Hanýmefendi bir yalan söyledi, biliyorsunuz... Cumhurbaþkaný Erdoðan’ýn, HDP’ye oy verenlere “terörist” dediðini ileri sürdü.
Yalaný anýnda tekzip edildi.
Durmadý.
Bu kez Denizli’ye gitti, orada bir konuþma yaptý.
Denizlililere, “Erdoðan size terörist diyor” dedi.
Durmadý...
Sair miting meydanlarýnda bu yalanýný tekrarladý.
Kemal Kýlýçdaroðlu’nun “yalan siyasetine” alýþkýn olanlar için, Akþener’in yalancýlýðý dudaklarda hoþ bir tebessüm býraktý tabii.
Kemal Bey’den ders almasý lazým...
Hem “yalan” söyleyip, hem “sývamak”, Kemal Bey’in becerebileceði bir iþ.
Hanýmefendinin farký ise, “kurnaz” olmasý...
Kurnazlýkta da Kemal Bey’in ondan ders almasý lazým...
Bakýn, hakkýný mahkemede arayacaðýný söyleyen Cumhurbaþkaný Erdoðan’ý nasýl cevaplýyor: “Ben 28 Þubat'ýn tanklý-tüfekli paþalarýndan korkmamýșým da, zamanýnda onlardan korkanlardan șimdi niye korkayým? Hodri meydan!”
Kusura bakmasýn ama 28 Þubat’ýn tanklarýndan korkmayan Meral Akþener, 15 Temmuz’un tanklarý ortaya çýktýðýnda, yalanda da olsa, bir açýklama yapma “cesareti” gösteremedi... “Ne darbesi? Demokrasilerde askerin yeri kýþlasýdýr” diyemedi.
28 Þubat’ýn tanklarýndan korkmadý ama (sanki Erdoðan ve arkadaþlarý korkmuþ gibi), FETÖ’nün tanklarý ortaya çýktýðýnda “güvenli” evinde pýsýp kaldý. Burnunu bile dýþarý çýkaramadý.
Hanýmefendi, sadece 15 Temmuz’un tanklarýndan deðil, o tanklarý sevk ve idare eden “Pensilvanya þarlataný”ndan da korktu...
Bu nedenle...
FETÖ’nün bir elemaný gibi deðilse de, bir “gönüllü”sü gibi davrandý. Gönül baðýný ise hiç gizlemedi. Hatta iltisakýnýn derecesine iliþkin kafa karýþtýrýcý (daha doðrusu “zihin açýcý”) açýklamalar yaptý.
Mesela þöyle dedi: “FETÖ’cü deðilim ama olsam bundan gurur duyardým.”
Hatýrlayalým...
MHP genel baþkanlýðýna adaylýðýný koyduðu dönemde, hýrsý aklýndan önde giden tuhaf bir Meral Akþener portresi çiziyordu...
Sadece davranýþlarý, enteresan çýkýþlarý ve “bu da nerden çýktý?” dedirten cümleleriyle deðil, “destekçileri”yle de tuhaftý...
Neredeyse bütün bir muhalefet cephesi (Doðan Medya Grubu, FETÖ, Avrupa Birliði ülkeleri, Amerika, Ýngiltere, Beyaz Türkler, Yaðýz Türkler, Karaþýn Türkler, hepsi...) Meral Akþener’in baþarýlý olmasýný istiyordu. Bahçeli’den yana saf tutanlarý da taciz ediyordu.
Bu kadar çok destekçiye sahip Akþener, yargýdaki malum klik tarafýndan da destekleniyor ve kollanýyordu. (O yargý elemanlarý, þu an FETÖ’den dolayý “hükümlü” bulunuyor.)
Mesela, bir mahkeme, sürekli “kongre kararý” alýyordu.
Baþka mahkemeler bozuyordu.
Akþener yýlmýyor, ýsrarla, ayný mahkemeye koþuyor ve bir kongre kararý daha aldýrýyordu.
Ýlginç deðil mi?
Baþka “ilginç” durumlar da var:
Mesela, 2016’nýn Mayýs’ýnda yaptýðý konuþmalarda sürekli “ayýn 15’inden sonrasý”ný iþaret ediyordu. Ayýn 15’inden sonra her þey iyi olacakmýþ, Allah’ýn izniyle ülkeyi yönetecekmiþ.
Niye 15’inden sonra?
Ne olacaktý ki ayýn 15’inde?
Ayýn 15’inde FETÖ’cülerin darbeye kalkýþtýðýný biliyoruz. Hanýmefendi darbe hükümetinin Baþbakanlýðýna getirileceðini mi sanýyordu?
28 Þubat’ýn tanklarýndan korkmayan hanýmefendinin, FETÖ’nün tanklarý konusunda ne kadar kýrýlgan olduðunu görüyorsunuz.
Diyelim ki öyle oldu. Darbe hükümetinin Baþbakanlýðýna Meral Akþener getirildi.
Ülkeyi nasýl yönetecekti?
Kendisi söylesin: “Ülkeyi yurtta sulh, cihanda sulh esasýna göre yöneteceðiz...”
Hatýrlatmak gerekir mi, bilmem?
Darbe giriþiminde bulunan hain komitenin ismi “Yurtta Sulh Konseyi” idi...