Melanete devam aslan parçaları!

Efendim, Hürriyet Dünyası’nda herkese yer varmış. Her partinin seçmenine, her din ve mezhebe, etnik kimliğe açıklarmış... Çünkü Hürriyet Dünyası olarak “farkın yarattığı zenginliği” bilirlermiş, severlermiş.

Herhalde ironi yapıyorlar...

Her din ve mezhebe açık Hürriyet Dünyası’nda neden başörtülü bir muhabire yer bulunamıyor, her etnik kimliğe açık Hürriyet Dünyası’nda neden “Türkiye Türklerindir” mottosu dışında farklı bir ses çıkmıyor?

Bunu, “Biz ancak halktan talimat alırız”diyen Hürriyet editörü açıklasın...

Kime (hangi odağa) karşı kırılgan olduklarını, hangi haberlere oto sansür uyguladıklarını, hangi konulara ceffelkalem dalıp çarşıyı karıştırdıklarını, telefonlarının hangi hatta açık olduğunu kendileri daha iyi biliyor.

Halktan talimat alıyorlarmış...

Halktan talimat aldıkları için mi o utanç verici, “Topyekûn Savaş”, “İşi bu defa Silahsız Kuvvetler halletsin”, “Paşa Başkan’ı hizaya soktu” manşetlerini attılar?

Halktan talimat aldıkları için mi meslektaşlarını andıçladılar?

Halktan talimat aldıkları için mi, Ahmet Kaya’yı “şerefsiz”ilan ettiler?

Halktan talimat aldıkları için mi Hrant Dink’e, Orhan Pamuk’a etmediklerini bırakmadılar?

Halktan talimat aldıkları için mi, halkın oylarıyla teşekkül etmiş parlamentoyu “kaosun kaynağı” ilan ettiler?

Halktan talimat aldıkları için mi bütün darbelerin arkasında hizalanıyorlar?

Halktan talimat aldıkları için mi “Her şeyin hukuktan ibaret olmadığını” söylüyorlar?

Halktan talimat aldıkları için mi Pakistan Yüksek Mahkemesi’ne koşup darbeye cevaz arıyorlar?

Halktan talimat aldıkları için mi devlet katlarında ihale ve teşvik kovalıyorlar?

Demek ki, “farkın yarattığı zenginlik” böyle bir şey!

Efendim Başbakan alenen haksızlık ediyormuş, Hürriyet’i AK Parti karşıtı gibi göstermeye çalışıyormuş...

Karşıtlık?

Evet, anlaşılabilir bir durumdur “karşıtlık...”

Bir gazete, politikasını “karşıtlık” ya da “taraftarlık” üzerine kurabilir.

Hürriyet, karşıtlık yapmıyor...

Düşmanlık yapıyor.

Düşmanlıkla karşıtlık arasında sadece derece farkı değil, mahiyet farkı da bulunuyor.

Hürriyet, bugün, Erdoğan’a yönelik “nefret hareketinin” en gözde temsilcisi durumunda ve en delişmen kalemleri bünyesinde barındırıyor.

Biri, üç parçalı köşesinde her gün üç adet “çaktı” yazısı yazıyor.

Biri, beş parçalı köşesinde her gün beş öğün nefret kusuyor.

Hürriyet editörü de bunu “gazetecilik” sanıyor.

Hayır, sanmıyor... “Yaptığımız iş gazetecilik” diyor.

Biricik amaçları gazetecilikmiş, bunu yapmaya çalışıyorlarmış ama bazı kötü niyetli kişiler Hürriyet Dünyası üzerinde baskı kurmak, habercilikten caydırmak, “yorumcularını susturmak” istiyormuş.

Hiçbir siyasetçi sizi susturamaz, merak etmeyin... Melanet yapma hakkınızı elinizden alamaz.

Devam!