28 Þubat soruþturmasý belli ki medya cenahýndan bazý kiþilerin sinir sistemini fena halde hýrpalýyor. Mehmet Yakup Yýlmaz’ýn bu köþede yayýnlanan son yazýyý tekzip ederken takýndýðý tavrý görünce, acaba o da mý sinirleri yýprananlardan diye düþünmekten alamadým kendimi.
“Özrümüz kabahatimizden büyük olmasýn!” baþlýklý yazýmda, gazeteci Ersin Kalkan’ýn aktarýmlarýna dayanarak bir olayý paylaþtým.
Özeti þuydu, diyordu ki Ersin Kalkan: “Þemdin Sakýk’ýn andýçlanan gerçek ifadelerine ulaþtým, yazý dizisi yapacaktýk, ilk gün yayýnladýk ikinci güne hazýrlanýrken gazeteye Çevik Bir gelmiþ bir takým görüþmeler yapmýþ ve ardýndan Sakýk’ýn ifadelerinin yayýnýna devam etmedik, durduruldu.”
***
Yýlmaz özetle bu “olayýn” yaþanmadýðýný, Kalkan’ýn kendilerine getirdiði ifadenin tek seferde yayýnlandýðýný söylüyor.. Üstüne üstlük meseleyi “yeni bir 28 Þubat andýçlýðý” olarak nitelendirerek, neredeyse bu satýrlarýn yazarýný da zýmnen “andýçlama” yapmakla suçlayacak kadar kontrolü kaybediyor... Dedim ya, 28 Þubat soruþturmasý birilerinin fena halde sinirlerini yýpratýyor galiba...
Bu sinir bozukluðundan olsa gerek, benim bu olay üzerine sorduðum sorulara cevap vermek yerine, “Milliyet binasýnda patron kapýsý yok, garaj kapýsý” var diyerek konuyu sulandýrmaya çalýþmýþ, iyi mi?
Kaldý ki aktardýðým hadiseyi dile getiren Ersin Kalkan yýllarca Doðan Grubu’nda çalýþmýþ bir gazeteci, bu bir... Kalkan, anlattýðý olayýn dýþ pencere tanýðý deðil, öznelerinden biri, bu iki... Yýlmaz’ýn, bana ve Fehmi Koru’ya cevaben kaleme aldýðý “Bir yalan üzerine zorunlu açýklama” yazýsýna cevap yine Ersin Kalkan’dan geldi:
“Þemdin Sakýk’ýn andýçlanmýþ gerçek metnine ulaþtým. 25 Mayýs 1998’de Kanal D’den haberin tanýtým anonslarý geçmeye baþladý. 26 Mayýs’ta dizinin ilk bölümü yayýnlandý. O gün beni baþta Rýdvan Akar ve Mehmet Ali Birand olmak üzere çok sayýda insan aradý. Hatta Ertuðrul Özkök. Tahmin edeceðiniz üzere bu aramalar sadece tebrikten ibaret deðildi, bir kýsmý da ölüm tehditleri içeriyordu. Öðleden sonra gazetede bir dalgalanma oldu, “Çevik Bir gelmiþ” dediler. Garaj kapýsýndan giriþ yaptýðýný ve Bir’in yaklaþýk 1.5 saat sonra da ayrýldýðýný öðrendim. Haberin baþýna bir þeylerin geleceðini anlamýþtým... Ertesi gün, sabah erkenden gazeteyi açtýðýmda dizinin kalanýnýn sayfalardan uçtuðunu gördüm. Yýlmaz’ýn odasýna girip sebebi sordum. Üzgündü, “yasaklandý” dedi. Tedbir kararý çýkmýþtý. Kararý görmek istediðimi söyledim. Bu karar ortalýkta yoktu.”
***
M.Y.Yýlmaz’ýn gazetesinin yazý iþlerini teslim ettiði isimlerden birisi olan, yýllarca Radikal’de, Hürriyet’te çalýþmýþ olan Ersin Kalkan’ýn öznesi olduðu yakýn geçmiþin önemli bir medya olayýnýn kayda geçmesi gerekiyordu, ben de bunu yaptým. Sýradan bir isim olmadýðý gibi sokaktan dinlediðim birisi de deðil. Yaþanmýþ hadisenin bizzat öznesi. Yoksa ben ne M.Y. Yýlmaz’ýn Çevik Bir’le görüþtüðünü yazdým ne de Çevik Bir korkusuyla hareket ettiði iddiasýnda bulundum. Ersin Kalkan’ýn bana aktardýðý “olay” üzerine sorduðum sorulara yanýt vermesi gerekirken, tuhaf bir tavýrla beni tekzip eden bir yazý kaleme alýyor ve beni hedefe koymaya çalýþýyor.
Ayrýca bu tuhaf “olayýn” diðer bir öznesi olarak Yýlmaz’ýn da çýkýp “hayýr öyle deðil” deme hakký elbette var benim de bu durumda bunu aktarma sorumluluðum. Ancak bunu yapmak yerine bu satýrlarýn yazarý “andýçlama” ile suçlamaya getiriliyorsa o zaman “yaran mý var?” diye sorarlar...
Sahi niye gocunuyorsun?
Son söz Ersin Kalkan’ýn: “Bütün bunlar olup biterken kýlýný kýpýrdatmayan, tek bir soruþturma açmayan savcýlar ve yargýçlar “neden” benim insanlarýn boðazlanmasýný önleyecek olan haberimi birkaç saat içinde durdurdular? Kimdi bu savcýlar ve yargýçlar? Masum insanlarý kör kurþunlarýn önüne süren bu adaletsiz, tiyniyetsiz hukuk adamlarýnýn da yargýlandýðýný görene kadar sorularýmýn peþinde olacaðým. Asla unutmayacaðým.”
Biz de unutmayacaðýz...