Merkel’e ve Haçlý müttefiklerine teþekkür borçluyuz…

1 Kasým seçimlerine 15-20 gün kalmýþtý.

Birkaç yüz Suriyeli mülteci kendilerine doðru yönelince bütün Avrupalýlar, “Bütün bunlar senin yavan politikan yüzünden baþýmýza geliyor. Kurduðumuz medeniyet(!) yerle bir olacak” diye Merkel’e yüklenmiþlerdi. Merkel de can havliyle Türkiye’ye koþmuþ ve Cumhurbaþkaný Erdoðan’a “Elini ayaðýný öpeyim, þu Suriyelileri bize göndermeyin” diye yalvarmýþtý ya…

Bizdeki bir grup sivri zekalý akademisyen de Merkel’e, “Geliþin seçimde Erdoðan’a destek yazar, sakýn gelme” diye bildiriler yayýnlamýþ, imzalar atmýþlardý.

Daha da ilginci, Almanya’nýn Türkiye temsilcisi bir grubun yazarý, bir Alman gazetesinde yayýnlanan makalesinde, "Ziyaret 100'e yakýn insanýn öldüðü bombalý saldýrýdan bir hafta sonra gerçekleþecek. Bu da Baþbakan Merkel'i daha güç bir duruma sokacak” diye uyarmýþ(!) ve ‘Barýþ eylemcilerinin ve Erdoðan karþýtlarýnýn öldüðü olay yeri’nden bahsederek, Türkiye’yi bir savaþ alaný, Cumhurbaþkaný Erdoðan’ý ise savaþ yanlýsý olarak göstermiþ ve Merkel’in kesinlikle gelmemesi gerektiðini söylemiþti.

Bunun kim olduðunu merak ediyorsanýz, 15 gün sonra AK Parti’nin yüzde 50 oy almasý üzerine “Þimdiye kadar iktidarýn yaptýðý iyi þeyleri yazmaya elim gitmiyordu. Bundan sonra söz veriyorum, yazacaðým” diyen ve bu manevrasýný da “Kývýrtmýyorum, fabrika ayarlarýma dönüyorum” baþlýðý ile açýklamaya çalýþan bir zamanlarýn “Özköþk”ü zattýr.

Derdim, çaptan düþen ve 16 Nisan’dan sonra da tamamen tedavülden kalkacak olan bir eski Türkiye kalýntýsýný zikrederek prim vermek deðil.

Vesayetin son kalýntýlarý…

Bu kafa, asýl problemimiz olan vesayet zihniyetinin prototipidir.

Ulusal menfaatlerimizin söz konusu olduðu her yerde önce bu zihniyet karþýmýza dikilmektedir.

Bakmayýn öyle güç karþýsýnda onursuzca eðilip büküldüklerine, bu takiyeci kafa hiç deðiþmemiþ, her zaman, “Yeter ki bunlar gitsin, isterse Türkiye bitsin” zihniyetinde olmuþtur.

“Erdoðan’ýn Almanya’da miting yapmasý, Esad’ýn Türkiye’de konuþmasý gibidir”diyen kafanýn Merkel’den veya “Münbiç’te ne iþimiz var, kime sordunuz” diyen ahmak zihniyetin, Türkiye’yi oraya sokmamak için direnen yedi düvelden ne farký var.

Türkiye’nin en büyük handikabý olan bu nankör güruh bu hain amaç için düþmanla iþbirliði yapmaktan hiç çekinmez.

Almanlarýn, firari vatan hainlerini neden sarýp sarmaladýðýný zannediyorsunuz.

Bugün, Türkiye’ye karþý sergilenen küstahlýk, Almanlarýn kucaðýna oturan vatan hainlerinin suflesidir.

Peki Almanya öncülüðündeki bu Haçlý seferberliðinin hedefi nedir?

Hâlâ anlamayan var mý bilmiyorum ama “16 Nisan’a kadar bütün Türk bakanlarý istenmeyen adam ilan edelim” diyen Avrupalý yöneticiler, referandumdan “Hayýr” sonucu çýkmasý için yýrtýndýklarýný baþka nasýl anlatsýn!

Avrupa neden “Hayýr” diyor?

“Hayýr” sonucu çýkmasý için FETÖ’nün ve Kandil’in seferber olmasýndan hâlâ bir sonuç çýkaramayanlar, bütün Avrupa’nýn bütün uluslararasý hukuk kurallarýný çiðneyerek “Hayýr” için savaþmasýnýn ne anlama geldiðini biraz düþünürler umarým.

Ayrýntýlarýn hiç önemi yoktur. Haçlý ittifakýnýn bu deðiþikliðin kabul edilmemesi için gösterdiði yoðun çaba bile bu referandumun Türkiye’yi, gerçek baðýmsýzlýða taþýyacaðýnýn açýk göstergesidir.

Avrupa amacýna ulaþabilecek mi?

Sanýrým Avrupalýlar, yarým asýrdýr birlikte yaþadýklarý Türk milletini hiç tanýyamamýþ. Türkleri, üç beþ bin Euro için çalýþan robotlar zanneden Nazi kalýntýsý kafalar, ne kadar yanýldýklarýný 16 Nisan akþamý anlayacak.

Çünkü bu millet faþist yöntemleri asla affetmez.

Þayet, bakanlarýmýzý engellemeselerdi ve onlarca Avrupa kentinde miting düzenlenseydi samimi söylüyorum gurbetçilerimizi bu oranda “Evet”e ikna edemezlerdi.

Yani Merkel, asýl þimdi Erdoðan’a destek veriyor, malum kafa niye uyarmýyor!