“TÜRKÇE EZAN ZULMÜ-3”
Menderes 22 Mayýs 1950 tarihindeki ilk meclis toplantýsýnda, “Ezan yasaðýný hemen kaldýracaðýz” demiþti ama Cumhurbaþkaný Celal Bayar, “Ýlk icraatýnýz ezaný Arapça okutmak olursa, endiþe ederim ki bu son icraatýnýz olabilir” diye garip bir uyarýda bulunmuþtu! Menderes ise, “Tek icraatým da olsa ezaný aslýna döndüreceðim” cevabýný vermiþti. Meclis önünde toplanan vatandaþlarýn yoðun desteði üzerine Celal Bayar tutumunu deðiþtirmiþ, “Halledelim” demiþti.
Artýk gerisi teferruattý. 16 Haziran 1950’de genel kurula getirildi ve “18 yýllýk zulüm gerekçesi” buruþturulup çöpe atýldý.
Menderes derhal valilere “Artýk serbest; halka duyurun” talimatý gönderdi. Müslümanlar, ertesi gün baþlayan Ramazan ayýna görülmemiþ bir coþkuyla girdi. Sultanahmet Camii’nin dört minaresinin 16 þerefesinden, ayný anda ezan okuyan 16 müezzin, 18 yýl önce Ayasofya’da ezaný-Kur’an’ý katleden “30 meþhur hafýz”dan “rövanþý” aldý.
Bu haberin Bursa’daki anlamý çok farklýydý. 18 yýl önce ezan sevgisi sebebiyle Mustafa Kemal’in talimatýyla cezalandýrýlan Bursalýlar, yine Ulucami’de toplandý. Dönemin Ulucami müezzini Bayram Sarýcan, þahit olduðu muhteþem manzarayý; “Bir ikindi vaktiydi. Ulucami’nin iki minaresinde, güzel sesli iki müezzin öyle bir ezan okudu ki, o hali anlatmak mümkün deðildir, ancak yaþayanlar bilir” þeklinde tarif ediyordu.
Merhum Bayram hocanýn þu tespiti ise 30 yýllýk CHP zulmünü ve sonrasýnda ihsan edilen nimeti bir cümlede özetliyordu: “Sanki Ýslamiyet eskiden varmýþ, bir ara yok olmuþ, þimdi de yeniden doðuyormuþ gibi; manevî bir hal vardý…”
“Herkes hem sevinçten aðlýyor, hem de birbirini tebrik ediyordu. Uzun zamandýr garip kalan camiler tekrar cemaatle dolup taþýyordu” þeklinde tasvir ettiði manzaranýn kendisine hatýrlattýðý hadise ise muhteþemdi. Ezana tekrar kavuþanlarýn hali, “müezzinlerin pîri” Bilâl-i Habeþi’nin, Peygamber Efendimizin vefatý üzerine terk ettiði Medin’ye, yýllar sonra döndüðünde okuduðu ezan sonrasýnda yaþananlarý hatýrlatmýþtý Ulucami müezzinine. (*)
Yine Bursa’da ayný dakikalarda bir baþka camide (Suluki veya Emirsultan) ezana doyamayan müezzin tam 7 defa okumuþtu.
Bütün Türkiye böyleydi. “Ezan” okunan camilerin etrafýna toplananlardan “þükür secdesi” için yere kapananlar vardý. Yurdun her yerinde adaklar kesiliyor, Baþbakan Menderes’e teþekkür telgraflarý yaðýyordu.
Yasaðýn kaldýrýlmasýyla ilgili 70 yýldýr çiðnenen bir sakýz var. Efendim, CHP karþý çýkmamýþ, hatta desteklemiþ!.. Kimse kusura bakmasýn ama bu biraz, Firavunun; ölümü görünce iman etmesine benziyor. 69 milletvekili ile karþý çýksa ne olacaktý ki? Ayrýca CHP madem ezan yasaðýný kaldýrmayý bu kadar istiyormuþ da neden DP’nin iktidara gelmesini beklemiþ!
