Merhamet acımak değil acıtmamaktır!

Mühim bir ayrımı fark ettiren bu sözü ilk kim söyledi bilmiyorum ama son günlerde medyada cereyan eden tartışmalarda da, gerçek hayatta yaşanan kimi duygu/tutum karmaşasında da rotayı düzeltmek için işe yarayacağına eminim.

Bilenler biliyordur, bilmeyenler için olayı kısaca özetleyeyim.

FOX televizyonu yeni sezon için Kimsesizler adında bir dizi film çekiyor. Dizi anlaşıldığı kadarıyla -nasıl oluyorsa artık- kendi kendine bir “kimsesizler yurdu” açan kötü bir karakter ve onun yanında kalmak zorunda olan “kimsesiz” ve “çaresiz” çocuklar arasında geçiyor.

Ekranda 7/24 dönen fragmanda bu kişi kendisine korkuyla bakan çocukları tehdit ederek şöyle söylüyor:

“Aile bu dünyada en önemli varlıktır. Ailesi olmayan insan hiçtir. Size de aileler gelecek. Saçınıza, başınıza, tırnağınıza, dişinize, huyunuza, suyunuza bakacaklar. Bacaklarına sarılacaksınız. Kendinizi acındıracaksınız. Hani o barınaktaki köpekler var ya, beni seç beni seç diye yaltaklanan köpekler, işte öyle davranacaksınız. Burada ben ne dersem o! Ağlamayana mama yok...”

***

İnsanlık onurunu çiğneyen, insanı dehşete düşüren, isyan ettiren bu sözler kamuya ait bir frekansı kullanarak kamuya ulaşan bir TV kanalında yayınlandı. Yayınlanabildi.

Bu, vicdanı olan hiç kimsenin kabul edebileceği bir şey değildir.

Nitekim sorumlu bakanlık, ilgili kurum ve kuruluşlar, kişiler, STK’lar fragmanı görür görmez tepki verdiler ve fragmanının yayından kaldırılmasını, Radyo Televizyon Üst Kurulu tarafından dizi yayına girmeden hakkında inceleme başlatmasını sağladılar.

Türkiye’de devlet bakım ve koruması altına alınan çocuklardan Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı sorumlu. Bakan Zehra Zümrüt Selçuk ile 25 Eylül'de gün içinde haberleştik. Çocuk Hizmetleri Genel Müdür Vekili Orhan Koç ile konuştuk. Bakanlığın dizinin konusundan haberdar olur olmaz dikkat kesildiğini ve fragmanı görür görmez de RTÜK’e yazdıklarını anlattı. 21 Eylül’de yapmış Bakanlık ilk başvurusunu, kamuoyu henüz fark etmeden önce yani.

25 Eylül’de fark edildiğinde ise koruyucu aileler, evlat edinenler, Ülkü Aydeniz başkanlığındaki KOREV, yurtlarda büyüyüp hayata atılan gençleri destekleyen Baki Yazgan başkanlığındaki YETKİM ve ilgili diğer STK’lar, özetle devlet korumasındaki çocuklar için yüreği titreyen herkes tepki gösterdi FOX TV’ye.

Bakanlığı bu dikkati, RTÜK’ü hassasiyeti için tebrik ederim. Tepki verenlere, tepki verenleri destekleyenlere de ayrıca müteşekkirim.

Şimdilik bir netice alındı. RTÜK inceleme başlattı, Fox tv fragmanı yayından kaldırdı, Medyapım’ın sayfasında diziye dair herhangi bir materyal bulunmuyor. Lakin sorun, adı geçen diziden bağımsız olarak tüm ağırlığıyla duruyor ortada.

***

Sorun şu.

Eline kumandayı alan çoluk çocuk herkesin maruz kalabileceği bu tür saf kötülükler, hesap edilmiş duygu sömürüleri kamuya açık bir TV kanalında nasıl bu kadar kolay yayınlanabiliyor?

Bu dizileri yapanlar, oynayanlar, yayınlayanlar nasıl bir hoyratlığın içinde olduklarını fark etmiyorlar mı?

Sebebi olmadıkları şartların içine doğan, bunun fenalığını zorluğunu minik kalpleri kırılarak yaşayan, ancak devlet bakımına alınınca korunan ve nihayet yeni ailelerinde yaralarını sararak hayata güvenle bağlanan çocukların hayatlarını tarumar ettiklerini bilmiyorlar mı?

Hiç mi sızlamaz vicdanları?

Allah aşkına insanların ortak değerleri, çocukların ve ailelerin duyguları, onurları, hayatları, emekleri reyting/para hırsına sermaye edilebilir mi?

Siz çocuğunuzun yüzüne gölge düşmesin, gülüşü solmasın diye uğraşırken reyting + para derdindeki birilerinin ona saldırması reva mıdır?

FOX TV’nin ülke meselelerine yaklaşımı, gerçeği eğip bükmedeki ısrarı bir yana çocukların narin hayatlarına bu kadar kolay saldırmasını anlamıyorum. Dizinin yapımcısı Fatih Aksoy’un da.

Bu konuyu işleyecek olanların ilgili derneklerden, kişilerden, yetkililerden bilgi alması çok mu zor?

Türkiye’deki çocuk bakım ve koruma sistemini bilmeden mi yapıyorlar bunu yoksa hikaye ancak böyle çok satar diye kurnazlık mı yapıyorlar?

Bu tür yayınlar çocukları indirgiyor oysa. Toplum içinde etiketliyor, onları acınması gereken insanlar olarak eziyor! Yanlış algıyı genele yayıyor!

***

Çocuklarımız kimsesiz değil. Halen kurum bakımında olan 14 bin çocuğumuz dahil hiçbiri kimsesiz değil. Kimse sağına soluna bakmasın, biziz onların kimseleri. Onlar bizim kıymetlilerimiz, emanetlerimiz.

Çocuklarımıza acımıyoruz biz, şefkatle sarılıyoruz, sevgiyle, neşeyle, özgüvenle büyütüyoruz.

Onlar değil biz müteşekkiriz. Allah’ın büyük bir lütfuna mazhar olduğumuzun farkındayız, şükür halindeyiz.

Kuruma başvurulduğunda oda dolusu çocuk arasından birini falan seçmiyoruz! Bu ne hastalıklı bir bakış böyle! Sadece bir çocukla tanıştırılıyoruz, aramızda bir bağ kurulursa, çocuk da isterse bir aile oluyoruz. Onların saçına başına bakmıyor, dişlerini saymıyoruz!

Köle pazarından köle satın alınıyormuş gibi bir algı yaratmaktan ne umuyorlar anlamıyorum!

Lanetliyorum parçası olanları.

***

Bu tür yapımların çocukları sömürmesinin önüne bir an önce geçilmeli.

Yanlış bilgileri doğrularıyla değiştirmek, toplumsal algıyı olgunun gerçekliğine yaklaştırmak, kıymetli evlatlarımızı ve bizleri etiketleyen, indirgeyen, acıma duygusuyla ezen hoyrat anlayışı değiştirmek için yapılacak çok işimiz var.

Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı televizyonların yöneticileri ve yapım şirketleriyle koruyucu aileleri, kurum yetkililerini bir araya getirse bu buluşmadan sağlıklı ve faydalı bir etkileşim çıkabilir.

Çünkü medya, koruyucu aileliğin kamuoyunda doğru şekilde anlaşılması ve daha çok çocuğumuzun bir an evvel aile sıcaklığına kavuşması için çok önemli. Doğru dizilerin, filmlerin, haberlerin desteğine bilhassa ihtiyaç var çünkü.