Ali Sami ALKIŞ
Ali Sami ALKIŞ
asalkis@stargazete.com
Tüm Yazıları

Melli dışında kimse ortalıkta olmayınca..

Zalgiris’i yenip finale çıktıktan sonra, hedef sadece şampiyonluk değildi... EuroLeague tarihinde üst üste iki kez şampiyona olan 3. takım olmak da vardı.

Obradoviç’in 10’uncu Final-Four zaferi, tarihe yazılacaktı. Real Madrid ile yaptığımız son 6 maçtan 5’inci galibiyeti almak vardı.  Euroleague’nin yıllardır en zorlu ekibi sayılan CSK Moskova’nın onca Final-Four’na rağmen, sadece bir şampiyonluğu vardı. Onu da geçecektik. Anlayacağınız; bir taşla dört kuş  vurmak hevesindeydik.

***

Bütün bunlar güzel de; hepsini üst üste ekleyince, F.Bahçeli basketbolcuların üstüne fazla sorumluluk yüklemiş olduk... Hepsini birden başarıp başaramayacağımız endişesi; takıma aşırı motivasyon yükleyip, oyun düzenini sarsacağı korkusunu da getirdi. Ama maç başladığında, bunların hiçbir olumsuz etkisini görmedik. Hatta Ahmet’in 8 sayılık katkısıyla, 6 fark bile yaptık.

Ancak sonrasında oyun kurgumuzu sahaya sağlıklı olarak yayamadık. Zorlandık... Devre arasına galip girsek bile, bir şeyler rayına tam oturmamış gibi görünüyordu.

***

İkinci yarıya yine aksak başladık. Buna rağmen; Melli sayılarıyla takımı ayakta tutuyor ve skoru dengelemeyi bir şekilde başarıyorduk. Fakat kabul edelim ki, iyi günümüzde değildik. Toparlanmamız lazımdı ama nasıl?

8 sayı geriden girdiğimiz son çeyrek de imdadımıza yetişmedi. Zor atıyor, kolay yiyorduk. Melli dışında süper oynayan yoktu. Kısacası; finali kazanacak değil, normal EuroLeague maçını bile alacak kadar kıvamda değildik. Belli bir burukluk içinde olsak da; böyle bir finalin bir parçası olduğumuz için elbette mutluyuz, Keşke daha iyisi olsaydı...