Ýsrail'in Hizbullah'a yönelik gerçekleþtirdiði siber saldýrýdan sonra Dýþiþleri Bakaný Hakan Fidan'ýn duyurduðu "müstakil siber güvenlik teþkilatý" kurulmasý mevzuu da var tabii.
- Ama hepsinden önce Meclisi yoðun çalýþtýracak ve bir miktar da elektriklendirecek olan 2025 yýlý bütçe teklifi var.
CHP'NÝN HAVASI
Tüm bu konu baþlýklarýna muhalefetin nasýl yaklaþacaðý ise bugün belli olur. Ýç siyasi meseleler bir yana, dýþardaki geliþmelere karþý "iç cephenin saðlam tutulmasý" çaðrýsý önem taþýyor. Bunun baþý da anayasal olarak Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaþkaný ve Baþkomutaný olan Erdoðan'a gösterilecek asgari saygýdan, devlet adabý bilmekten geçiyor.
Bunu neden söylüyorum? Aksini gösteren en yakýn örnek geçen seneden çünkü.
Geçen yýl Meclis açýlýþýnda Kemal Kýlýçdaroðlu hala CHP Genel Baþkanýydý ve Cumhurbaþkaný Genel Kurula geldiðinde ayaða kalkmayarak, konuþtuðunda kürsüye deðil boþluða bakarak anlamsýz ve lüzumsuz bir muhalefet geliþtirmiþti.
Türkiye'yi dýþarýya karþý kýrýlgan gösteren bu tavrýn kendisine de bir faydasý olmadý. Seçimi de partisini de kaybetti.
Koltuðun yeni sahibi ise "siyasette normalleþme" diyerek ve hem makama, hem milli iradeye saygý göstererek Cumhurbaþkaný ile iletiþimi seçti. Bu tutumunun onu "eþ genel baþkan" statüsünden "CHP Genel Baþkaný" statüsüne taþýdýðý aþikar. Liderliðini ise parti içindeki kýyýcý rekabeti yönetip yönetememesi belirleyecek.
Yeni yasama dönemini nasýl yöneteceðini bugün Özgür Özel'in Meclisteki tavrýndan anlarýz.
ÖZGÜR ÖZEL'ÝN SEÇÝMÝ
Ama CHP Genel Baþkaný daha þimdiden fýrtýnalý yollara sapmýþ görünüyor. Yaz aylarýnda "1,5 yýl sonra seçim olur" demiþti. Dün bu süreyi güncelledi. Erken seçimin 6 ay (yazýyla altý ay) sonra olacaðýný ilan ederken bir de meydan okudu: "Ýktidarý devralmaya hazýrlanýyoruz!"
Selefi Kýlýçdaroðlu da böyle yapmýþtý aslýnda. "Erken seçim talebimiz yok" deyip sandýðýn üzerinden bir yýl geçmeden konuyu sýcak, olasý rakiplerini "yýpranýrlar" iddiasýyla gündemden uzak tutmuþtu.
Özgür Özel de partide - iç cephede- sýkýþtýkça dikkatleri dýþarýya çekmeyi tercih ediyor.
Lakin bunun Pandora'nýn kutusunu aralamak demek olduðunu; þimdilik herkesin karnýnda tuttuðu sözleri, planlarý, tuzaklarý ortaya saçtýðýnda kimsenin mutlu olmayacaðýný; bilhassa olasý aday adaylarýnýn birbirlerini epeyce hýrpalayacaðýný anlamýþ görünmüyor.
Ya da belki de planý budur...