Hiçbir insan bu mutlak sondan kurtulamadýðý gibi hiçbir medeniyet de bu kaçýnýlmaz akýbetten vareste deðildir.
Önceki yazýmýzda Batý medeniyetinin kalbi sayýlan Fransa'nýn Baþkenti Paris'te yaþanan olaylarýn, Batý medeniyetinin sona yaklaþtýðýnýn göstergesi olduðunu ima eden ifadelerim, baþlýkta yer verdiðim bu gerçeðe dayanýyordu. Yoksa Paris protestolarý esnasýnda yaþanan, yakmalarý, yýkmalarý onayladýðým anlamýna gelmiyordu. Fransýz polisinin gencecik bir çocuk olan Nael'i (Nail) sýrf Arap ve Müslüman olmasýndan hareketle anlaþýldýðý kadarýyla durduk yere öldürmesini, Batýda, özellikle Fransa'da yükselen ýrkçýlýðýn, yabancý düþmanlýðýnýn ve Ýslamofobinin bir neticesi olduðunu ve bunun da Batý medeniyetinin sona yaklaþtýðý anlamýna geldiðini vurgulamak istemiþtim. Yüz yýllardýr ülkelerinin yer altý ve yer üstü bütün zenginlik kaynaklarýný sömürüp aç biilaç býrakan ve bir lokma ekmek için derme çatma teknelerle kendilerini azgýn denizlerin sularýna atan insanlarý ölüme iten bir medeniyet batmayacak da ne olacak? Ýlelebet payidar mý kalacak? Tam tersine, tarihin akýþý ve sosyolojinin deðiþmez kurallarý bu tutum ve davranýþlarýn her birinin bir medeniyet için tükeniþe sürükleniþin iþaretleri olduðunu söylemektedir.
Bu yüzden Batý medeniyeti doðal ömrünü tamamlamýþ bulunuyor diyorum. Her þeyden önemlisi üretemiyor artýk. Hemen bana teknoloji alanýndaki baþ döndürücü geliþmeleri... falan anlatmayýn. Ýnsanlýðýn bu baðlamda seviye atlamasý, sürekli geliþmesi bir medeniyetin gölgesinde, öncülüðünde gerçekleþiyor olsa da aslýnda medeniyetlerden baðýmsýz bir olgudur. Daha doðrusu bilimsel geliþmeleri sularýn yükselmesine benzetirsek eðer, insanlýða önderlik etme konumunda olan medeniyetler, sularýn yükselmesinin saðladýðý menfaatlerden diðer medeniyetlerden daha fazla yararlanýrlar ve yükselen sular sayesinde yüzmeye baþlayan gemiye kaptanlýk ederler, rota çizerler sadece. Diðer bir ifadeyle, dünyanýn her tarafýnda ortaya çýkan verileri, bir medeniyet yeni bir veriye dönüþtürür, daha iþlevsel hale getirir, kendi mührünü vurur ve bu baðlamda öncülük eder. Ayrýca Batý medeniyetinin insanlýðýn ortak deðeri olan teknolojiyi nasýl ve hangi amaçlar için kullandýðý da ayrý bir tartýþma konusu. Mesela atomu parçalamasý müthiþ bir geliþmedir, evet ama bunun nasýl bir ölüm olup kimlerin baþýna yaðdýðýný da biliyoruz. Liste bu satýrlara sýðmayacak kadar kabarýk olduðu için elindeki ileri teknoloji aracýðýyla iþlediði diðer günahlarýndan bahsetmiyorum bile. Dolayýsýyla deðer derken, özellikle ahlâkî deðerleri kast ediyorum.
Batý medeniyeti artýk kendi medeniyet anlayýþý çerçevesinde de olsa ahlâkî deðer üretemiyor. Tam tersine dünyaya teknoloji ihraç eder gibi cinsel sapkýnlýk dayatmak þeklinde ahlaksýzlýk üretiyor. Bunlar da onun sonunu hýzlandýrýyor.
Hýzla tükeniþe doðru gittiðinin en önemli göstergesi, öteden beri kendisine yöneltilen eleþtirileri, protestolarý, gösterileri ve hatta terör eylemlerini soðukkanlýlýkla karþýlayan ve en sert önlemleri alýrken bile bu iþin faillerinin mensup olduklarý milletlerin geleneksel deðerlerine saldýrmamaya özenle dikkat eden Batý'nýn, on yýllardýr giderek hýrçýnlaþmýþ olmasýdýr. Mesela birinci dünya savaþýndan sonra iþgal ettiði Ýslam âleminin her tarafýndan kendisine karþý baðýmsýzlýk savaþlarý verilirken, yaþanan çatýþmalarda binlerce askeri ölürken bile özgürlük savaþçýlarýnýn dinleri olan Ýslam'a yönelik suçlayýcý bir tutum içinde olmamaya özen gösterirdi. Fakat son yýllarda Batý, "insanlýða önderlik etme" tarihinde bir ilk olarak "Ýslam fundamentalizmi", "Ýslami terör" gibi kavramlarla doðrudan Ýslam'ý hedef alýyor, hedef alýnmasýna göz yumuyor. Daha önce iþgalini, sömürüsünü, katliamlarýný... medeniyet, özgürlük, eþitlik, insan haklarý gibi paravan kavramlarla gerekçelendiren, perdeleyen Batý, artýk bunlarýn inandýrýcý olmamaya baþladýðýný görmüþ olacak ki doðrudan insanlarýn dinlerine, mukaddesatlarýna, inançlarýna hem de alabildiðine hýrçýn ve olabildiðince çirkin yöntemlerle saldýrýyor, saldýrýlmasýna zemin hazýrlýyor.
Batý medeniyeti hýrçýn ve öfkelidir artýk. Ýnandýrýcý olamadýðýný fark ettiði için. Öfkeli ve hýrçýn bir insan nasýl çirkin oluyorsa, öfkeli ve hýrçýn bir medeniyet de çirkin olur çünkü.
Nitekim yüzyýllardýr içinde ustaca gizlediði kinini, maharetli elleriyle yaptýðý makyaj sayesinde örttüðü çirkin yüzünü göstermeye baþladýðýnýn son örneklerinden biri de Ýskandinav ülkelerinde Mushaf'ý yakmasý, yakýlmasýna izin vermesidir. O kadar hýrçýn ve öfkelidir ki artýk çirkin yüzünü gizleme gereðini bile duymuyor.
Batmakta olan bu medeniyetle birlikte yerin dibine geçirilmek istemiyorsak eðer, arkamýzda nasýl bir iliþki bulunuyorsa bulunsun, bizi hangi þartlar hangi zulümlerine bulaþtýrmýþsa bulaþtýrsýn, hepsini geride býrakmalý, Lut peygambere yapýlan uyarýyý dikkate alarak arkamýza bakmadan baðlarýmýzý kesmeli ve bizi bekleyen sabaha ulaþmaya bakmalýyýz, derim. Bu hýrçýn, hýrçýnlaþtýðý için gittikçe çirkinleþen medeniyeti en azýndan gönlümüzden çýkarmalýyýz.