Zeytindalý Harekatý’nýn ne olduðunu tam farkýnda deðiliz. Þuurunda deðiliz savaþta olduðumuzun. Terörle mücadeleyle geçen uzun yýllarýmýzýn ardýndan, belleðimiz uyuþmuþ, maruz kaldýðýmýz terör þiddetini içselleþtirmiþ olabiliriz... Ama bugünkü mücadelemizin 'savaþ' pozisyonunda olduðunu artýk fark etmemiz gerekiyor. Savaþta olduðumuz gerçeðini kamufle etmek, bu bahsi örtmek, bunu politik inat yüzünden gözden düþürmek, itibarsýzlaþtýrmak, büyük bir sorumsuzluktur...
Maalesef CHP’nin þu anda yaptýðý budur... Üstelik Türkiye’nin kurucu partisi olduðunu hemen her fýrsatta dile getiren ve varlýðýný neredeyse bundan ibaret hale getiren bir parti... Nasýl olur da savaþ koþullarý altýnda ancak düþman blokunun yapacaðý manevi kýrýlmayý üstlenebilir... Bunu ne zihnim ne de gönlüm kabul etmiyor...
Geçtiðimiz günlerde, bir grup sanatçý, Oðulpýnar Sýnýr Karakolu’na ziyarete gittiler. Ben de takip eden gazeteciler arasýndaydým... Bu sanatçýlar veya þarkýcýlar, türkücüler bu sýnýr karakoluna sadece askerimize moral verebilmek için gittiler. Herhangi bir ücret almadýlar. Bu ziyaret onlarýn þöhretine þöhret katacak bir gidiþ de deðildi, zaten tanýnan, bilinen insanlar... Hayat þartlarý, yetiþtikleri çevreler ve alýþkanlýklarý þahsen bana uygun deðil, ama vataný bekleyen askere moral vermek için o meþakkatli yolculuðu göze almalarý bile deðerlidir. Öyle deðil mi?
Düþünsenize ülkeniz savaþta ve cephedeki askerinize moral verme çabasýnda olan birileri var, bir de bu morali desteði imha etmek, kesintiye uðratmak için var gücüyle çalýþanlar var... Düþman mýsýn kardeþim, maksadýn ne derler insana... Mesela koskoca muhalefet lideri, kalkýp da bu þarkýcýlardan 'reziller' diye söz edebiliyor... Bu 'reziller' Kýlýçdaroðlu'na göre, halký ötekileþtiriyormuþ, barýþý savunmalarý gerekiyormuþ... Her þeyden evvel, 'reziller' ifadesi baþlýbaþýna ötekileþtirici bir hakaret dili hatta nefret dili... Bunu niçin, niye yapýyor...
Ya 'barýþ' dediði þey nedir Kýlýçdaroðlu’nun... Terörist cenazesinde gözyaþý döküp, sýra Mehmetçiðe gelince ama’yla baþlayan binlerce parantez açmak...
Ben büyük cümleler kurmak istemiyorum. Her þey gözümüzün önünde olup geçiyor... Oðulpýnar Sýnýr Karakolu’nda masasýna misafir olduðum Mehmetçik, bir Kürt çocuðuydu. O vatan köþesinde týpký geçmiþte Çanakkale’de, Yemen’de, Kafkasya’da olduðu gibi her ilimizden, her yöremizden Mehmetler bir ve beraberdi... O çocuklarýmýz, ülkemizin dört bir köþesinden koþup gelmiþlerdi. Bizi korumak için. O evlatlar, bizim nöbetimizi tutmak için hudutta bekliyorlar. Ben onlarýn misafirlerine 'reziller' denmesini kabul edemiyorum...
***
Siyasi gücün sanat açýlýmý, kültürel yansýmasý veya halkla iliþkiler tarzý olarak kabul görülen bu tür aksiyonlarý önemsiyorum. Siyasi partiler bu konuya maalesef yeterince özen göstermiyorlar. Sanat ve magazin birbirinden ayrý þeylerdir. Öte yandan siyasi partilerin kamuoyu önünde iletiþim kurduðu sanatçý seçkileri, çoðu kez polemiklere sebep oluyor, memnuniyetsizliklerse bitip tükenmek bilmiyor... Ýktidar partisi de dahil, politikanýn sanatla iliþkisi, oldukça sorunlu...
***
Bir yaðmur gelse üzerimize iyilik, güzellik yaðmuru... Yaðsa keþke. Kalplerimizdeki aðýr ve siyah yükleri yýkasa... Ve bahar gelse... Gelincikleri nasýl da özlüyor insan.