Medine, cami, minare

Bu üç kelime size kimi veya neyi hatırlatıyor? Kuşkusuz Müslümanları ve İslam'ı. Din olarak İslam ve İslam'a inanmış kişiler olarak Müslümanlar, elbette nesneler veya kentler üzerinden sınırlandırılamazlar. Nesnelerin işaret ve imge kabiliyetleri, mimarinin ve şehirlerin zihnimizdeki metafor karşılıkları, onları önemli birer "hatırlatan" şeyler. Cami ve Ezan, İslam'ı... Medine ise hassaten Peygamber Efendimizi ve Müslümanları hatırlatır. 

Hatıra, göstergeden farklıdır. Hatırlayış, tazim içerir, yani o şeyi hatırladığınızda kalbiniz titrer, ruhunuzu görürsünüz, içbükey bir eylemdir hatırlamak. Gösterge de buna çok benzer, ama o dışarıdadır, onda hüzünden çok ispat etme ve taşıma vardır. 

***

Geçtiğimiz hafta, önce Medine-i Münevvere üzerinden cahilane, sakil ve müptezel bir taciz yaşadık. Kariyerini küçük çocukları medya nesnesi yapmak üzerine kurmuş bir sunucu hanım, bunca yıl yaptığı medyatik istismarı unutarak (kendine hak bilerek) Medine üzerinden İslam toplumuna laf söylemeye kalktı. Sözlerinin körkütük bir cehalete dayalı olması ayrı... Halkına bu kadar uzak, toplumunun değerlerine bu kadar yabancı biri olması ise apayrı bir mevzudur. 

Bazı arkadaşlar, Medine'yi Vatikan ile kıyaslamaya kalkmışlar. Yanlış ve eksiktir; burada ruhbanlık tartışması yok. 

1- Medine-i Münevvere hiçbir kentle kıyaslanmaz, zira o Peygamberimiz Hz. Muhammed Efendimize (sav) hayatında da mematında da kucak açarak şeref bulmuş aziz şehrimizdir. 2- Medine-i Münevvere, Efendimizin (sav) medfun bulunduğu bir kent olarak, hatıramızdır, vatanımızdır. 3- Şu üç mescid, kutsaldır; Mekke-i Mükerreme, Medine-i Münevvere ve Kudüs-ü Şerif...

Medine üzerinden Müslümanları aşağılamaya yeltenmenin sonuçları ağırdır. Hukuktan, mahkemelerden, soruşturmalardan bahsetmiyorum. Göstergeler; hukukun, medyanın, modanın konusudur. Bu başka... Gönlümüzü yıktılar, hatırımızı kırdılar, gözümüzden defalarca kere düştüler. ''Gönlün buğz etmesi'' nedir bilirler mi, ah aldılar, halleri iyi gitmez... 

***

ODTÜ öğrencileri, mezuniyet gününde ellerindeki pankartlara cami ve minare resmi çizmişler, üzerine de içki ismi yazmışlar. Görünce o kadar üzüldüm ki... Kim yetiştirdi bu çocukları, anneleri babaları, öğretmenleri kim, bunca nefreti nerede ve nasıl biriktirmişler... İncinerek baktım. İnançsız, dinsiz olmak ayrı, Müslümanlardan nefret etmek ayrı. Alay değil bu, saldırı. Hristiyan veya Musevi de olsanız, camilere böyle bir saldırıda bulunamazsınız... Almanya'da cami önlerine domuz kafası kesip bırakan neo-nazilerden ne farkınız var?

ODTÜ'deki hezeyan, üç buçuk atıyorsunuz ama sol falan değil, solculuk da ilgisi yok. Düpedüz sağcılık, düpedüz faşizm, düpedüz nefretçilik... Komprador yalakalığı. Ortadoğu'daki Amerikan işgali...

Bu ikinci vak'ada hatıralar üzerinden bir yıkıcılık yok, göstergeler üzerinden pervasız bir saldırı ve nefretçilik var. Dolayısıyla gönülden buğz etmenin ötesinde, hukukun konusu...