Mekanın sahibi savaş açtı

Asparagas haberin bilinen en önemli temsilcisi Rahmi Turan’ın “Saraylı CHP’li” bombası, İstanbul’da patladı. “Ben de cumhurbaşkanı adayıyım” dediği gün, Ekrem İmamoğlu cephesinden; “Artık mekanın yeni sahibi var” yanıtını alan Muharem İnce, bu yarıştan vazgeçmeyince, ikinci raunt başladı. İnce’nin, Beştepe’nin adayı olduğu iddiasıyla itibarsızlaştırma operasyonu. Önce bu operasyonun kongreyi etkilemeye dönük olduğu algısı oluşturuldu. Böylece, Kaftancıoğlu-İmamoğlu kavgasında, Canan Hanım’ın yanında pozisyon alan Kılıçdaroğlu da farkına bile varmadan bu oyunun bir parçası haline getirildi. Yani mekanın sahibi, hem Muharrem İnce’yi saf dışı bırakacak hem de suçu Kılıçdaroğlu’nun üstüne atacaktı. Oyun oynandı bitti. Şimdi sonuçlarını göreceğiz. 

 

BEŞİKTAŞ CEPHESİNDE TARTIŞILAN KAFA VURUŞUNUN PERDE ARKASI

Ekrem İmamoğlu’nun mazbatasız günlerinde Beşiktaş stadında locadan izlediği maçın yankıları devam ediyor. O skandalla başlayan süreçte, onlarca iddia atıldı ortaya. Hikayenin son perdesinde ise Şafak Mahmutyazıcıoğlu ile locanın ilk sahibi Atalay Demirbaş’ın kavgasını gördük. Peki ne oldu da işler buraya geldi? Şafak Mahmutyazıcıoğlu’na göre son 6 aydır yaşananların tamamı, iki insanın yaşadığı bir alacak-verecek kavgasından ibaret. Mahmutyazıcıoğlu, avukatlığını yaptığı inşaat şirketini zarara uğrattığı iddiasıyla Atalay Demirbaş’la karşı karşıya gelmiş. İşte İmamoğlu’na loca krizi de o günlere rastlıyor. Mahmutyazıcıoğlu, locayı o gün Demirbaş’ın rızasıyla aldığını söylüyor. İmamoğlu’nun geleceği bilgisinin de yasa gereği zaten sisteme girildiğini, yani hiçbir şeyin sürpriz olmadığını not düşüyor. Ancak alacak-verecek işleri karışınca bu loca meselesini ortaya atarak Demirbaş’ın taraftar toplamaya çalıştığını da ekliyor. Gelelim kavganın yaşandığı güne. Ölümle mi tehdit etti, silah mı gösterdi? Diyor ki Mahmutyazıcıoğlu; “… Ben onun beni çağırdığı yere gittim. Beni özellikle kameranın görüş açısındaki yere oturttu. Salonun her tarafında da kendi adamları vardı. Kriminal biri zaten. Hakkında onlarca dolandırıcılık dosyası var. Araba kaçakçılığından, tefeciliğe kadar. Ben silahla gitmiş ya da silah göstermiş olsaydım bu zamana kadar çıkmaz mıydı ortaya?” Başka bir iddiası daha var. Kendisine karşı kampanya oluşturmak için yürüttüğü lobi faaliyetine harcadığı paraları da istemiş Demirbaş. Kafa atma hadisesi ise sohbette çocukları ile ilgili bir konu geçtiğinde yaşanmış.  “Sen bu kafayla gittikçe senin kızların daha çok ağlar” sözünü duyunca, yerinden kalkıp fiziksel şiddet uygulamış. Ardından oturmaya devam etmişler ve bir saat daha sürmüş sohbet. Konunun İmamoğlu ile bir ilgisi yok yani. Dedim ya her hikayenin iki tarafı var. Bu da daha evvel sesini duymadığımız Mahmutyazıcıoğlu tarafıydı. 

 

BİR İNSAN SATIN ALDIĞI HAVAYOUL ŞİRKETİNİ BATIRIR MI?

BoraJet’in iflası konuşuluyor. Ancak bu iflas, daha yeni sahip olduğu SBK Holding tarafından istenince mesele anlaşılmaz bir hâl almış durumda. Yani bir insan neden büyük umutlarla satın aldığı bir şirketin kepengini kapatır ki? Hikayenin esası şöyle. İş adamı Sezgin Baran Korkmaz, Borajet’i, Aralık 2016’da Yalçın Ayaslı’dan satın alıyor. Ardından şirkete 150 milyon lira daha ek yatırım yapıyor. Fakat sonra ortaya çıkıyor ki meğer Bora Jet’in değeri,  ödenen paralar ve yapılan yatırımların çok çok altındaymış. İş dava konusu olunca ortaya çıkıyor ki, meğer şirket 2016’da teknik iflas seviyesindeymiş. Yani eski patron, satış öncesi zaten zor durumda olan şirketin bu durumunu satış sırasında ustalıkla gizlemiş. Gerçek, uçması beklenen uçaklar havaalanından kalkamayınca ortaya çıkmış. Anlayacağınız, bugün çıkan iflas kararı aslında üç senedir bekliyormuş. Şirketin eski sahibi Yalçın Ayaslı ise halen ABD’de.