Melih Gökçek yapsaydý ne derdiniz?

Ankara Büyükþehir Belediye Baþkaný Mansur Yavaþ ve ekibi ile ilgili 25 milyon liralýk rüþvet iddialarý çok önemli. Birileri bunu perdelemeye gayret etse de mýzrak çuvala sýðmýyor. Hikayenin özeti þu. Sinan Aygün Nisan 2017'de Eskiþehir Yolu üzerinde ODTÜ’nün karþýsýnda bir inþaata baþlýyor. TOGO Ýkiz Kuleleri. Ancak Mimarlar Odasý konuyu yargýya taþýyor. Ankara Büyükþehir Belediyesi aleyhine dava açýlýyor. Sinan Aygün de bu davanýn müdahili konumunda. Dava 29 Kasým'da oda lehine sonuçlanýnca Aygün'ün inþaatlarýnýn mühürlenmesine karar veriliyor. Bundan sonra yapýlmasý gereken, Büyükþehir'in kararý bir üst manhkemeye taþýmasý. Ancak iddiaya göre Mansur Yavaþ ve ekibi, davayý bir üst mahkemeye taþýmak için Sinan Aygün'den rüþvet istiyor. Aksi takdirde karar uygulanacak ve yüzde 90'ý tamamlanmýþ olan bina yýkýlacak. Hikayenin taraflarý ortaya çýkan bu durumu yalanlamýyor. Mansur Yavaþ, "istedikse sorun hele bir neden istedik!" türü garip bir savunmaya geçmiþ durumda. Meðer Yavaþ bu parayý okul yaptýrmak için istemiþ. Diyelim ki doðru. Ýyi de þart mýdýr? Yani elbette her büyük inþaata giriþen müteahhit yanýna bir okul bir cami bir saðlýk ocaðý vesaire falan yaptýrsa muhteþem olur tabii. Fakat bunu inþaatýn devamý için þart koþmak ne demek? Deðerli dostlar, normal þartlar altýnda bu mesele, belediye baþkanýnýn anahtarlarý teslim etmesiyle sonuçlanmalý. Lâmý-cimi yok. Zira görülüyor ki bir suçüstü hali var. Ve Mansur Bey de reddedemiyor. Fakat öylesine kutuplaþmýþ bir siyasi atmosfer oluþmuþ ki, Sayýn Yavaþ sýrf CHP'li diye bu ihaneti görmezden geliyorlar. Bakýn Uður Dündar kimseye söz hakký tanýmadan Mansur Yavaþ'ýn propagandasýna imkan saðladý. Bakýn Deniz Zeyrek. Rüþveti apaçýk gördüðü halde bunu Mansur Yavaþ'a deðil Sinan Aygün'e fatura etti. Tek soru. Buna benzer herhangi bir hadise, Melih Gökçek zamanýnda ortaya çýkmýþ olsaydý ne yapardýnýz? Elinizi (kaldýysa bir miktar) vicdanýnýza koyun söyleyin. Ne olurdu tepkiniz? 

 

OSMAN KAVALA'NIN TUTUKLU KALMASININ BÝR FAYDASI VAR MI?

Avrupa Ýnsan Haklarý Mahkemesi'nin, 15 Temmuz darbe giriþimi ve 2013 Gezi kalkýþmasý davasýndan tutuklu bulunan Osman Kavala'nýn serbest býrakýlmasý gerektiðine dair kararý tartýþýlýyor. 30. Aðýr Ceza Mahkemesi, ekim ayýndaki duruþmada Osman Kavala’nýn oy birliði ile tutukluluk halinin devamýna karar vermiþti. Bir sonraki duruþma salý günü Silivri'de görülecek. Benim açýmdan AÝHM'in verdiði karar kuþkusuz batý dünyasýndaki algýyý göstermesi bakýmýndan referans. Yani Osman Kavala'nýn tutuklu olmasý nedeniyle dünyada Türkiye'ye karþý bir algý tahkim ediliyor. Muhalif sesler susturuluyor algýsý, aydýnlar içeri atýlýyor algýsý vs. Burada ilk günden beri yapýlmasý gereken þuydu; tutuksuz yargýlama ve davanýn bir an evvel neticelendirilmesi. 15 Temmuz darbe ve iþgal giriþimine iliþkin en büyük davalar bile bitmiþken, Osman Kavala davasýnda mesafe kat edilememiþ olmasý, bize karþý oluþan olumsuz yargýyý kuvvetlendiriyor. Üstüne bir de AÝHM'in, Kavala'nýn yakalanýp tutuklanmasýna neden olan suçlamalarý, Türk mahkemelerinin kanýtlayamadýðý yönündeki görüþü tuz-biber ekmiþ durumda. Mahkeme salý günü ne diyecek göreceðiz. Kararýnda direnir mi, tahliye mi eder bilmem. Fakat hâlâ ilk günkü iddialarda bir ilerleme yoksa, yargýlamanýn tutuksuz yapýlmasýnýn, Kavala'nýn içerde olmasýndan çok çok daha yararlý olacaðýný görmek lazým.