O, emperyalizmin, 2001 yýlýndan bu yana tüm insanlýða dayattýðý insan “tipolojisinin” sýradan bir örneði, ama aynaya bakýn, o karakterden izler mutlaka göreceksiniz.
Semih Kaplanoðlu’nun uzattýðý eli reddetmesinden sonraki beden dili önemli. Kendinden emin, yaptýðý iþten çok mutlu, Türkiye’nin yetiþtirdiði bir deðeri binlerin önünde aþaðýlamaktan yüksek keyif alan görüntü sergiliyor, bu, aslýnda 21’inci yüzyýl insanýdýr.
Belli ki, Meltem Cumbul, emperyalizmin, “senden olmayaný ötekileþtir, fýrsatýný bulduðun anda da imha et” kampanyasýnýn güçlü bir neferi olmayý tercih etmiþ, aslýnda, “güçlü sembol” olarak kabul edilirse, en azýndan bu ülkenin insanlarýnýn kendilerini toparlamalarýna da hizmet edebilir.
Umutlu muyum, hayýr, emperyalizmin beyinlerimize saldýðý doðrudan “ilkel içgüdülerimizi” kullanan algýyý bugünden yarýna yýrtýp atmamýz zor görünüyor. Kolay olsaydý, kendini bilmez bir meczubun þortlu bir kadýna yaptýðý saldýrýyý büyük algý operasyonuna çevirenlerin, Ataþehir’de yumruklu saldýrýya uðrayan baþörtülü kadýna da ayný güçle sahip çýkmalarý gerekirdi, olmadý...
Toplumlar nefretle çökertilir
Varlýðýný güçlü ordularla, savaþýn hakim olduðu dengede sürdürmekte kararlý emperyalizm, birey olarak hepimizin kendimizi güvensiz, bizim gibi düþünmeyen insan ve toplumlara karþý alarmda, “bizden olmayaný hemen ötekileþtirerek” ve güçlenen “nefretimizle” yok ederek yaþamamýzý istiyor.
Ortadoðu’da süren kan gölünün nedeni bu, emperyalist saldýrýdýr.
Emperyalizmin, Eylül 2001 saldýrýlarýndan sonra sarýldýðý stratejiye göre, Müslümanlar Yahudiler’den, Þii’ler Sünniler’den Araplar Kürtler’den, Türkler Acemler’den, Hýristiyanlar ise hepsinden nefret edecek.
Böyle bir sistemde farklý kültürlerin geleneksel yaþam biçimleri bile sorgulanacak, kendin gibi olmayana kapýlarý kapatacaksýn, “mahallene” çekileceksin, günü geldiðinde ise savaþýp karþýndakini yok edeceksin.
Arakan bunun tipik bir örneði, oradaki Müslümanlar yok edildi, dünya ne yaptý, seyretti!.. Sisteme hakim olan güçler, Arakan’da yaþanýlan trajediyi Avrupa Parlamentosu’nun gündemine bile sokmadýlar, BM’de ise öylesine geçiþtirip, gittiler...
Ortadoðu’ya soktuklarý DEAÞ-Hizbullah üzerinden Sünni-Þii savaþýný körüklerken de ayný stratejiye sahiptiler, “Býrakýn birbirlerini boðazlasýnlar, biz iþimize bakalým” taktiðini sürdürdüler.
Evet, Meltem Cumbul, emperyalizmin bu yüzyýlda geliþtirdiði “nefret yüklü insan” modelinin bir sembolü, o, el sýkmamakla yetindi, oysa, bu model, Ortadoðu baþta, tüm sýcak bölgelerde milyonlarca insanýn ölümünden sorumlu...
'Erdoðan nefreti' ruhi tecavüzdür
Erdoðan’a karþý olmakla ondan nefret etmek arasýnda çok kalýn bir çizgi vardýr. Birinde, siyasetin “çaðdaþ aklý” hakimdir, diðerinde ruhi içgüdülerin pervasýzlýðý... Emperyalizm, muhalif olmanýzý istemiyor, nefret etmenizi istiyor...
Aklýnýzý deðil, duygularýnýzý öne çýkardýðýnýzda sonu derin trajedilere varacak büyük hatalar yapacaðýnýzý biliyor. Bu nedenle “mahalle” denilen kavramý dayatýyor, o mahalleyi köþebaþlarýna koyduðunuz kum torbalarýyla güçlendirmenizi ve tüm yaþamýnýzý mevzilerde geçirmenizi talep ediyor.
Buna daha fazla ne kadar katlanacaksýnýz?..
Bu hesap Batý’yý vurdu...
Dünyayý “nefretle” bölerek yönetmeye kalkan güçlerin hesap hatasý yaptýklarýný anladýklarý bir dönemden geçiyoruz. Onlar, bu duyguyu Müslüman coðrafyaya yayarken, “duygularýn sýnýrlarýnýn olmadýðýný” unuttular!..
Þimdi, 70 yýl aradan sonra Alman meclisine giren neo-nazilerin þokunu yaþýyor, Avrupa’nýn tüm ülkelerinde yükselen ýrkçý/faþist hareketlerin “dokunulmaz gördükleri” demokrasilerine dönük tehditleri karþýsýnda çaresizlikle kývranýyorlar.
Hesaplarý Ortadoðu’yu etnik/dini derebeyliklere bölmekti, Katalonya’da neye uðradýklarýný þaþýrmýþ durumdalar.
“Katliam”kavramý güçlendirdikleri “nefretin” doðal sonucuydu ve Müslüman coðrafya için geçerliydi, Las Vegas’ta küçük dillerini yuttular, 59 kiþiyi öldürmüþ bir adama “terörist” bile diyemediler.
Emperyalizmin kanlý çöküþüne þahit oluyoruz, “organize kötülüðü” yýkýlýrken, çok cana mal oluyor.
Bu gezegendeki kýsa serüveninizi rahat geçirmek istiyor musunuz?
Kaldýrýn “mahalle” dediðiniz o berbat “yaþam alanýnýzýn” çevresine ördüðünüz duvarlarý, duygularýnýzý deðil, aklýnýzý hakim kýlýn, birbirinize elinizi uzatmaktan çekinmeyin, “kendinizi karþýnýzdakinin yerine koyarak” yaþama kültürünü geliþtirin.
Günümüz anti-emperyalist mücadelesinin çekirdeðinde tek kavram yatýyor:
Karþýlýklý saygý, nefretten arýnmýþ akýl!..