EZANIN HESABI AÐIR OLDU
Ezan yasaðýný kaldýrmasý, Menderes’in “son icraatý” olmamýþtý ama “sonu” olmuþtu. Daha iktidarýnýn ilk günlerinde, Menderes’in isminin karþýsýna “çentik” atan ezan düþmanlarý, 16 Haziran’ýn hesabýný on yýl sonra sordular. “Darbe” ile bile izah edilemeyecek boyutlardaki kin ve öfkenin sebebi buydu. Yassýada’da Menderes’e uygulanan insanlýk dýþý; aþaðýlýk muamelenin altýnda on yýldýr katmerlenen “intikam” duygusu vardý.
60 yýl önce bugün, bütün ülkeyi ve milleti yakma pahasýna yapýlan darbenin asýl sebebi de budur, geri kalan “gerekçeler, dosyalar, duruþmalar...” tamamen algý operasyonudur. Adnan Menderes’in avukatlýðýný yaptýðý için Yassýada’da yaþananlarý çok iyi analiz eden Burhan Apaydýn da, bu gerçeði; bazý dostlarýna ve meslektaþlarýna ifade etmiþtir. Bendeniz, Ýstanbul’un önde gelen avukatlarýndan olan eski askerî hakim bir büyüðümden bizzat dinledim.
Önce cinayeti iþleyip sonra gerekçe uydurmak CHP’ye Ýttihatçý mirasýdýr. 80 münevver þahsiyeti de “þapka” için asmýþlardý ama kayýtlara göre hiç biri þapka için asýlmamýþtý!
“Þapka küfür alametidir” diyen Ýskilipli Atýf Hoca’yý, “toplumu isyana sevk etmekten(!)” asanlar, ezan yasaðýný kaldýran Menderes’i de “milleti birbirine düþürmek”ten(!) astýlar. Sonra da milletin birbirine nasýl düþürüleceðini; ektikleri fitne tohumlarýyla kendileri gösterdiler
27 MAYIS, CHP’NÝN HESAP SORMA DARBESÝDÝR
Darbenin perde arkasýndaki mimarýnýn Ýnönü olduðu, artýk CHP’lilerin bile inkâr edemiyor. 1960 darbesi, “sandýktan ümidini kesen CHP’nin; kestirmeden iktidara gitme yolu”dur. Yassýada’dan fýþkýran öfke ise, Ýslamiyet’e karþý 27 yýlda yaptýklarý operasyonlarýn, bertaraf edilmesinin kýzgýnlýðýydý. Çünkü, bütün emekleri boþa gitmiþti. Nitekim bu on yýllýk dönemde kaybettikleri mevzileri, 1960’tan sonra asker ve bürokratlar üzerinden tekrar geri almaya çalýþmýþlardýr.
27 Mayýs cuntasý, darbeden sonra yine “Türkçe ezan” mecburiyeti getirmek istemiþ, ancak 16 Haziran 1950’de gördükleri coþkudan korktuklarý için cesaret edememiþlerdir. Ama milletin görmediði yerlerde zehirlerini kusmaktan da geri durmamýþlardýr. Darbeden hemen sonra, dindar subaylar “namaz kýlmamalarý” konusunda uyarýlmýþ, “mimli” olanlar ordudan atýlmýþtýr.
Yassýada uzun zamandýr devam eden bir proje ile yeni bir yüze kavuþtu. Cumhurbaþkaný Erdoðan’ýn bugün (27 Mayýs) açýlýþýný yapacaðý “Yeni Yassýada”, aslýnda toplumun bütünleþmesine büyük bir katkýdýr. Zira, her köþesinden ayrý bir zulüm kokusu yayýlan eski hali, CHP’nin sýrtýnda büyük bir kambur idi. Umarým anlarlar.
MÜFTÜYE “TÜRKÇE EZAN” EMRÝ VERDÝ
Millet nezdinde kamikaze dalýþ yapanlar da eksik olmamýþtýr. Mesela, Diyarbakýr’da kolordu komutaný olan ve 1960 darbesinden sonra 12 Aðustos 1960’ta Bursa’ya “vali” olarak atanan Daniyel Yurdatapan, makamýna oturur oturmaz müftüyü çaðýrmýþ ve “Sana emir veriyorum, yarýndan itibaren ezanlarý tekrar Türkçe okutacaksýn” demiþtir.
