Bir dostum anlattý. Paraya kýyýp uzun bir yolculuða ‘Business’ uçarak çýkmýþ... Normal biletin üç-dört katýný ödeyerek menzile varmak için paralý olmak gerekiyor... “Aaaa” diye hayretini aktardý; “Yanýmdaki yolcu Sözcü gazetesi okumuyor mu? Çok þaþýrdým...”
Þaþkýnlýðýný artýracak olayla daha sonra karþýlaþmýþ: “Ön sýralardan bir yolcu bize doðru yaklaþtý; beni tanýdý, bir þeyler söyleyecek sandým.... Meðer meramý farklýymýþ... ‘Sözcü’ almadan uçaða bindiðini, kendisine gazetesini ödünç verip vermeyeceðini komþuma sordu... Þaþakaldým...”
Ne yalan söyleyeyim, ‘Sözcü’ gazetesini ‘en akýllý’ hizmet operasyonu olarak görüyorum...
Ne zaman medya eleþtirisi yapsak, eleþtirilerimize muhatap olanlar, “Bizi kovdurmak istiyorlar” diye çýðlýk atýyorlar. Ýçlerinden “Yerimizde gözü var” diyen çiðler bile çýkýyor. Kendi hesabýma iki yakýþtýrma da yanlýþ: Yazmaya devam etmelerini istiyorum... Yerimden de memnunum...
Eðer ‘yazsýnlar-yazmasýnlar’ diye bir ölçü varsa, benim açýmdan durum þu: Bazýlarýnýn benim de hergün okuduðum gazetelerde yazmasýný istemiyorum; Sözcü iyi bir yer onlarýn yazmasý için... Ya da Yurt... Aydýnlýk biraz farklýlaþmýþ galiba...
Midem kaldýrmýyor ve her sabah mecburen göz attýðým gazetelerde karþýma çýkmýyorlar mý, asabým bozuluyor...
Zaten eleþtirdiðim/iz için yazmasý engellenen tek bir yazar bile yok... Bazýlarýnýn adresi deðiþti sadece ve kendilerine daha uygun gazetelerde köþeleri var. Serbest atýþa oralardan devam ediyorlar. Durumlarýna herkesten fazla kendilerinin memnun olmasý gerek...
Hasan Cemal þimdilik sadece internette; ama ona da Bugün gazetesi talip olmuþ, ‘seçimden sonra’ diye söz kesildiðini duydum...
Bir zamanlar toplam satýþlarýn yüzde 40’ýna hükmeden gazeteyi ortalama okurdan koparýp ‘marjinalliðe’ sürükleyenler, herkesin okuma-yazma bildiði 80 milyon nüfuslu bir ülkede ancak 400 bin satabiliyorlar...
“Yarabbi þükür” demelerini beklerken, içlerinden bazýsý, rakip gördüðü gazeteye taþ fýrlatma derdinde...
Unuttuklarý bir þey var: Onlar 1 milyonluk bir okur mirasý üzerinde efeleniyorlar, bizim gazete ise redd-i miras ederek, yani eski okurlarýný sýfýrlamayý göze alarak, bugünkü durumuna yükseldi. Daha da yükselip klasmaný tehdit eder hale gelmesine ramak kaldý.
Ramak kaldýðýný internet ortamýnda ‘týklanma’ performansýndan çýkarýyorum...
Günümüzde insanlar, gazetesini bayiden alsa veya kapýsýna kadar getirtse bile, geliþen olaylarý internet ortamýndan taze taze öðrenmeye çalýþýyor. Yurtdýþýndaki okurlar için ise internet tek mecra. Özellikle Okyanus aþýrý ülkelerde yaþayanlar, bizler mýþýl mýþýl uyurken, gece yatmadan yazýlarýmýzý okuyabiliyorlar...
‘Týklanma’ kimsenin itiraz edemeyeceði kadar önemli bir izlenme ve okunma ölçüsü...
Hani “Biz daha çok satýyoruz” diye caka satanlar var ya, ayný zamanda çokça ‘týklandýklarýný’ iddia ediyorlar... Evet bu iddialarý bazýsý için doðru... Fakat sorun bakalým nasýl týklanýyorlar? ‘Galeri’ diye icat ettikleri ve insanlarýn behimi arzularýný kamçýlayan fotoðraflar sayesinde...
Oysa ‘Star’ ve refikleri, bu yola baþvurmadan, usul usul, haberleri ve yorumlarýyla okurlara kendilerini cazip hale getiriyorlar...
Star geçenlerde son durumu herkese duyurdu: Gazeteler arasýnda üçüncü en fazla týklanan internet sitesi olmuþ...
Bu gidiþle en tepeyi de zorlar...
Kendilerini ‘merkez’ diye pazarlayanlar, sonunda, Sözcü tipi hizmet gazeteleriyle Star ve refikleri arasýna sýkýþtýklarýný fark edip ‘merkez-kaç’ kuvvetiyle saða-sola savrulabilirler...
Türkiye’de birkaç günden fazla kalamayan, bunalýp bir gün Monaco’ya bir baþka gün San Sebastian’a yolunu düþürüp “Biz artýk millet deðiliz” saçma tezli çiziktirmelerini millete sunan ‘pop’larýn iþi gerçekten zor...
Ýçlerinde her duruma ayak uydurabilecekler var... Biri birkaç yýl önce kendisine “Bize gel” teklifi götüren muhafazakâr gazete patronuna teþekkür ederken, “Saðolun, ben ‘halva’ demesini de ‘helva’ demesini de bilirim zaten” diye övünmüþtü. Þimdilik ‘halva’ demesine aldanmayýn...
Neyse...