Merkez Bankasý ve yeni dengeler

Önce izninizle bir alýntý yapmak istiyorum:

‘Þu sýralarda faizlerin indirilip indirilmemesi üzerinden baþlayan tartýþmanýn, basit bir görüþ ayrýlýðý olmadýðýný; aksine yakýn geleceðin belki de en önemli tartýþma baþlýðý olduðunu görmeliyiz. Burada ortaya çýkan direniþ, kesinlikle sýradan bir tepki deðil. Çünkü herkes bugünkü sözleriyle ve çýkýþlarýyla kendisine gelecekte farklý pozisyonlar arýyor. 

Þu halde Merkez Bankasý’na Baþbakan Tayyip Erdoðan tarafýndan getirilen eleþtirinin ardýndan, hem söz konusu bürokratýn, hem de kritik konumdaki iki bakanýn bu uygulamayý savunma konusunda gösterdiði ‘heves’ bir kenara not edilmeli.

Baþbakan Erdoðan yüksek faiz kýskacýnýn baský altýna aldýðý ve ekonominin asýl taþýyýcýsý olan kesimleri rahatlatmak için hamle yapmak isterken, iki bakan, Ali Babacan ve Mehmet Þimþek, uluslararasý finans çevreleri üzerinden bir yol haritasý çizmenin peþindeler.

Aradan geçen on iki yýllýk süre, AK Parti iktidarýna pek çok önemli baþarýyý armaðan etti. Türkiye siyasi ve ekonomik krizlerde ayakta kalmayý baþardý. Kendisine yönelik ciddi operasyonlarý bertaraf etti.

Ancak þimdi bu baþarýyý daha kalýcý hale getirmenin olmazsa olmaz adýmlarýný atmak gerekiyor. Güven duyulan, finans akýþý açýsýndan dünyadaki pek çok merkezin ilgi duyduðu bir ülke olmak elbette güzel. Ancak söz konusu finans hareketliliði yatýrýma dönüþmeyip, sadece belli alanlarda dolaþan bir özellik taþýyorsa orada ciddi sorunlar ortaya çýkabilir.’ (Star, 31 Mayýs 2014)

Bu satýrlarý yazalý neredeyse yedi ay olmuþ. Ancak bugün ortaya çýkan tartýþmalara bakýldýðýnda baþtan aþaðý güncelliðini koruyor. Cumhurbaþkaný Tayyip Erdoðan’ýn bugün Merkez Bankasý’yla ilgili yaptýðý deðerlendirmeyi de kýsaca aktaralým:

‘Merkez Bankasý Yanlýþ adýmlar attýkça bu eleþtirileri de alacaktýr. Bu konuda þahsen ben Cumhurbaþkaný olarak bu hassasiyetimi bundan sonra da sürdüreceðim. Sürdürmeye devam edeceðim. Baþta Sayýn Baþbakan olmak üzere ilgili bakan arkadaþlarla da bu konudaki görüþlerimi aynen paylaþacaðým. Çünkü benim þahsen ülkemdeki yatýrýmlar noktasýnda hassasiyetle canýmý yakan konulardan birisi bu yüksek faiz uygulamasýdýr.’

Türkiye’nin sadece kendi yakýn coðrafyasýnda deðil, çok daha geniþ bir alanda aktif denge unsuru olarak rol aldýðý bir dönemde bu tür geliþmelerin yaþanmasý son derece normal. Çünkü altýný çizerek ifade etmek gerekirse, bir baþka denge haline doðru ve hayli hýzlý ilerliyoruz.

Merkez bankalarýnýn baðýmsýzlýðý üzerinden yapýlan tartýþmalarý buraya sýðdýrmak mümkün deðil. Ama dünyada merkez bankalarýnýn baðýmsýzlýðýný þekillendiren zihniyet, bugünü nasýl öngörmüþtü ve neler bekliyordu üzerinde ayrýca durmak gerekiyor. Eðer bu baðýmsýzlýk, Türkiye’yi çýkmaza sürükleyecek bir ‘sorumsuzluk’ noktasýna gelmiþse, herhalde yeni dengenin yeni ekonomik modelinde bunu da sorgulamak gerekiyor.

Önceki gün Borsa Ýstanbul, Londra Borsasý Grubu ile birlikte kritik bir imza attý. Bunu sýradan bir geliþme olarak görmeyelim. Oradan bize yansýyan tablo, Türkiye’nin uluslararasý itibarýnýn yükseliþinin yaný sýra, finans hareketliliðinde yeni bir yere oturduðunu gösteriyor.

Ýþte bu yeni tablo, ayný zamanda iç dengelerinizi yeniden kurmanýzla ilgili hem ciddi avantajlar, hem de iyi yönetilemediði takdirde beklenmedik dezavantajlar getirebilir.

Türkiye’nin böyle bir tartýþmayý en üst düzeyde ve en açýk biçimde yapmasý/yaþamasý ise yukarýda bahsettiðim aktif denge rolünü güçlü biçimde üstlenmesi için son derece önemli bir sürece iþaret ediyor.