Mustafa KARAALÝOÐLU
Mustafa KARAALÝOÐLU
Tüm Yazýlarý

Meðer öyle bir plan varmýþ

Hükümete karþý operasyonun baþlatýldýðý 17 Aralýk’tan itibaren yaþananlar Türkiye’nin vesayetten kurtulma mücadelesinin sanýlandan zor olduðunu göstermeye yetiyor.

Zaten hep zordu...

Yakýn dönemin bütün siyasal öyküleri, kimi zaman askeri, kimi zaman sivil, kimi zaman sermaye güçlerinden gelen ve hepsi siyasal iradeden acýmasýzca pay talep eden giriþimlerdi. Tayyip Erdoðan ve partisi, daha yola koyulmadan bile bu darbelere muhatap oluyorlardý. Sarýkýz, Ayýþýðý, Eldiven vs. darbe planlarý, PKK’nýn 2005 itibariyle aktif hale getirilmesi, Danýþtay cinayeti, Cumhuriyet mitingleri, aralýksýz gelen Ergenekon hamleleri, Hrant Dink cinayeti, Malatya Zirve katliamý, kapatma davasý, 2009 andýçý, referandum ittifaklarý ve Gezi Parký olaylarýnýn sevk ve idare ediliþi bu amansýz mücadelenin kilometre taþlarýdýr.

Sloganý da hep aynýydý:

Erdoðan gitsin de ne pahasýna gidirse gitsin... Erdoðan gitsin de ne olursa olsun.

Ama öyle olmadý, vesayetçiler gitti. Erdoðan ve partisi bütün giriþimlerin üstesinden geldi. Nasýl geldiðini biliyoruz. Yeni Türkiye’nin öyküsü o mücadelenin kilometre taþlarýdýr. Neticede, vesayet ve vesayetçiler geriletildikçe, milli irade ortaya çýktý.

Böyle hýnç hiç olmadý

Bitti derken 7 Þubat 2012 tarihinde MÝT üzerinden hükümete yönelen darbe giriþimiyle sahneye yeni bir aktör olarak Gülen cemaati girdi. Baþbakan’ýn hasta yataðýnda baþlatýlan saldýrýnýn nasýl savuþturulduðu ve oradan Türkiye’nin yeniden Kürt meselesinde çözüm süreci yoluna girdiðini anlatmaya da gerek yok. Demokrasi sahip çýkýldýkça yýkýlmasý imkansýz bir yapýdýr.

Þimdi daha sinsi, daha kuralsýz ve daha gözü kara bir saldýrý baþlatýldý.

O kadar gözü kara ki, cemaatin itibarýný, Türkiye’deki ve dünyadaki

sempatisini bitirme pahasýna. Þimdi de ayný ses yükseliyor. Erdoðan gitsin de nasýl giderse gitsin. Erdoðan bitsin de ne olursa olsun.

Vesayetin her türlüsü boy gösterdi, planlarýn her türlüsü seferber edildi ama böyle bir öfke, böyle bir nefret, böyle bir hýnç hiç olmadý. Eþkalleri gizlemeye dahi gerek duyulmayan; gururla ve kibirle sergilenen büyük bir saldýrý izliyoruz.

Ama sokaktaki insan; yani inanmýþ, dindar ve akil çoðunluk da beddualarla patlayan bu nefreti hayretle izliyor.

Hep vardý demek ki... Yoksa sadece birkaç haftada dersane bahanesiyle bu kadar nefret büyümezdi.

Biraz geriye bakýnca insan daha iyi görüyor.

Gerçekte elle tutulur bir referansý hiç olmayan, masumiyet kazanabilmek için üretilmiþ bir “cemaati bitirme planý” heyulasý vardý, meðer doðruymuþ. Varmýþ da kendi kendini bitirme planýymýþ.

Bu ülkenin huzurlu evlerinde olup bitenleri sabýrla, duayla izleyen inanmýþ ve her zaman sakin insanlarýn hayreti de bundandýr.

Son bir çaba daha

“Operasyon” da o soðukkanlý gözler önünde daha baþtan tersine dönmeye baþladý. Üstelik, kibirli boyunlara hiç de hayýrlý anýlmayacak yaftalar asýlarak.

Düðmeye basanlarýn sürecin sonunu planlama imkanýný kaybettikleri bir operasyonun daha baþýndayýz. Þundan eminiz... Varsa, yolsuzluðun zerresi bile müsahama görmeyecek. Bugüne kadar da görmedi zaten.

Ama, oyunun maksadý yolsuzluk olmadýðý için toz bulutu kolay inmeyecek. Türkiye, demokrasiyi ve milli iradesini tahkim etmek için son bir çaba daha gösterecek.