Yassýada’da, duruþmalarý kontrol etmek için yargýlamalar boyunca salonun ortasýnda oturan “Allahsýz Gardiyan” lakaplý Ada Komutaný Albay Tarýk Güryay’ýn arkasýndaki iki nöbetçiden biri, Menderes’e tokat atan Üsteðmen Teoman Koman idi. Onu bu kadar küstahlaþtýran öfkenin sebebi, tam 36 yýl sonra ortaya çýkacaktý. Jandarma Genel Komutaný olduðu dönemde, 15 Þubat 1996 tarihli genelgede, “Mescitlere rütbeli personel ile sivil memur ve iþçiler girmeyecek, mescitlerde ve camilerde ezan okunmayacak, bunun için askerî maksatla verilmiþ ses kayýt cihazlarý kullanýlmayacak, mevcutlar sökülecek. Duvarlardaki eski Türkçe yazýlar kaldýrýlacak” diyordu.(**)
Bu talimatlarýn, 45 yýl önce bittiðini zannettiðimiz CHP diktatörlüðünde yapýlanlardan ne farký var? Ýkincisi de, bu zihniyet; sadece kýþlalara deðil de bütün ülkeye hükmediyor olsa memleketin hali ne olur?
DÝN DÜÞMANLIÐIYLA BÝTEN ÖMÜR…
Dün (26 Mayýs), tam bu satýrlarý yazarken ölüm haberi gelen, 28 Þubat genelkurmay baþkaný Ýsmail Hakký Karadayý’nýn, o darbe MGK’sýnda kullandýðý, “Laiklik ilkesinin bozulmasý ezanýn Türkçe okunmasýndan vazgeçilmesiyle baþladý” ifadesi, bu kafalarýn, Ýslamiyet’in alamet-i farikasý olan ezaný nasýl deðerlendirdiðinin açýk ifadesidir. Ýþte bu “yamuk” bakýþlarý sebebiyle de ülkede ezan düþmanlýðý asla bitmeyecektir. Oysa ezaný seven her Müslümanýn “laiklik düþmaný” olacaðý varsayýmý, laikliðe; en büyük düþmanlýðýdýr. Zaten bunlarýn 70 yýldýr tedavi edemedikleri kronik hastalýk; laikliði “din düþmanlýðý” olarak görüp, Müslümanlarý dövmek için bir “sopa” gibi kullanmalarýdýr.
Bu darbeciler, askerî okullarda formatlandýðý için din, ezan, Kur’an gibi konularla ilgili refleksleri ve Müslümanlara bakýþlarý 1960’ta neyse 60 yýldýr da yine odur.
Ayný Karadayý, 26 Haziran 2012 tarihinde Meclis’teki Darbe ve Muhtýralarý Araþtýrma Komisyonu’na verdiði ifadede, "Türkçe ezan okununca anlýyordum, þimdi anlamýyoruz. Menderes'in bunu deðiþtirmesi en önemli hatasý oldu" demiþtir.
SANKÝ ANLAYINCA CAMÝYE KOÞTULAR
Ezanýn tekrar “Türkçe okunmasý” tartýþmalarýnýn asýl maksadýný anlamak için, 70 yýldýr; “Türkçe okunsun, anlayalým” sakýzýný çiðneyenlerin, ezanla-namazla ne kadar ilgileri olduðuna bakmak yeterlidir. Gerek ilk baþta bu zulmü bu millete reva görenlerin ve gerekse onlarýn yolunda gidenlerin; hiç birinin camiyle cemaatle ilgisi yoktur. Ezanla sürekli iþi olanlarýn “Ezaný anlamýyorum” gibi bir þikâyeti asla olmamýþken, ezanýn kametin ne olduðunu bile bilmeyen, eline Kur’an-ý Kerim almayan bu samimiyetsizlerin, “Ezaný; Kur’an’ý anlama” sevdasý çirkin bir tezgahtan baþka bir þey deðildir. Sanki müezzinin ne dediðini anladýklarý zamanlar camiden çýkmadýlar!
