Medyanýn ‘gerçeði’

Soma’daki maden kazasý, nereden baksanýz son yýllarýn en büyük felâketi... Siyaset kurumu, bürokrasi ve iþ dünyasý, 300 kiþiden fazla insanýmýzýn hayatýný kaybettiði olaydan yara-bere almadan çýkacaða benzemiyor. Ancak henüz pek farkedilmese de olayda en fazla yýpranan bizim mesleðimiz: Gazetecilik... 

Dört günlük tabloya bakýp bunu rahatça söyleyebiliriz...

En fazla ses medyadan çýkýyor, medyanýn suçlamalarýndan herkes ve her kurum nasibini alýyor; buna karþýlýk, halkýn gözündeki yerini ve geleneksel olarak sahip olduðu önemini, þu günler geçtiðinde daha açýk biçimde görüleceði üzere, kaybediyor medyamýz...

Dün þirketin düzenlediði basýn toplantýsýnda verilen fotoðraf herhalde uzun yýllar zihinlerden silinmeyecek: Öfke... Hýrçýnlýk... Saldýrganlýk... Söylenenleri ve birbirini dinlememe... Anlamaya çalýþma yerine sürekli suçlama...

Kendini hem polis, hem savcý, hem de yargýç yerine koyan bir güruh görüntüsü verdi o basýn toplantýsýnda medya...

Oysa, olayýn bu noktasýnda, insan kaybýna yol açan olayýn sebebini öðrenmeye ihtiyacýmýz var... Basýn toplantýsý bunun için çok önemli bir fýrsattý, o fýrsat boþa harcandý.

Hangi eðilimden olursak olalým ve aklýmýzda suçlu olarak kim bulunursa bulunsun, sonuçta gerçekleri ortaya çýkarmak bizim mesleðimiz; öyle deðil mi? ‘Gerçek’ de alev alev yanan ve insanlarý yutan ocaðýn içerisinde bir yerde. Günler boyu TV ekranlarýna çýkan uzmanlardan öðrendiklerimiz bile bilgiye dayalý birkaç soruyla ‘gerçeði’ ortaya çýkarmaya yarayacak ipuçlarý saðlamýþtý...

Ýþte o fýrsatý heba ettik.

Gazetelerin belli bir bölümü, olayýn baþýndan itibaren, þirketi ve sahibini kollayan bir yayýn çizgisi izliyor; bu o kadar belli ki, patronun Hür ve Kabul Edilmiþ Masonlar Locasý’nýnMimar Sinan dergisinde yayýmlanmýþ ‘Masonluðun Nurlarý’ yazýsý, sonunda, ‘açýklayýcý’ bir unsur olarak karþýmýza çýktý.

Sahi medyada bu kadar mý etkili Biraderlik?

Öncesi de var: 1992 yýlýnda Kozlu’da yine çok sayýda (292) insanýmýzýn hayatýna mal olan müessif bir kaza yaþanmýþtý; o günden bugüne madenlerimizin bir daha ölümcül kazalara yol açmayacak bir hale getirilmesi amacýyla herhangi bir çabamýz oldu mu? Siyasiler yasa çýkarmýþ, bir hafta öncesine kadar önergeler de vermiþler Meclis’e; bürokrasi teftiþler yapmýþ, iyileþtirme için zorlamalarda bulunmuþ... Peki medya olarak biz ne yapmýþýz?

Þimdilerde þirket yanlýsý haberlerin çýkmakta olduðu medya grubunun yayýn organlarý yayýnlar yapmýþ; özellikle de Soma’daki madenle ilgili... Alýnan tedbirlerden dolayý þirketi ve sahiplerini öve öve bitiremeyen haberler ve yazýlar çýkmýþ o gazetelerde...

Ýþçiyi önceleyen, muhtemel kazalar konusunda uyaran ne bir ses, ne bir nefes...

Medya olarak bütün yaptýðýmýz, kulaðýmýz üzerine yatýp siyaseti kötü duruma düþürecek, siyasetçiyi yerin dibine batýracak geliþmeler çýkmasýný beklemek... Soma felâketi o zihniyet için sadece bir istismar vesilesi...

Acýlarý istismar ederek kendi itibarýný yok ediyor medyamýz...

Farkýnda mý? Onun bile farkýnda deðil. Tam bir gözü dönmüþlük hali.