Fenerbahçe erkenden gol yedi ama, kötü ya da gaflete düþecek durumda deðildi. Hareketli sayýlabilecek bir temposu vardý. Ýyi sokuluyordu. Ama bir kontratak ve kaleye arkasý dönük Sio’nun, çabuk dönerek þutuyla topu 3 kiþinin arasýndan geçirtmesi, kaleci Altay’a önlem alma zamaný tanýmadý. Buna raðmen topa müdahalesi var, ancak golü önleyemedi.
Maça zaten iyi baþlayan F.Bahçe; bu kez daha hýrsla yüklenmeye baþladý. Muriç’in, kalenin bir metre dibinden topa vuramamasý; akýl alacak gibi deðildi. Mucizevi bir gol kaçýrýþ oldu... Ama yaklaþýk 10 dakika sonra, skora dengeyi getirdi.
***
Hasan Ali, (Fenerbahçe geriye düþmeden önce) topa müdahalelerinde biraz çekingendi. Gereksiz yan paslar yaptý. Sakatlýk sonrasýnýn doðal bir sonucudur. Önemli deðil... Zaten zaman geçtikçe, bildik kimliðine dönüþ yaptý.
Rodrigues, beraberlik anýna kadar iki önemli gol giriþimi ile, Muriç’in golünde önemli bir asisti oldu. Aktif ve etkiliydi. Gustavo’nun takýmýný öne geçiren uzaktan þýk golü, görsel bir efekt olarak hafýzalarda kalacak.
***
F.Bahçe, maçtan 3 puaný alacaðýna yönelik büyük bir özgüven içindeydi. Hýrslýydý... Set oyunundan çok, baskýlý oynamayý deniyordu. Her an pozisyondaydý. Diyebilirim ki, bu sezonun en iyi futbolunu sergiliyordu. Tutulacak, durdurulacak gibi deðildi.
Gerçi G.Birliði’nin bazý atak anlarýnda, savunmada çarþafa dolandýklarý da olmadý deðil...
***
Fenerbahçe ikinci yarýda, ilk yarýdaki gibi içi içine sýðmayan bir görüntüde olamasa bile, (Gol yese de) gene etkili oynamaya devam etti. Genç Ferdi’nin þahane golüne, takým arkadaþlarýnýn gösterdiði büyük ve coþkulu sevinç, görülecek þeydi.