Meðer ne büyük suç iþlemiþiz!

Deðerli okuyucularým,Bireyler üzerinden tartýþma tarzým deðildir. Ýçinde bulunduðumuz fýrtýnalý dönemde bile eleþtirilerimi devletteki paralel yapý ve ona sahip çýkan kesimlerle sýnýrlý tutmaya dikkat ettim. Zira þartlar ne olursa olsun özellikle bütün meslektaþlarýmýzla görüþebilmemiz gerektiðini düþünüyorum. Bu güne kadar da, görüþleri benimle taban tabana zýt olan meslektaþlarýma bile bu itinayý gösterdim ve karþýlýðýný da gördüm. Ama bu haftaki yazýmda özür dileyerek bu ilkemin biraz dýþýna çýkmak zorunda býrakýldým. 

Bir yýldýr kendilerini desteklemeyen bütün kiþi ve kurumlara karþý karalama kampanyasý yürütürken, yayýnlarýný beðenmediði müesseslere haftalarca karalama kampanyalarý dizerken baþka yayýn organlarýnýn her satýrýný yargýlayan kendinden menkul “Basýn özgürlüðü” çeliþkisini bir tarafa býrakarak þahsýmla ilgili suçlamalara açýklýk getirmek istiyorum. 

Tanýdýðým ve tanýmadýðým kiþilerin STAR’daki bir manþeti kiþiselleþtirerek, hakaretten küfre, tehdide hatta imanýmý sorgulamaya kadar giden linçlere sabrettim, hiçbir mukabelede bulunmadým. Ama Zaman Gazetesi Genel Yayýn Müdürü Ekrem Dumanlý bir kanaldaki canlý yayýnda bizzat ismimi vererek ve söz konusu baþlýðý da ilginç bir þekilde çarpýtarak büyük bir öfke ve peþinci bir anlayýþla hakkýmda çok yýpratýcý ifadeler kullanýnca çok daha güçlenmiþ yeni bir hücuma hedef oldum.

Türkiye’nin bu ortama nasýl geldiðine bakmaksýzýn bir baþlýk üzerinden hesaplaþmanýn çok iyi niyetli bir tutum olduðunu düþünmemekle birlikte ben kendi konuma döneyim.

Ne kadar önemi var bilmiyorum ama biri Medya Derneði’nin, Yönetim Kurulu Üyeleri’nin kurumlarýnda yapýlan toplantýlarý çerçevesinde, diðeri ise bilmem kaçýncý yýldönümlerinde tamamen kurumsal faaliyetler çerçevesinde kurumumu temsilen katýldýðým resmi programlý ziyaretleri “50 defa geldin” þeklinde sunarak taraftarlarýný tahrik etmenin amacý nedir? Bu kadar lüzumsuz þeyleri tartýþýyor olmaktan utanýyorum ama gerçekten bunlarýn dýþýnda gerçekten Zaman gazetesine girdiðimi hatýrlamýyorum. Ayrýca ben, 40 yýldýr duruþunu deðiþtirmeyen, itibarlý bir camiaya mensup biri olarak 50 defa gitsem ne olur ki? 

“Þimdi ne deðiþti?” sorusunun cevabýný ben de çok merak ediyorum. Þahsen o yýllardaki deðer yargýlarým þimdi de ayný. Büyükler, “Þeref ül mekân bil mekîn” buyuruyor. O halde ortada bir deðiþiklik varsa sebebini de deðiþenler izah etmeli. 

Ve Dumanlý’dan son darbe!..

Ekrem Dumanlý hedefe oturttuðu ‘kadim dostu’na (!) son darbeyi indirmek için sanýrým ihtiyaç halinde kullanmak üzere hafýzasýnda yýllarca beklettiði son füzesini gönderiyor: “Hocaefendiye beraber gittik...”

Tarih 23 Eylül 2011 Cuma... 

Cumhurbaþkaný Erdoðan’ýn 66. BM Genel Kurulu programý için New York’tayýz. Sabahleyin Ekrem Bey yanýma geldi ve “Arkadaþlar araç ayarlamýþ, cuma namazý için diðer yayýn yönetmenleriyle birlikte bizim misafirhaneye gideceðiz. Arzu edersen gelebilirsin” dedi. Siz bu teklife ne dersiniz bilmem ama ben “Elbette” dedim.

Ve gittik, cumayý kýldýk. 30 kiþi civarýndaki cemaat de dahil hep birlikte yemek yedik. Yemekten sonra “Hocaefendi’nin odasýnda kahve içelim” dediler ve orada karþýlaþtýðýmýz Hidayet Bey ile New York’tan gelen ekip odaya çýktýk. Genellikle dinleyici durumunda olduðum karþýlýklý sohbet sýrasýnda bir ara Enver Aðabey’i sordu, ben de rahatsýz olduðunu söyledim. Ve fotoðraf çekiminden sonra ayrýldýk.

Binadan çýkar çýkmaz da merhum Enver Aðabey’e e-mail yazarak ziyaretimizi anlattým ve üzerimde emanet olan “geçmiþ olsun dileklerini” ilettim. Enver Aðabey de birkaç dakika içerisinde cevap yazýp teþekkür etti.

(Bu arada Pensilvanya ifþaatlarýnýzý güçlendirmek için bir de fotoðraf paylaþýlmýþ ama fotoðrafýn niye kýrpýldýðýný anlayamadým...)

Meðer büyük bir suç iþlemiþiz!

Yýllar önce cuma namazý için organize ettiðiniz bir ziyareti, bilmediðim bir sebeple bana öfke yaðdýrýrken kullanmanýz çok ilginç. Meðer biz, canýnýz sýkýlýnca kullanacaðýnýz büyük bir suç iþlemiþiz!..

‘Ýfþaatlarýnýz’ sýrasýnda benim ismimin peþine ‘faili meçhul’ bir el öpme faslý eklemiþsiniz. Ben böyle bir ifadeyi gerçekten hatýrlamýyorum ama söylenmiþse ve onu da paylaþmayý tercih etmiþseniz lütfen tam aktarýn. 

Bunu da ben itiraf edeyim!

Bir temasýmýz daha var; Ekrem Bey ifþa etmeden ben itiraf edeyim bari!..

Bir akþam vakti Ekrem Bey beni aradý ve “Bir vesileyle Hocaefendi’nin yanýna gelmiþtim, geçmiþ olsun demek ister misin?” diye sordu. Böyle bir durumda kim, neden “Hayýr” der ki... Nitekim telefonu verdi, ben de geçmiþ olsun dileklerimi ilettim ve birkaç nezaket cümlesinden sonra telefonu kapattým.

Birkaç gün sonra Fethullah Gülen, Zaman gazetesinde yayýnlanan iki tam sayfa ilanla, “bizzat ziyaret ederek veya arayarak ‘geçmiþ olsun’ diyenlere” teþekkür etmiþ...

Böyle þeylerden gocunan namerttir. Nitekim þu ana kadar daha önce yaþanan hiçbir anekdot veya ayrýntýyý kullanma yoluna gitmedim. 

Neyse... Her þeyde bir hayýr vardýr. Ekrem Bey’in bu “ifþaatlarý” camiadaki farklý isimlerin sürekli yönelttiði sorulara da cevap teþkil ediyor. Demek ki, size karþý kimsenin bir önyargýsý yokmuþ. Ama iddia ettiðiniz gibi “eskiden aranýzýn iyi olduðu herkes bugün yanýnýzda deðilse” ya onlarýn tamamý ters yöne girmiþtir veya siz... Diðerlerini bilmem ama þahsen kendimi bildim bileli hiç yönümü deðiþtirmedim...