Ýþte, ezanla-namazla ilgisi olmayanlarýn, bitmeyen ezan savaþý, “vekaleten” yürüyen “Haçlý-Hilal” kavgasýndan baþka bir þey deðildir. Çünkü, ezan, kamet, hutbe ibadetin parçasýdýr, din nasýl emretmiþse öyle uygulanýr. O bakýmdan “Türkçe ezan, Türkçe kamet, Türkçe hutbe, Türkçe namaz” demek Ýslamiyet’i tahrif etmektir. Çoktan taktik deðiþtirmiþ olan Haçlý-Siyonist ittifak, artýk çayýn taþý ile çayýn kuþunu vurmakta, yerinden kýpýrdamadan savaþ kazanmaktadýr.
Allah’a þükürler olsun ki, merhum Baþbakan Adnan Menderes, ezana yönelik Haçlý saldýrýsýný; caný pahasýna etkisiz hale getirmiþtir. Fakat ne yazýk ki, “minberdeki iþgal” hâlâ devam etmektedir. Cuma namazýnýn bir parçasý olan hutbe, asýrlardýr aslýna uygun olarak; Arapça okunur, muhtevasý Cuma namazýndan önceki veya sonraki vaazlarla anlatýlýrdý. CHP devrinde Türkçeleþtirildi ve öyle devam etti. Sanki yüz yýldýr hutbeleri herkes anlayýnca bütün millet ihya edildi!
EZAN YASAÐI BÝTTÝ AMA DÜÞMANLIÐI HÝÇ BÝTMEDÝ
Üç günlük yazý serisi ile bu konu üzerinde durmamýzý gereksiz bulan bazý okuyuculardan, “Geçmiþte kalan ayrýntýlarý sürekli ve ayrýntýlý olarak bu günlere taþýmak, milleti ayrýþtýrmaktan baþka bir iþe yaramaz” mealinde eleþtiriler aldým.
Ezan ve Kur’an düþmanlýðý sadece, “CHP’nin tek parti diktatörlüðü dönemi”nde kalsaydý; sonra gelenler her fýrsatta tekrarlamasaydý, biz de konuyu kapatýrdýk.
Oysa asla ölmeyen bu virüs, her daim pusuda yatmakta, en küçük fýrsatta derhal saldýrýya geçmektedir. Son yýllarda bu virüsün ortalýkta fazla görülmemesi, “bünye”nin güçlü olmasýndandýr. 6 Kasým 2018 akþamý dolduruþa gelerek, "Ezan Türkçe okusun” diyen CHP Genel Baþkan Yardýmcýsý Öztürk Yýlmaz’ýn ihraç edilmesi, sadece siperden erken fýrladýðý içindir.
Bugünkü CHP yöneticilerinin, “Kimsenin inancý-ibadeti bizi ilgilendirmez” mealindeki açýklamalarýnýn tamamý takýyyeden ibarettir. Aynen çoðunluðu kaybettikleri 1950 meclisinde kendi ezan yasaklarýný savunamayacaklarýný görünce “Kaldýrýlmasýna karþý deðiliz” dedikleri gibi, þimdi de sadece “iktidarsýz” olduklarý için böyle davranmaktadýrlar. Nitekim, daha birkaç gün önce Ýzmir’de ezana yapýlan çirkin saldýrýyý, CHP il baþkan yardýmcýsý Banu Özdemir; “eteklerine zil takýp oynayarak” kutlamýþtýr.
Müslümanlar asla unutmamalýdýr ki CHP, kaportasý; boyasý ne kadar deðiþirse deðiþsin, motoru; din düþmanlýðýyla çalýþan bir “þer-büs”tür.
Allah CHP’ye, beni haklý çýkarma fýrsatý vermesin…
(*) Bayram Sarýcan, 1930’lardan Günümüze Bursa’da Dinî Hayat: Gördüklerim -Duyduklarým – Yaþadýklarým, Yayýna hazýrlayan: Mustafa Öcal, Düþünce Kitabevi, Bursa 2003
(**) 28 Þubat 1997 MGK’sý Tutanaklarý