Sultan Abdülhamit’in 33 yýl boyunca ihbara ve istihbarata önem vermesi, yürüttüðü siyasetin devamlýlýðýný istemesindendi. Jurnalcilik zaman içinde kanýksanmýþ ve bu iþ devlet içinde bir memuriyet biçimine dönüþmüþtü.
Sultan II. Abdülhamit’in her konuda gösterdiði þüpheci yaklaþýmýný sadece fýtratýna baðlamak doðru deðildir. Geçmiþte tahttan indirilen Osmanlý padiþahlarýnýn akýbetlerini iyi bilen, kendisinden önce amcasý Sultan Abdülaziz’in baþýna gelen feci sona da bizzat þahit olan Sultan Abdülhamit’in, devleti 33 yýl boyunca gayet aklý baþýnda yönetmesi takdire þayandýr. Bu süre içerisinde kontrolü elden býrakmak istemeyen sultanýn jurnal mekanizmasýna önem vermesi sadece þahsi bir endiþeden deðil, devletin bekasý ve yürüttüðü siyasetin devamlýlýðýný saðlama isteðinden kaynaklanmaktadýr.
Sultan II. Abdülhamit devri ile ilgili en çok konuþulan konulardan biri hiç þüphesiz kendisine verilen sayýsýz jurnallerdi. Sultanýn ihbar yerine yabancý bir kelime olan jurnali tercih etmesi; belki kelimenin vicdanlarda açacaðý yaralarý en aza indirgemek belki de haberleri saraya ulaþtýrmada yaþanacak tereddütleri engellemek olabilir. Lakin kýsa sürede herkesin bu tabiri içselleþtirdiði, kullanýrken kimsenin yabancýlýk çekmediði görülmüþ, bu iþ devlet içerisinde adeta bir memuriyete dönüþmüþtü.
Meþhur ihbarlar
31 Mart hadisesi sýrasýnda yaðmalanan eþyalarla birlikte bu meþhur jurnaller de bulunmaktaydý. Hatta Hüseyin Cahit Yalçýn, kargaþadan faydalanýp bazý jurnalleri saraydan alarak cüzdanýna koyduðunu anýlarýnda anlatmýþtý. 1879 yýlýndan 1908 yýlýna kadar saraya yaðmur gibi yaðan jurnaller arasýnda evladýný ihbar eden babalar, kocasýný þikâyet eden kadýnlar, ayný sülaleden olup birbirini jurnalleyen aile fertleri dahi bulunmaktaydý. Ayrýca bu süre içerisinde 756 kiþiye hafiye tahsisatý olarak aylýk baðlandýðýný Maliye Nazýrý Cavit Bey’in meclis konuþmasýndan öðreniyoruz.
Jurnalleri Ýttihatçýlar mý yaktý?
Sultan II. Abdülhamit’in tahttan indirilmesinden sonra jurnalleri verenlerin kimler olduklarý konusunda mecliste uzun tartýþmalar yaþanmýþ, fakat bu mevzu dedikodudan öteye gitmemiþti. Sonunda meclis kararý ile Tedkîk-i Evrak Komisyonu kurulmuþ, jurnaller incelenmeye baþlanmýþtý. Lakin Ýttihatçýlar bir süre sonra ne hikmetse bu jurnallerin Harbiye Nezaretine gönderilmesine karar verdi. Komisyon üyeleri çaresiz, jurnalleri kimlerin verdiðini defterlere geçirerek Harbiye Nezaretine gönderdi. Evrakýn tasnif süreci artýk burada devam edecekti. Fakat yukarýdan gelen bir emir tüm jurnallerin acilen yakýlmasýný istiyordu. Bir gece vakti, Sultan Abdülhamit devrine ýþýk tutacak jurnal arþivi imha edildi ( jurnal verenlerin listesinde bazý ittihatçýlarýn da olmasý imha sürecini hýzlandýrmýþtýr). Jurnallerin çok az bir kýsmý diðer resmi ve özel evrakla birlikte Hazine-i Evrak’a gönderildi. Bu arada resmi anlamda hafiyelik kadrosu yoksa da devletten bunun için maaþ alan bir güruh olduðu için bu konu da hükümetçe görüþülmüþ ve hafiyelik ilga edilmiþti.
Siyaset, güçlü bir þekilde ayakta kalabilme meselesidir. Bu yüzden siyasi iktidarlar, yetki verdikleri herkese ve her kuruma tam manasýyla hâkim olmak ister. Sultan II. Abdülhamit’in kurduðu yarý sistematik haber alma teþkilatý da bu amaca yönelik bir giriþim. Burada ilginç olan durum saraya ulaþtýrýlan jurnallerin devletin bürokratik kadrolarý arasýnda adeta bir turnusol kâðýdý iþlevi görmesi ve kimin ne olduðunu açýk seçik ortaya koymasýdýr.