Merkel, çatýþmadan uzlaþmaya mý?

Gündemi ne olursa olsun, Almanya Baþbakaný Angela Merkel’in Türkiye ziyareti çok kritik bir öneme sahip. 

Merkel’in ziyareti gerçekleþirken,  Almanya’da ortaya çýkan bir saldýrýyý hatýrlatmak ilginç olabilir. Haberi birlikte okuyalým:

‘Almanya’nýn Köln kentinde mültecilere verdiði destekle tanýnan belediye baþkan adayý Henriette Reker, bir saldýrgan tarafýndan býçakla aðýr yaralandý. Yabancý düþmaný olduðundan þüphelenilen saldýrgan Neonazi çýktý.’

Suriye’de, Rusya ve Ýran desteði ile devam eden, Batý’nýn göz yummasý ile her geçen gün týrmanan katliam; sonuçlarý itibarýyla tüm dünyanýn önüne çetin bir insanlýk sýnavý koydu.

Klasik teoride, aþýrý saðcýlýkla göçmenler arasýndaki çatýþmadan sýkça söz edilir. Ancak bugün gerek Almanya’da, gerekse Avrupa’nýn önemli bir bölümünde göçmenlere dair öfke ve tepki, bu tezlerin sýnýrlarýný çoktan aþmýþ durumda. Kuþkusuz bu katmanlý bir öfke. Söz gelimi mülteciler Müslüman olduðunda kat kat artan bir tepkiden söz etmek herhalde abartýlý olmaz. Dolayýsýyla yine en geniþ anlamda Batý’nýn, mülteciler sýnavýnda Suriye baþlýðý altýndaki zavallý (!) halini, onlarýn Müslüman oluþundan baðýmsýz okumak mümkün deðil.

Az önceki haberi tekrar hatýrlarsak, üstelik buna Almanya’da uzun zamandýr devam eden yabancý düþmanlýðýný da eklersek, masaya oturmadan önce Türkiye’deki insan haklarý ihlalleri ile kaygýlarýný ileten Merkel’in, önce kendi ülkesine dönüp bakmasý daha anlamlý olabilir.

Þu sýralarda Türkiye’de devam eden siyasi belirsizlikte, gerek ülke içindeki bir sermaye grubu, gerekse onun uzantýsý medyayla Almanya arasýndaki iþbirliði, pek de gözlerden uzak sayýlmaz. Almanya, Gezi olaylarýndan itibaren Türkiye’de iktidarýn deðiþmesi için ortaya çýkan hemen her hareketliliðe bir þekilde destek oldu. Hatta açýk tavýr aldý. Ama hepsinden önemlisi, Ankara çözüm süreciyle hamle yaparken, bu süreci baltalayan giriþimlerde belirleyici rol üstlendi.

Ankara’nýn Ýmralý’yý kontrol altýnda tutarak Kürt sorununda elde ettiði inisiyatif, pekçok gücü, ama herkesten çok Almanya’yý rahatsýz etti. Nitekim, az önce bahsettiðim sermaye-medya ekseninin özellikle 7 Haziran seçimlerinde CHP üzerindeki gücünü kullanarak HDP’yi barajýn üzerine taþýyan operasyonun merkezinde yine ayný ülke vardý.  HDP’li Selahattin Demirtaþ’ýn imajýndan, medyada yer alma gücüne kadar her adýmda bu izleri takip etmek mümkündü. Bu operasyonun deneme sürüþünün 10 Aðustos 2014 Cumhurbaþkanlýðý seçimlerinde gerçekleþtirildiðini de hatýrlayalým.  

Almanya’nýn neden bu tür hamlelerde elinin geçmiþten daha rahat olduðunu anlamak için önemli bir isimden, kýsa bir analiz aktaralým. Bakýn ABD’nin eski Dýþiþleri Bakaný Henry Kissinger, The National Interest’ten Jacob Heilbrunn’a verdiði röportajda Almanya için neler söylüyor:

‘Paradoks þu ki, Almanya’nýn tüm Avrupa’yý domine etme giriþiminde maðlup edilmesinin üzerinden 70 yýl sonra o günün galipleri, büyük ölçüde ekonomik sebeplerle, Almanya’nýn Avrupa’ya liderlik etmesi için yalvarýyor. Almanya, Avrupa’nýn ve uluslararasý düzenin inþa edilmesinde önemli bir rol oynayabilir ve oynamalý. Fakat Stalingrad’dan 200 mil uzaklýktaki bir sýnýr bölgesinde Avrupa’nýn güvenliðine dair partnerinle görüþme yürütmek ideal bir prensip deðil. Almanya’nýn rolü önemli, ancak Amerika’nýn Ukrayna’ya dair diplomasiye yapacaðý katký, meselenin küresel bir baðlama oturtulmasý için gerekli.’ 

Bu tabloya bakarak Merkel’in Türkiye ziyaretine dair ne söylenebilir? Yaklaþan seçimlerde ortaya çýkmasý kuvvetle muhtemel bir iktidar seçeneðine yakýn durmak mý? Bakalým Merkel’in ziyaretinden neler yansýyacak, hep birlikte izleyeceðiz.