Genelde yaz aylarý hafif kitaplarla geçer, þöyle plajda okunacak tarzda kitaplarla: Biraz macera, biraz aþk, biraz polisiye... Yayýnevleri yaza girerken hafif kitaplar yayýmlar, ciddilerini yaz-sonrasýna býrakýr...
Bana mý öyle geliyor, bilmem, bu yýl rutin deðiþmiþ gibi... Tatile giden dostlarým yanlarýna mutlaka bir aný kitabý da alýyor. Bir ailenin üç nesil boyu trajik kaderini iþleyen Ýrem Barutçu’nun ‘Nail’ biyografisi bunlardan biri... Mehmet Bican’ýn Tansu Çiller’in yakýnýnda bulunduðu günleri anlattýðý ‘28 Þubat’ta Devrilmek’ baþlýklý anýlarý da yaz okumalarý arasýna girdi.
Mehmet Bican’ýn kitabýnýn popülerliðinin artmasýnda Hürriyet ve Milliyet’te çýkan yazýlarýn da katkýsý var. Önce ‘pop sosyolog’ birkaç anlatýmý cýmbýzla çekerek okurlarýn dikkatine sundu, onun aktardýðý tanýklýklardan birinde adý geçen Milliyet baþyazarý da sonrasýnda bayraðý eline aldý.
Saðolsunlar. Sayelerinde meraklanýp 28 Þubat dönemine ‘içeriden’ tanýklýk eden bu kitabý okuyacaklar, Türk medyasýnýn çirkin yüzünün biraz daha çirkinleþtiðini fark edeceklerdir.
‘Pop sosyolog’ kitabý “Bugüne kadar yazýlmýþ en düzgün ve dürüst 28 Þubat kitabý; içinde çok renkli anekdotlar var” diye övüyor; yazarý için ‘samimi ve cumhuriyetçi bir sol aydýn’ teþhisinde bulunuyor. Milliyet baþyazarý ise “Kendisini 40 yýldýr tanýrým, sevdiðim bir kardeþimdir” diyor Mehmet Bican için...
Ýyi de, Mehmet Bican onlarýn içinde yer aldýðý medya ve mensuplarý için ne diyor?
Refahyol Hükümeti’ni sona erdirme amaçlý operasyon için düðmeye 1 Ekim 1996 tarihinde basýldý. Sürecin hýzlanmasý Hürriyet’in “Bu defa iþi silâhsýz kuvvetler halletsin” manþetini bekledi (22 Aralýk 1996). Kitapta “Ertuðrul’la konuþan kim, hangi üst düzey komutan bilinmiyor” deniliyor (s. 194), ama o komutanýn Güven Erkaya olduðu artýk biliniyor.
Þimdi de o manþete iþaret ettikten sonra yazdýklarýný aktarayým Mehmet Bican’ýn: “Silâhsýz kuvvetler’ söylemi bazý çevrelerde öylesine etkili olacak, ‘emir’ telâkki edilecektir ki, medya patronlarý, basýnýn köþelerini tutmuþ yazarlarý, Ýstanbul’ýn anlý þanlý iþadamlarý, sivil toplum örgütlerinin yüksek maaþlý baþkanlarý, silâhsýz kuvvetlerin birer neferi olarak ortaya atýlacak, Refahyol’u devirmek amacýyla her yolu deneyeceklerdir.”
Çok mu genel kaçtý bu satýrlar? O zaman biraz daha özele giren bölümünü aktarayým: “Gazeteciler manþetlerine atacaklarý baþlýklarý, yazarlar köþelerinde savunacaklarý görüþleri telefonla Genelkurmay Ýkinci Baþkaný Org. Çevik Bir’e sormayý âdet edinecekler, medya patronlarý istifa ettirmek için bakanlarýn peþlerinde koþacaklar, büyük sermaye sahipleri partilerinden ayrýlmalarý için milletvekillerine ikna turlarý düzenleyeceklerdir.”
Ya sonra? ‘Sonra’ ne olduðunu da kitaptan aktarayým: “Ancak ayný yolu kendilerine amaç edinen bu kiþiler, yýllar sonra 28 Þubat konusu yeniden gündeme geldiðinde baþta Çevik Bir olmak üzere birçok muvazzaf ve emekli subay Nisan 2012’de ‘darbe’ suçlamasýndan tutuklanýnca yan çizeceklerdir.”
‘Samimi ve cumhuriyetçi bir sol aydýn’ olan Mehmet Bican‘en düzgün ve dürüst 28 Þubat kitabý’nda, kendisi hakkýnda bu övgüleri yapan ‘pop sosyolog’ ve benzerleri için iþte böyle düþünüyor...
Kast edilen kiþiler arasýnda ‘pop sosyolog’un bulunduðunu nereden mi biliyorum? “Bu defa iþi silâhsýz kuvvetler halletsin” manþeti atýldýðýnda Hürriyet’in baþýnda o bulunuyordu. Ayrýca, o söz de Güven Erkaya tarafýndan bizzat ona söylenmiþti.
Hürriyet ve Milliyet yazarlarýnýn alýntýladýklarý kitabýn ‘Hangi gazeteciyi, kim kafaya alacak?’ bölümünü de bu gerçek ýþýðýnda okumak gerekiyor. “Madem askerler tepe tepe kul-lanýyorlar medyayý, ne diye biz de kullanmayalým?” düþüncesiyle ga- zetecileri aralarýnda bölüþmüþ Tan- su Çiller’in karargâhý...
28 Þubat sürecini soruþturan Meclis Komisyonu kapý kapý dolaþmasýn, bilgi ve belgeyle dolu bu kitabý hareket noktasý seçsin, yeter.