Türkiye’nin dýþ politikasý ya da bölgemizde yaþanan geliþmelere dair etkili ama yabancý bir diskurun yaygýn ve yerleþik yaklaþýmý oluþturduðu söylenebilir. Aslýnda eski Türkiye’de müesses nizamýn tabii bir neticesi olarak zuhur eden bu yaklaþým, hem söylem hem de fiili durum açýsýndan geçerliliðini yitirmiþ durumda. Türkiye’ye baþka baþkentler üzerinden konuþmak þeklinde özetlenebilecek bu yaklaþým, 2003’te Irak iþgali krizi ortasýnda iktidara gelen AK Parti’nin özellikle maruz kaldýðý bir stratejik araca dönüþmüþtü.
2003’te Irak iþgali sýrasýnda, henüz birkaç aylýk iktidar olan AK Parti’yi ‘dýþarýdan’ bir araçla ‘terbiye etme’ giriþimi boþa çýkmýþtý. Ýlerleyen yýllarda benzer bir giriþim ‘Kýbrýs tartýþmasý’ üzerinden denense de anlamlý bir netice üretmemiþti. Kýbrýs tartýþmalarý AB sürecinde yaþanan yapýsal sýçrama ile büyük ölçüde etkisiz hale gelmiþti. Arap isyanlarýna kadar olan dönemde ‘eksen kaymasý’ tartýþmalarý, dýþarýda üretildiði haliyle tüketilip durdu.
Bu söylemlerin büyük bir kýsmý, dýþ politika eleþtirisi getirmek ya da farklý tercihler yapmamanýn maliyetini somut alternatiflerle ortaya koyma çabasý da deðildi. Aksine, AK Parti’nin içeride baský altýna alýnmasý adýna, dýþarý ile yapýlan acemi paslaþmalardan ibaretti.
Bugünlerde benzer bir dalga, IÞÝD üzerinden, yeniden canlandýrýlmaya baþlýyor. Bir Ýngiliz bir Amerikalý’yý vahþice öldürüyor ama tartýþýlmaya çalýþýlanýn Türkiye olmasýný istiyorlar. Medya manipülasyonu, ucuz istihbarat yönlendirmeleri tartýþmalarýn ana eksenini belirliyor. Yani ortada baþý sonu belli bir dýþ politik tartýþmasý yok. Türkiye açýsýndan bu konunun önemli bir ayaðý olarak, medya kalitesi açýsýndan ele alýnmasý elzem.
‘IÞÝD’in Türkiye’ye komþu olduðu’ ezberinin ötesine geçmeyen yaklaþýmlarýn altýný batý medyasýndan filtresiz hatta bazen oldukça bilinçli bir tüketimle dolduruluyor. Ortaya çýkan, hazin bir manzaradan ibaret. Çoðu kez bire bir tercümeden ibaret olan, bütün perspektifi baþka baþkentlerin yaklaþýmlardan ibaret olan ürünlerin içeriðinin ciddiye alýnmasý mümkün deðildir.
Tekil örnekler de verilebilir ama sadece iki hafta boyunca IÞÝD tartýþmasýnda istisnasýz bütün yeni baþlýklar tercüme yoluyla Türk medyasýnýn gündemine girmiþtir. Neredeyse bir tek yerli habercilik, yerinde gözlem gösterilemez. Hal bu olunca, ortaya konulan iddialarýn patenti, içeriðin önüne geçmek durumundadýr. IÞÝD sorununda en büyük pay sahibi olan odaklara soru yöneltmek yerine, ayný odaklarýn Türkiye’yi mahkum etmeye yönelik manipülasyonlarýna gönüllü yazýlmak oldukça büyük bir sýkýntýdýr.
Irak, Suriye ve Ortadoðu’da yaþanan krizi IÞÝD’i ‘cambaza dönüþtürerek’ örtmenin mümkün olmadýðý kýsa sürede anlaþýlacak. Zira son on iki yýl bunun onlarca örneðiyle dolu. Türkiye’nin AK Parti iktidarlarýnda yaþadýðý dönüþüm hangi açýdan ele alýnýrsa alýnsýn, büyük bir kýrýlma olduðu teslim edilmesi gereken bir hakikat. Benzer bir dönüþümün, içerik ve kalite anlamýnda, medyada yaþanmadýðý gerçeðini teslim etmek gerekiyor.
Türkiye’nin sýnýrlarý etrafýnda yaþanan krizler bile medyamýz üzerinde bir dönüþüm baskýsý oluþturmadý. Aksine tercüme marifeti yoluyla kolaycý çözümleri tercih ettiler. Sonuç gerçekten vahim. Medyanýn yeni Türkiye imtihaný elbette kolay deðil. Siyasi pozisyondan baðýmsýz bir þekilde, öncelikli sorunun kalite olduðu görülmediði sürece iyileþme dönemi gecikmeye devam edecek.